EFFE Endüstri, Tekstil makineleri imalatı yapan ve dünya çapında satış pazarlama faaliyetlerinde iddialı, sektörümüzün öncü kuruluşlarından biridir. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Celal İri ve Satış-Pazarlama Şirketi Genel Müdürü İhsan Mokanoğlu’nu Çorlu fabrikasında ziyaret ettik. Zihnimizi giderek daha derinden meşgul eden bir sorunun yanıtını arıyoruz: Ülkemizde, diğer alanlarda olduğu gibi tekstil makineleri üretiminde de büyük başarılara imza atan çok sayıda üreticimiz var. Makine üretiminde yerelden küresele taşınan, küresel ölçekte marka ve imaj yaratabilen kuruluşlar neden yaratamıyoruz? Ülkemizin makine üretimini daha ileriye taşımak için neler yapmalıyız, nasıl organize olmalıyız? EFFE Endüstri Otomasyon AŞ, alanında birçok ilklere imza atmış, iddialı üreticilerimizden. Hayatın örsünde dövülen, bir ayakları fabrikalarındaki ve müşterilerinin fabrikalarındaki imalat makineleri arasında, diğer ayakları Vietnam’da, Çin’de, Bangladeş’te, Portekiz’de, Pakistan’da, Hindistan’da, Rusya’da, Brezilya’da, Mısır’da olan İri ve Mokanoğlu’ndan son 10 yılda kendi alanlarında etkilerini hissettikleri gelişmelerin bir dökümünü yapmalarını istiyoruz.
İş dünyasının ne denli karışık, ne kadar çok boyutlu olduğunu anlamak için eli taşın altında olan insanların gözlemleri önemli. Çok sesli, çok kültürlü ve çok odaklı iş alanı hızla genişliyor. Bu genişleme eğiliminde neleri, nasıl yapacağımızı bilmek için deneyimlediklerimizden sonuçlar çıkarıp yeni uyum mekanizmaları geliştirmek gerekiyor. Tekstil sanayimizin bütün bileşenlerinin sıkıntılı bir dönemden geçtiğini hepimiz biliyoruz. İri ve Mokanoğlu’nun gözlemleri ve birikimlerinin ortaya koyduğu değerlendirmeler, sektörde olan ya da ülke kalkınmasıyla ilgili olanların kararlarına ışık tutmaz mı? Bize göre ciddi ışık tutar. Yeter ki deneyim ve birikimlere açık duralım, söylenenleri can kulağıyla dinleyelim ve yaşanmış olanlardan ders çıkararak daha sağlıklı gelecek inşa etme konusunda istekli olalım.
Deprem bedel ödetti
EFFE’nin iki yöneticisi diyorlar ki, “En yakın olay, yaşanan büyük deprem. Beklenmedik ölçekte ve ciddi kaynak gerektiren bir deprem yaşandı. Ülkemizin gelişmekte olan bir üretim merkezinde üretim örgütlenmesinde değer yaratma zincirinin halkaları koptu; işgücünden tutun da fabrikaları yeniden çalışır hale getirmenin büyük bedelleri oldu. Bu altından zor kalkacağımız bir doğal yıkım. Ülkemiz deprem ülkesi, biz her zaman böyle yıkımlarla karşı karşıya kalabiliriz.” Çıkaracağımız önemli bir ders: Ülkemizin deprem gerçeğini biliyoruz. Nerede, ne zaman, hangi şiddetle ve nasıl bir yıkımla geleceği belli değil. O nedenle, ekonominin en küçük teknik birimleri olan işyerlerimizden, devlet düzeyine bütün yapılarımızda değişik senaryolara göre “deprem planları” elinizin menzilinde hazır olmalı. Depremin “irade dışı” olduğunu, ancak yaratacağı sorunları nasıl aşabileceğimizi, en düşük bedeli ödeyerek, deprem felaketini savuşturmanın planını yapmaktan başka çaremiz yok. Ama ekonomiyi insanlar yönetiyor; ekonomide yaratılan sonuçları insanların aldığı kararlar belirliyor.
