Ufuk KIZILTAN
İnegöl’de, İstanbul’da, Ankara’da, Kayseri’de Antakya’da odaklanmış olsa da ülkemizin her yerinde “mobilya imalatı” yapılıyor. Elimizde çok fazla kayıtlı bilgi yok ama genel olarak mobilyacılığın önemli iş ve aş alanı olduğunu söylemek doğru olacaktır.
Mobilya sektörü, tedarikçi firmalar ve hedef müşteriler arasında etkileşimi güçlü olan üretim alanlarından biridir. Ahşap plaka üretiminden kaplama üretimine, raylardan menteşelere, işleme makinalarından boyalara, mermerden cama kadar girdi olarak kullanılırken; konuttan ofise, bahçeden ulaşım araçlarına yaşama dokunan birçok noktada kullanım alanı bulan; ileriye ve geriye etkileşimi güçlü olan bir sektör.
Mobilyanın temel bileşenlerinden biri olan aksesuarlardan “menteşe, ray, kalkar kapak sistemi, bağlantı elemanları ve diğer ürünlerin” üretimi yapan bir işyerimizin birikimlerini paylaşacağız. Sizlere SAMET’den söz edeceğiz. Kurucu ve büyük ortağı Saldıray Kızıltan’ın değerlendirmelerini başka bir yazıda paylaşacağız. Bu yazıda düşüncelerini paylaşacağımız Ufuk Kızıltan, kendisi Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO.
SAMET 1970 li yıllarda “menteşe” imalatına başlamış, sonrasında ürün gamına 1996 yılında “ray” imalatını da eklemiş Çerkezköy’deki bir tesisimiz. Menteşe dediğimizde 15-20 parçadan oluşan, kalıpla şekillendirmeden, ısıl işlemden nikel kaplamaya kadar bir dizi uzmanlık gerektiren birçok aşamadan geçen bir ürün. Ağırlıklı olarak mobilya sektöründe tüketiliyor ama başka alanlarda da kullanımı mevcut.
Kızıltan’ın oluşturduğu istihdam bin kişiyi aşıyor. ”İthal ikamesi” ile ülkemizin döviz açığının kapanmasına katkı sağlıyor. Ayrıca, mobilya ve kullanıcı diğer sektörlerin erişilebilirliğini güven altına alarak üretimin kesintisiz yapılmasının verimlilik artırmanın da gereklerini yerine getiriyor.
SAMET’in görüşü çok net: Mobilya aksesuar üretimini yerelden küresele taşımak için imkânlarımızı maksimum seviyede kullanmak istiyoruz.
“Sektörün konumu” üzerine gözlemler önemli. Aksesuar üretiminde “bileşen ve bağlam bütünlüğünü” göz önünde tutmanın neden önemli olduğu da öğrenmek istediğimiz bir konu.“Müşteri ve rakiplerin” gelişmedeki rolünü de sürekli sorguluyoruz. “Geleceğe bakışın” ne olduğunu kavramaya çalışıyoruz. Ve yerelden küresele ulaşmak için “sektörü nasıl yeniden yapılandırmak” gerektiğini de merak ediyoruz.
SEKTÖRÜN KONUMU
Aksesuar sektöründe daha önce söyleşi yaptığımız önemli firmamızla ilgili değerlendirmede bir hususu önemle vurguladık: Mobilya aksesuarları üreten firmalarımız birbirlerinin ayaklarına kurşun sıkma yerine, farklı üretim alanlarına yönelerek hem yurtiçinde gelişmeyi hızlandırmış, hem de küresel ölçekte açılım yapma aşamasına gelmiştir. Bu konuyu SAMET’in nasıl değerlendirdiğini öğrenmek istiyoruz.
Ufuk Kızıltan, “Üretim alanlarında ihtisaslaşma ve işbirliğinin gelişmenin temel gücü olduğunu bütün yönetim kitapları yazar” diyor. Değerlendirmesini şöyle sürdürüyor; “ Önemli olan, sektörde farklılık yaratacak, son kullanıcının yaşam alanlarında keyifl e kullanacağı katma değerli, tasarımı özenle çalışılmış ürünleri geliştirmeye ve üretmeye odaklanmak”. Kızıltan, teknolojinin hızla nitelik değiştirdiğini ve nicelikleri de etkilediğini; çok hızlı değişim ve dönüşümde hızla uyum sağlamak için tüm paydaşların birlikte gelişime ayak uydurması gerektiğini vurguluyor.
