Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasındaki onarımda rekor kullanım imkanı bulan 1970’lerden bu yana hızlı gelişim gösteren dünya leasing pazarında en büyük işlem hacmi ABD’de görülüyor. ABD’yi Kıta Avrupa’sı ve Uzak Doğu ülkeleri izliyor.
COVID-19 küresel salgını, leasing sektörünün tüm dünyada hemen hemen tüm endüstrilerin ve hizmet alanlarının daraldığı gibi küçülmesine neden oldu. Pandeminin ertesinde de beklendiği gibi bir yükselme meydana geldi. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gözlendi bu durum. Finansal kiralama pazar büyüklüğü, son birkaç yılda önemli büyüme oranlarıyla daha hızlı büyüyor. 2028’e kadar da önemli ölçüde büyüyeceği tahmin ediliyor.
Küresel ölçekte sanayileşmenin artması küçük ve orta ölçekli işletmelerde sermaye kısıtlamaları nedeniyle leasing ekipmanına talebin artması, Finansal Kiralama Pazarı’nın büyümesini sağlayan faktör olarak öne çıkıyor. Özellikle de gelişmekte olan ülkelerde görülüyor yüksek ivme. Büyümenin Türkiye’nin batısından, doğusuna doğru gideceğine ilişkin kuvvetli tahminler var. Zaten rakamlar da bu doğrultuda ilerliyor.
Son yıllarda yaşanan gelişmelerle birlikte 2022 yılında leasing pazarında en büyük bölge Asya- Pasifik oldu. İkinci büyük bölge Kuzey Amerika olarak ortaya çıktı. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, birçok ülkeye ekonomik yaptırımlara, emtia fiyatlarında artışa ve tedarik zinciri kesintilerine yol açarak mal ve hizmetlerde enflasyona neden oldu ve birçok pazarı etkiledi.
Mevcut piyasa trendleri ve geleceğe yönelik tahminler dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda finansal kiralama pazarının büyümesinde hangi coğrafi bölgenin büyük etkisi olacak? Asya Pasifik’in, dijital cihazlara, veri merkezlerine ve yazılım varlıklarına yönelik artan talep nedeniyle en hızlı CAGR (Bileşik yıllık büyüme oranı) olması ve bölgedeki finansal kiralamanın hızlı büyümesine katkıda bulunması bekleniyor. Küresel kiralama pazarı, yüzde 10,2’lik büyüme oranıyla2022’de 1519,9 milyar dolardan 2023’te 1674,39 milyar dolara yükseleceği tahminleri yapılıyor. Leasing pazarının 2027 yılında yüzde 9,7’lik büyüme oranıyla 2424,62 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Peki Türkiye’de durum nedir?
Finansal Kurumlar Birliği verilerinden yararlanarak yaptığımız analize göre 2011’de 5 milyar dolara yaklaşan işlem hacmi (4.98 milyar dolar), hemen bir yıl sonra 5.3 milyar dolara ulaştı. Büyüme trendinin ileriki yıllarda da devam ettiğini gördük. 2013’te 6 milyar 990 milyon dolara çıkan hacim, 2014’de 7.6 milyar dolar olarak ortaya çıkarak tüm yılların zirvesini yakaladı. 2015, 2016 ve 2017’de 7 milyar dolarlık hacimlerden düşüşler görülse de 6 milyar doların üzerinde büyüklükle yürütüldü süreç. Düşüş sonraki yıllarda da devam etti. Öyle ki pandeminin başlangıç yılı, aynı zamanda beklentilerin düştüğü bir dönemi işaret eden 2019’da 2.5 milyar dolara kadar geriledi işlemler. Sözleşme adedi açısından da durum doğal olarak bu rakamlara benzer ortaya çıktı. Son on yıl içindeki en yüksek seviye olan 2016’daki 23 bin 751 adetlik işlem, 2019’da 10 bin 442 adete kadar geriledi.
5 milyar dolar işlem hacmi gelir mi?
Geçen yıl 4 milyar doların biraz üzerindeki işlem hacmi ile kapatılırken, bu yıl 4.6 milyar dolarlık hedefin aşılabileceğine vurgu yapılıyor. Bu durumun ortaya çıkıp çıkmayacağı, 9 aylık verilerin açıklanmasıyla görülebilecek. Zaten Türkiye’de yıla da iyi bir başlangıç yapıldığını belirtelim. 2023 Ocak-Şubat’ta sözleşme sayısı 2754’e ulaştı ve sektör sözleşmede yüzde 40 büyüdü. 2023 Ocak – Mart döneminde sözleşme sayısı 4 bin 839 adede ulaştı. Bu yılın yedi ayı sonunda 8 bin 906 adete çıktı sözleşme sayısı. İşlem hacmi de 2,818 milyar dolar olarak gerçekleşti.
2022 yılında bir önceki yıla göre leasing sektörünün TL bazında büyüme oranlarının iyi seviyelerde diğer yandan döviz bazında ise düşük olduğu görüldü. Ancak 2023 yılının ilk çeyreğinde döviz bazında da bir önceki yılın ilk çeyreğine göre ciddi bir büyüme var. Küçük ve orta boyutlardaki şirketlerin sayısı arttıkça ve büyük firmaların da yeni yatırımlarını leasing ile finanse etme talebi yükseldikçe sektör, büyüme rakamlarını sürekli yukarı çekiyor, kuşkusuz. Leasing uygulamaları, tabana ve geniş alana yayılıyor. Sektördeki bu büyüme, leasingde herkes kesime imkân doğurduğunu ortaya koyuyor. Süre sınırının ve noter zorunluluğunun olmaması da büyümeyi tetikliyor. Ürün sayısı arttı, masraflar azaldı. Öte yandan yeni yatırımlarının finansmanında leasing sektörü her geçen gün daha fazla TL kullanıyor. Leasing sektöründeki inişli çıkışlı grafik izlemeyen, süreklilik arz eden büyüme için yapılması gerekenlere ilişkin saptamaları bir önceki sayfamızda okurlarımızın dikkatine sunmuştuk.
Akaryakıt istasyonları dahi güneşe dönüyor
Yeni yatırımlar demişken, Türkiye’de endüstrilerin, KOBİ’lerden başlayarak büyük şirketlere kadar yatırım ihtiyacı her dönem var, kuşkusuz. Bu durumun yanı sıra özellikle deprem bölgesi başta olmak üzere kentsel dönüşüm ihtiyacının varlığı ile birlikte inşaatta da gözlenecek. Altyapı yatırımları da düşünüldüğünde ciddi iş makinası ihtiyacı ortaya çıkacak yeni dönemde. Yenilenebilir enerji yatırımlarının ciddi oranda hızlandığını bir dönemdeyiz. Artık, akaryakıt istasyonlarının dahi bu alanda bir dönüşüm yaşadığı, güneş enerjisine yönelik yatırımlarını hızlandırdığı gözlemleniyor. Önümüzdeki yıllarda yenilenebilir enerjinin önemi ve zarureti daha da artacak. Leasing sektöründe temiz enerji sektörüne yönelik ilk günden beri finansman sağlanıyor. Bu doğrultuda, enerji verimliliği sağlayacak makine ve ekipman yatırımlarının ve suyun korunması amacıyla arıtma sistemleri gibi yatırımların da devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.