İçerdeki dayanışma önemli
Ekonomiyle ilgili değerlendirme yaparken EFFE yöneticilerinin zihinleri çok net: Seçim ekonomisi uygulama sonuçlarının beklenmedik olmadığını ve bugünkü sonuçlarla yüzleştiğimizi değerlendiriyorlar. “Yaşadığımız dünyada ekonomi yönetiminin ilkeleri, kuralları, yasaları var. Ülkemizde bu konuda yeterli deneyim ve birikimin oluşmuş olması gerekir. Sonuç olarak; bu ülke hepimizin, kazanırsak hep birlikte kazanacağız, kaybedersek de birlikte kaybedeceğiz. Ülkemiz ve insanımızdan daha önemlisi olamaz. Ülkemiz ve insanımızın uzun dönemli geleceğini güven altına almak için kararlı adımlar atmalıyız. Bu konuda siyasi irade, bürokrasi, iş dünyası yöneticileri, sivil toplum örgütleri, medya hep birlikte verilecek karara akıl katmalıyız…” EFFE Endüstri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Celal İri (sağda) ve Satış-Pazarlama Şirketi Genel Müdürü İhsan Mokanoğlu’nu Çorlu fabrikasında ziyaret ettik.
İri ve Mokanoğlu, yaptıkları işin bütün süreçlerini yakından izleyen iki insan. Ülkemizde tekil başarıların neden küresel ölçeklere taşınamadığını, değer yaratma zincirinde hangi boşlukların etkili olduğunu da son 10 gözlemlerine dayanarak zihinlerinde kristalleşmiş bir cümleyle anlatıyorlar: “İş bilmeyenlerin yatırım yapmasının, işini ciddiye alanlara engel oluşturduğunun” altını çiziyorlar.
Ülkemizde iş ekosistemi oluşturulamadığını, ekosistemin simbiyotik etkilerini geliştirererek asalak unsurlarının geriletilmesi gerektiği çok söyleniyor ve yazılıyor. İri ve Mokanoğlu söyleşimiz sırasında bu konuya değiniyorlar: “Hammadde, enerji ve işgücü konusunda planlı bir gelişme yaratamadık, plansız uygulamaların haksız rekabet yaratmasını engelleyemedik, işini gerçekten ciddiye alanların gelişmesinin önüne setler oluşturan uygulamaları engelleyemedik” diye gözlemlerini paylaşıyorlar.
Bir başka konu üzerinde de duruyor EFFE yöneticileri. Üretimde maliyet-fiyat dengelerinin oluşturulmasının önemine gönderme yaparak, “Enerji maliyetlerinde yaşanan artışın sektörlerde maliyet- fiyat dengelerini bozduğunu, belirsizliği artırdığını, iş insanlarının önünü göremez hale getirdiğini herkes gibi biz de gözlemliyoruz” saptamasını paylaşıyorlar. Bu noktada görüşme yaptığımız bütün iş yerlerinde serbest ve adil piyasa oluşturulması, rekabette şans eşitliği yaratılması talebi giderek yükseliyor.
EFFE yöneticilerinin de diğer iş insanlarıyla örtüşen bir işgücü değerlendirmeleri var: “Ülke koşulları ve ücretler arasında tutarlı, kararlı ve geliştirici dengelerin bir türlü oluşturamadığını, bunun da rekabet edebilir ölçekte, rekabet edebilir teknolojik donanımlı ve çağdaş yönetim ilkelerini uygulayan işyeri sayısının artışını sınırladığını söyleyebiliriz” diye değerlendiriyorlar.
Önlemler hayatı kolaylaştırmalı
İri ve Mokanoğlu ile söyleşimizde bir güncel sorun üzerinde daha duruluyor: “Döviz konusunda çok sık değişen kararlara, döviz olmadan alış-veriş olmayacağı gerçeğinden uzaklaşan uygulamalarla başa çıkmak zor. Döviz işlemlerinde uluslararası piyasalarda yer edinmeyi kolaylaştırıcı uygulamaların sık sık değiştirilmemesi gerekiyor” diyorlar.
Çin’de tarım ve endüstride “dinamik gözleme, izleme, öngörme, önlem alma, gözetim ve denetim mekanizmalarından” söz ediyoruz söyleşinin akışında. Çin’de “Bir Kuşak ve Yol İnisiyatifinin” 10’uncu yılına girildiğini, 3000’den fazla projenin hayata taşındığını, 152 ülkeyle 200’üzerinde sözleşme imzalandığını, 1 trilyon dolara yakın yatırım yapıldığını; kurulan mekanizmalar sayesinde planlanan hedefl erle uygulama sonuçları makasın daraldığını anlatıyoruz.
