YENER KARADENİZ / İSTANBUL
Son yıllarda küresel piyasalardaki dalgalanmalar ve Türkiye’de yaşanan ekonomik zorluklar, tekstil sektöründe üzerinde derin etkiler bırakmaya devam ediyor. İhracatın düşmesi ve iç piyasanın zayıflaması, sektördeki birçok işletmenin kapanma noktasına gelmesine yol açarken makine parkının da satışa çıkması sonucunu beraberinde getirdi. Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD) Başkanı Fikri Kurt sadece kendi çevresinde 15 şirketin bu şekilde kapandığını birçoğunun da kapasite küçülttüğünü belirterek, “Kapanmalar nedeni ile boşa çıkan makineleri toptancılar toplamaya başladı. Sıfırı 60 bin Euro’dan satılan makineler 10-20 bin Euro’ya İran, Suriye gibi ülkelere satılıyor” dedi.
ÖRSAD Başkanı Fikri Kurt, kapanan ya da kapasitelerini düşüren şirketlerin makinelerini toptancılara verdiğini ve toptancıların depolarında tutulduğunu belirterek, “Toptancılar depolarındaki makinelerini İran, Hindistan, Irak gibi ülkelere satıyor. Sadece benim temsil ettiğim sektörde şu anda 15-20 firma bu duruma geldi. Bunun yanında bir kısım şirketler de çalışan sayısını düşürdü. Bu kısımda da kapanan hatlardaki makineler satışa çıkarılmış durumda. Sıfırı 60-70 bin Euro olan makineler 10-20 bin Euro fiyatla satışa çıkarılmış durumda. Çin makinesi olduğunda daha da düşüyor rakamlar ve onun da müşterisi olmuyor. Türkiye makine çöplüğüne dönüyor” ifadelerini kullandı. Sahibinden.com’da yer alan verilere bakıldığında da söz konusu iş kolunda satılık ilanı verilen makine sayısı bin 200’ü aşmış durumda.
İthal edilen makine sayısı 2 bin 600’den 100’e düştü
Gelişmeler makine ithalatına da yansımış durumda. Sektörde genellikle büyük çoğunluğu Avrupa’dan olmak üzere Çin ve Alman makineleri kullanılıyor. 2020 ve 2021’de artan yatırım atağına paralel olarak yılda 2 binin üzerinde tekstil makinesi ithal edilirken şimdilerde bu rakamlar 100’lü adetlere gerilemiş durumda. Fikri Kurt, “2021’de 2 bin 600’den fazla makine ithalatı yapılmıştı. 2020 yılı ile birlikte iki yılda ülkeye giren makine sayısı 5 bin 600’e ulaşırken şu anda bu rakamlar yıllık 100-150 adetlere. Bunlar da alım garantisi veren Avrupalı markalar ile iş yapan şirketlerde gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.
Avrupalı büyük markalar ile çalışan şirketlerde ise sorun olmadığını anlatan Kurt, “Dünyada arz talep dengesi bozuldu. İşlerin iyi gittiği dönemde Türkiye başta olmak üzere birçok tekstil ülkesi yatırımlarını artırdı. Ancak ilerleyen dönemde diğer ülkelerin aksine Türkiye’nin iç dinamikleri nedeni ile maliyetler rakip ülkeler ile kıyaslanamayacak oranda yükseldi, kur sabit kaldı ve bu da pazar kaybedilmesi sonucunu beraberinde getirdi. Tüm bu gelişmeler de bu tarz olumsuz sonuçlara yol açtı” değerlendirmesinde bulundu.
Türk yatırımcıların da yurtdışına yöneldiğine dikkat çeke Kurt, “Bangladeş benim ülkemdeki sanayiciyi, tekstilciyi davet ediyor. Yerli markalarımız Bangladeş’te sadece fason iş yaptırmıyor kendileri de yatırım yapıyor. Orada üretip buradaki mağazalarına getiriyor. Hatta boyahaneler de kurulmaya başlandı Bangladeş’te” dedi. Kurt, Bangladeş’e yatırım yapan şirketlerin Türkiye’nin en büyük hazır giyim markaları olduğuna işaret etti.
Boyahaneler haftada iki gün çalışıyor
İstanbul Ticaret Odası 37 Grup Kumaş Meslek Komitesi Üyesi Burhan Bolat da ikinci el tekstil makinelerinin ağırlıklı olarak İran’a satıldığı bilgisini verdi. Makinelerin işsizlik nedeni ile satışa çıktığını anlatan Bolat, “Kur seviyesi ve maliyetler nedeni ile işler çok düştü. Dünyada rekabet şansımız kalmadı. Bu nedenle makine satışı arttı. Fabrikalarımızın yüzde 80’i yüzde 20-30 kapasite ile çalışıyor. Boyahaneler haftada iki gün çalışıyor. Bu da tekstil yatırımlarının Mısır gibi ülkelere yönelmesine yol açıyor. Kumaştan boyahaneye kadar birçok yatırım gitmiş durumda. Zira burada tüccar olarak bakıldığında yüzde 30’u ödemesini yapamıyor” şeklinde konuştu.
“Çoklu bir açmazın içindeyiz”
ÖRSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Biray Kumaş Genel Müdürü Gökmen Aydınlı da kur-asgari ücret dengesinin sürdürülebilir olmaktan çıktığını belirterek şu bölgeleri verdi: “İşletme giderlerimiz Euro bazlı olarak yüzde 50 arttı. Tekstil gibi işçilik yoğun işlerde bu karlılığın yüzde 50 düşmesi anlamına geliyor. Kapasite kullanım oranı yüzde 50’lerde hatta daha altında. Siparişler de düşüyor. Kolay çıkılır bir yer değil. Büyük markaların birçoğu hedeflediği karları tutturamadı. Buna orta üst segmentteki markalar da dahil. Bu düşüşün ardından gelecek tedbir, daha ucuza ürün almak olacak. Firmalar, ayakta kalmak için banka finansmanı ile süreci atlatayım dese sıcak para için yüzde 50 faiz var. Bu maliyetle para almaktansa yüzde 15-20 zararına kumaş, iplik, konfeksiyon satıp en azından yüzde 30 daha az zarar ile finansman sağlıyorlar. Bu, firmaların maliyetlerini, sermaye yapılarını bozuyor. Bu çok daha büyük istihdam kaybına kapanmaya yol açacak. Çoklu bir açmazın içindeyiz. Son günlerde en büyük derdimiz fiyat. Çok yüksek kalite markalarda bile bunu yaşıyoruz. Küçülmenin maliyeti bile çok yüksek. Tazminat yükü çok yüksek. Bunu karşılayamayacak birçok firma var. Piyasada ilk 5’te, 3’te olan firmalar bile büyük problem yaşıyor. Konkordatolar da kötü niyetli kullanılıyor buna da önlem alınmalı.”
■ 40 yıllık şirketler konkordato ilan etti
Konkordatotakip.com’da yer alan bilgilere göre tekstil sektöründe 230 şirket konkordato riski taşıyor. Sadece kasım ayının iki haftasında aralarında 30-40 yıllık firmaların yer aldığı 25 şirket konkordato sürecine girdi. Bu şirketlerin birçoğu Zara’dan Mango’ya H&M’e kadar dünya devi markalara üretim yapıyordu. Sektörde faaliyet gösteren şirket sayısı da Ağustos ayı itibari ile 319 azalarak 19 bin 521’e geriledi.