Aksesuar üretiminde yerelden küresele uzanma, daha yüksek katma değerli ürünlere yönelmenin gerek şart olduğunu da ayrıca vurguluyor.
GELECEĞE BAKIŞ
SAMET’in geleceğe nasıl baktığını öğrenmek istiyoruz. Gelecekte kısa, orta ve uzun dönemli gelişme için de önerilerini sıralıyor Kızıltan: “Birincisi, otomasyon uygulamaları iyi ürünün bir aracı olarak görmeli, ona göre yatırım yapmalıyız. İkincisi, üretim teknolojilerini sürekli geliştirmeliyiz. Üçüncüsü, sistem kontrolünü ilerleterek kaynak israfını yok etme yolunda ilerlemeliyiz. Dördüncüsü, kaliteli ve katma değeri yüksek ürün konusunda stratejimiz olmalı. Beşincisi de aklıma gelen yatırımları değil, gelişme ve ilerlemeyi pekiştirecek yatırımları yapmalıyız ki, uzun dönemli geleceği güven altına alabilelim.”
SAMET Hindistan’da kurduğu ortaklıkla önemli bir yatırım planlaması yapıyor. Bu da yerelden küresele taşınmada bir adım; geleceği güven altına almanın yollarından bir diğeri.
NASIL BİR YOL İZLEMELİYİZ?
Kızıltan izlenecek yolla ilgili görüşlerini söyle özetliyor: “Süreçlerin tamamını, farklı hedef kitleleri ve kullanıcıları düşünerek özelleştirmeliyiz. Özetle genel bir kavramla ‘global düşünüp’ tüm dünyada ‘yerel’ hareket etmeliyiz. Bugün SAMET, çok farklı coğrafyalarda farklı üretici ve kullanıcı isteklerine göre ürünlerini hem standart hem de ‘özelleştirilmiş’ olarak çok profesyonel ARGE ekibiyle geliştirip, tamamı otomatik entegre tesisinde üretebiliyor. Bu kabiliyet ve esneklik bize, hem son kullanıcının hem de üreticinin tasarım isteklerine hızlı ve kaliteli yanıt vermeyi eş zamanlı olarak da onlar için ‘iyi bir çözüm ortağı’ olmamızı sağlıyor.” Kızıltan değerlendirmelerini şöyle noktalıyor: “Uzun yıllardır bu sektörde yatırım yapan bir marka olarak, yatırımın, ARGE’nin ve sürekli gelişimin önemine tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum. Biz bu ürünleri geliştirdik, tamam demek mümkün değil, çağın, hedef kitlenin ihtiyaçlarına göre sürekli kendinizi yenilemeli ve yatırım yapmalısınız.”
Editör’ün notu
Mobilya aksesuar üretimini küresel ölçeklere nasıl taşırız?
Mobilya aksesuarları üretiminde yüksek katma değer aşamasına nasıl geçilir; firmalar yerelden küresele nasıl taşınır? Bu konuda değerlendirmelerini aldığımız uzmanlar, “Üretim alanımızın bileşenlerin hangi bağlamda etkili değerlendirildiğine bakmalıyız. Süreçleri uçtan uca iyi izlemeli, tanımalı, betimleyebilmeliyiz ki sonuçları belirleyebilelim .Şirketleri müşteri ve rakipler değiştirir. Müşteriniz kendi üretiminde kullanacağı nesneyi tam olarak tanımıyor, bilmiyorsa size eksik tanımlama yapabilir. O zaman o nesne kalite ve performans eksikliğiyle yüzleşir” diyor. Bazı uzmanlar da, geçmişten bugüne taşınan, hâlâ tortularından bir türlü kurtulamadığımız “ne üretsen satıyor abi…” anlayışının hızla aşılması gerektiğini düşünüyor.
Sektörle ilgili görüşme yaptığımız yetkililere, Şişecam’da Talat Orhon’un, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ağırlıklı dış pazar ağırlığını gelişmiş ülkelere yöneltmesinin etkilerini anlatıyorum. Mobilya aksesuarlarında bu durumun geçerli olup olmadığını soruyoruz.
