SADİ ÖZDEMİR
Türkiye’de bir konu bazen aylar yıllar boyu konuşulur bir şey değişmez ama bazen de birkaç haftada çözülmüş gibi olur. Konutların turizm amaçlı kiralanmasına ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair düzenleme yasalaştı ve 1 Ocak 2024’ten itibaren yürürlükte olacak. Airbnb Kanunu da denilen bu düzenlemenin yasalaşmasını çok isteyenler galip geldi ve ‘bundan sonra otellerin daha çok dolacağına, turizm gelirlerimizin de artacağına dair’ inançları devam ediyor. Bazıları da bunun ‘aslında fuhuş amaçlı günü birlik kiralamalara çare olacağını’ zannederek çok seviniyor. Maliye de daha çok vergi alabileceğini düşünerek mutlu oldu. Öyle ya da böyle Kanun tamam da şimdi iyi mi oldu? Aslında ne oldu? Bu konuda farklı görüş beyan eden yok mu?
Gayrimenkul Hizmet İhracatçıları Derneği (GİGDER) çok genç bir dernektir, 2020’de kuruldu. Ömer Faruk Akbwal, üç yıldır ‘yabancılara gayrimenkul satmanın ve kiralamanın iyi bir şey olduğuna’ konuyu çok iyi bilenleri bile inandırmakta zorlansa da GİGDER Başkanlığını başarılı şekilde ifa etti ve yakın zamanda koltuğu Bayram Tekçe’ye devretti. ‘Yabancı düşmanlığı’ sığınmacılar sorunu yüzünden ülkemizde iyice tırmanırken, bu konu en önemli seçim malzemesi olmuşken böyle bir derneği çekip çevirmek yeni başkan için de zor olacak gibi görünüyor. Siyaset ve bürokrasi zaten ‘karşı duruşta kararlı’ görünüyor. En son ‘kısa süreli konut kiralama’ karşıtı lobinin büyük başarısıyla yine ‘yabancıyla iş çevireceklere’ güçlü bir çelme takıldı.
Yeni kanun kısa süreli kiralamaların %70’ini engeller
GİGDER’in yeni başkanı Bayram Tekçe’ye “Kısa dönemli konut kiralama işi turizme ve inşaat sektörüne nasıl bir fayda sağlıyordu, yeni düzenleme ile nasıl bir etki meydana gelir” diye soruyorum. “Kanun görüşmeleri sırasında komisyon aşamasında biraz müdahale edebildik. Bir projede Yönetim Planında bu tür kısa süreli kiralama yapılabileceği yazılmışsa bunun kazanılmış hak olduğunu ve engellenmemesi gerektiğini kabul ettirdik ama yine de yeni kanun kısa süreli kiralamaların yüzde 70’ini engeller” diyor. Peki, meşhur ‘Uber-Taksici’ kavgasında olduğu gibi sonuçta turist de olsa ‘tüketicilerin aleyhine olan bu gelişme’ neden yaşandı? Söylendiği gibi bir kayıt dışılık mı vardı? Başkan Tekçe bu konuda şöyle konuşuyor: “Eski halinde de büyük ölçüde kayıt altındaydı. İzinle yapılıyordu. Emniyete bildiriliyordu ama yeni kanun için baskı oluşturanlarla tek tarafl ı bir süreç yaşandı. Sadece bir lobiye, otelcilere hizmet eden yasa çalışması oldu. Türkiye’ye gelen turistlerin yaklaşık yüzde 30’u otel yerine kısa süreli ev kiralamayı tercih ediyordu. Bunu otelciler lehine önleme çabasıyla yapıldı. Bir kere oteller pahalıdır ve her turist biraz da uzun kalacaksa otel dışında konaklamayı tercih eder. Bizce bu uygulama Bayram Tekçe turist sayısını azaltabilir. Ben eski turist rehberiyim ve ‘her şey dahil sisteminin bu ülke için bir kör düğüm olduğunu’ düşünüyorum. Bunu tercih etmeyen turist kitlesi vardır. Şimdi otelleri tercih etmeyen turistlerin belki küçük bir kısmı otellere yönelebilir ama geri kalanı gelmez zaten.”
Yabancıya gayrimenkul satışını etkiler mi?
Türkiye’de yabancıya gayrimenkul satışı uzun süredir hızlı düşüyor. Ocak-Eylül 2022’de 50 bin 173 adet olan yabancıya konut satışı 2023’ün aynı döneminde 28 bin 282 adede düştü. Kısa süreli kiralamayı büyük ölçüde önleyecek yeni yasa bu düşüş trendini de hızlandıracak gibi görünüyor. GİGDER Başkanı Bayram Tekçe, “Antalya’da gayrimenkul almış bir Rus, normalde Türkiye’ye gelmeyecek akrabasını, komşusunu da gönderiyordu. ‘Ev var, bana bin dolar ver bir ay da sen kal’ diyordu. Şimdi korkacak. ‘Biri şikayet ederse başım belaya girer’ diyecek, kiraya vermeyecek, o turistler de gelmeyecek. Yabancıya gayrimenkul satışı ‘kiralama riskli olduğu için’ daha da olumsuz etkilenecek” diyor.
Tekçe, ‘yabancıları sevmeyenlerin hoşuna gidecek’ ilginç şeyler de söylüyor. Mesela, “Türkiye’de temel bir yanlış var. Dünya genelinde ‘konut kiralayana oturum veren ülke sayısı’ çok azdır. Bizim ülkemizde oturum istiyorsan konut kiralayıp ikamet alabiliyorsun. Biz uzun süredir bunun yanlış bir uygulama olduğunu söylüyoruz. Konut alan kişiye vatandaşlık verilmemeli. Konut alanlara oturum verilebilir, ‘Altın ve Gümüş Vize Sistemi’ getirilmesini biz önerdik. Belki önümüzdeki dönemde daha iyi anlaşılacak ve uygulanacak. Türkiye’de toplam gayrimenkul yatırımcısı içinde yabancının payı yüzde 1’e indi. Yılda, Londra’da 45, Dubai 80 milyar dolarlık yabancı gayrimenkul yatırımı gerçekleşiyor. Bizde 2,5 milyar dolarda kalıyor. Göç Kurulu’na yakın zamanda rapor sunacağız. Bu konulara devletin bakışını değiştirmeye çalışıyoruz ama treni durdurmak zor.”
İsrail’i ‘boykot edelim’ derken yerli üretime darbe vurmayalım
İsrail’in, 7 Ekim’den beri, Gazze’deki Filistinli sivillere, çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeden sürdürdüğü insanlık dışı saldırıları boykot etme adına özellikle sosyal medyada ‘marka, şirket’ listeleri dolaşıyor. Öfk eyle hareket eden kitleleri etkilemek çok kolaydır. Ancak, bu listelerdeki ‘marka ve şirketlerin önemli bir bölümünün’ Türkiye’de üretim yapan, ürettiklerini ülkemizden onlarca ülkeye ihraç edenlerden ibaret olduğunu görüyorum. Bir sanayi kuruluşunun cirosu genellikle kârının 5-10 mislidir ve kâr, cirodan çıkarılınca kalan büyük rakamlar üretimin yapıldığı yerde kalır. Bu şirketler burada maaş, vergi öder. Ürünleri için hammadde, lojistik, enerji vb. diğer girdiler için ödenenlerde de buradaki ticaretin içinde kalır. Bu nedenle “Türkiye’de üretileni tüketmek” iyi bir şeydir. ‘Boykot isterken’ aslında kime zarar verdiğimizi gözetmek gerekir.