Rakip ve müşteri algısının etkisi
Rusya-Ukrayna Savaşı sonrasında Batı Ülkeleri’nin ambargosu nedeniyle ülkemize yönelen müşterilerin katkısını anlattı bazı uzmanlar: “Dışardan gelen müşterinin çoğunluğu ne yaptığını, kullanacağı malzemenin özelliklerini, malzemenin işlevini, kullanma ömrünü, ürüne katacağı cazibeyi iyi biliyor. Elinde bir ‘şahit örnekle’ geliyor; getirdiği ürünün aynısını, hatta bir adım ileri geçmiş olanını talep ediyor. Bu da üretici olarak sizi daha dikkatli, daha özenli, daha çok akıl katan yolda ilerlemeye zorluyor. Bu açıdan baktığımızda, işyerlerimizin ölçeklerini yerelden küresele taşımanın önemli etkenlerinden birinin de gelişmiş ülkelere yapılan ihracat olduğunu yaşayarak deneyimliyor ve öğreniyoruz.”
Yarı-legal, yarı-formel iş yapan ülkelerle olan alışverişin, kayıt dışı uygulamadan beslenen iş yapmanın uzun soluklu olmayacağını söylüyoruz. Ayrıca, aşırı korunmuş üretimin de küresel açılım yapamayacağını, rakipler ne kadar güçlü olursa gelişmenin de o kadar uzun soluklu olabileceğini belirtiyor ve soruyoruz: Sizin üretim alanınızda rakip etkileşimi ne yönde gelişiyor?
Görüştüğümüz yetkililerin çoğunluğu, “Eğer yerelden küresele uzanan işyerlerine sahip olmak istiyorsak; hiç kuşku yok ki, adil bir piyasada haksız rekabet yaratmayan düzenlemeler yapılmalı. Ancak, koruma önlemleri ciddi rakiplerle eşit şartlarda rekabeti de engellememeli ki, rakibin boşluklarını yakalamak, ürünümüze akıl katarak bir adım öne geçmek için bilgi edinelim, kaynaklarımızı etkin koordine edelim ve alanımıza odaklanalım” cümlesiyle özetlenebilecek saptamalar yapıyor ve gerçekliği paylaşıyorlar: ”Bizden geride olanlarla değil, bizden ileride olan rakiplerle etkileşim içine girersek sağlıklı gelişme yaratabiliriz.”
“Çin gerçeği”
Bütün dünyada yeni rekabet koşulları yaratan “Çin Faktörü” konusunda düşüncelerini almak istiyoruz sektör yetkililerinden. Birçoğu Çin’e gitmiş gelişmeleri yerinde görmüş. Gözlemleri şu noktalarda odaklanıyor: “ Çin fiyat rekabeti yapıyor; ama damping yapmıyor. Gerçekten maliyetleri düşük üretim yapıyor. Çin insanı yoktan var etmek, kendini kanıtlamak için inanılmaz sabır ve dirençle çalışıyor. Ülkede hammadde ve ara mallar üretimini de her alanda geliştirici ve besleyici özelliklere sahip. Devlet kime, neden, nasıl destek vereceğini; desteklerin geri dönüşünü bilerek ve ödünsüz gözetim ve denetim yaparak üretimin yelkenine rüzgar dolduruyor. Çin insanı da kendi ülkesinin ürünlerini kullanma bilincine erişmiş durumda.”
Nasıl bir yol ve yöntem izlemeliyiz?
“Sizin sektörünüzde ve diğer üretim alanlarında neleri, nasıl yapmalıyız ki sağlıklı bir gelecek yaratalım?” sorusunu yöneltiyoruz. Ortak kanıyı şöyle yansıtabiliriz: ”Öncelikle, her önüne gelenin her işi yapması gibi anlamsız bir piyasa algısından kurtulmak gerek. Sözleşme ciddiyeti ve sertifi kalı iş yapmanın önemi kavranmalı. İkincisi, ürün çeşidi artırılmalı. Biz 6 bin çeşit üretim yapıyoruz ama ciddi rakiplerimiz 10 bin çeşidi aşıyor. İhracatımızı gelişmiş ülkelere odaklamalıyız. Dış ülkelerde yatırım yapma aşamasına geçmeliyiz. Tedarik zincirinde maliyet artırıcı ve gelişmeyi önleyici boşlukları almalıyız; ana sanayi yan sanayi oluşumunu ciddi stratejilerle desteklemeliyiz. Bağlantı, iletişim, işbirlikleri konusunda kültürümüzün ve geleneklerimizin olumsuz yönlerini aşmalıyız; birbirimize güvenmesini öğrenmeliyiz.” Mobilya gibi ülkemiz imalatında potansiyeli olan bir alanda yapılması gereken daha çok iş var… Yonga levhadan menteşe ve raya, vidadan cam kullanımına kadar uzanan bir dizi sektörle birlikte gelişme yaratılması gerekiyor.