Büyük güç içerde yaratılır
Yurtiçi ayağında onca sorun yaşanırken, yurt dışında da sorunlar yok değil. Sözü yurt dışı ile ilişkiler bağlamına getiriyoruz. Bir ülkenin dış politikası ile içerdeki üreticinin işi arasında ne gibi etkileşimlerin olduğunu, bu konuda kişisel gözlemlerinin neler olduğunu anlatmalarını istiyoruz. Sorumuzu şöyle yanıtlıyorlar:
1 Dış politika, ülkelerle olan ilişkilerin kararlılığı ya da kararsızlığı, makine üreticisinin işini kolaylaştırıyor ya da güçleştiriyor. Ülkeleri yönetenler arasında ilişki iyi ise polisinden gümrük memuruna kadar, o ülkenin insanları size iyi davranıyor. Aradaki ilişki kötü, medya araçlarında aleyhte haberler yaygınsa, önünüze her türlü engel konuyor.
2 Biz bunu Özbekistan’da yakından gözledik. Özbekistan’la olan ilişkiler istikrarlı olduğunda, bu ülkeyle yapılan ticarete olumlu yansımaları oluyor. Potansiyeli olan ülkelerle siyasi anlamda istikrarı gözetmek kadar, ilişkileri pekiştirecek ciddiyeti korumak ve bazı makine üreticisi firmalarımızın bu ülkelerde olumsuz imaj yaratmalarına fırsat vermemek gerekiyor.
3 Tekstil makineleri konusunda potansiyel pazar olan Pakistan, Mısır, Bangladeş ve diğer bazı ülkelerde döviz yok veya çok kısıtlı. Bazı ülkelerde banka sistemi gibi güvenli kaynaklar her zaman işlemiyor. Hindistan ve Vietnam kendine özgü fırsatlar yarattığı kadar tehlike de yaratabiliyor.
4 Tekstil üretimi başladığından bugüne, göç eden bir alan. Şimdi yeniden yapılanıyor; bitmeyen bir “geçiş süreci” yaşanıyor; bu süreçleri iyi yönetmek gerekiyor. Makine üreticisinden hazır giyime kadar tekstilin yeni gelişme alanları yakından izlenerek, ayrıntı bilgisinin üreticimize aktarılması, ülke genelinde bir ortak stratejinin uygulanması son derece hayati bir konu olarak değerlendirilebilir.
5 Gelişmiş ülkeler, özellikle de AB ülkelerinin maliyetlerindeki yükselme, ülkemizdeki üretimi etkileyebiliyor. Ana pazarımız olan gelişmiş ülkelerin makroekonomik gelişmeleri konusunda üreticinin bilgilendirilmesi kadar, işletmeler ölçeğindeki taktik, strateji ve operasyonlarıyla da ancak kolektif araştırmalarla başa çıkılabilir.
6 Rusya gibi daha karlı ülkeleri de özel olarak gözetlemek, ilişki ayarlarını iyi yapmak gerekiyor. Rusya gibi ülkelerin iç taleplerindeki gelişme, tüketim alışkanlıkları, alternatif tedarik kaynakları hakkında özel incelemelere dayalı ve gerçek uzmanların değerlendirmeleriyle üreticilerin bilgilendirilmesi olağanüstü önemde konular.
İç ve dış koşulları sürekli sorgulamalıyız
İçeride ve dışarda değişmeleri bütünüyle dikkate almak gerekiyor. Örnek vermek gerekirse, devletin deprem bölgesinde “çekleri ödemeyin” demesi birçok makine üreticisine zarar veren sonuçlar yaratabiliyor. Aynı şekilde, Özbekistan’da siyasi dengeyi bozan bir karar, gelişmenin önünü tıkayabiliyor. Bu bağlamda hangi önlemleri almamız, nasıl çözümler üretmemiz gerektiğini sorduğumuzda da EFFE Endüstri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Celal İri ve Satış-Pazarlama Şirketi Genel Müdürü İhsan Mokanoğlu’nun özetle paylaşacağımız yanıtları şöyle:
■ Vergi konusunda saha gerçeklerine uymayan kararlar işleri zorlaştırıyor; gelişmelere caydırıcı etkiler yapabiliyor.
■ Dövizle ilgili alınan kararlar imalatı kolaylaştırıcı yönde olursa, gelişmenin önü açılabilir.
■ Üretim alanlarındaki farklılıkları gözeten, gelişme dinamiklerini yavaşlatmayan teşviklerin verilmesi gerekiyor.
■ KDV iadesi konusunda devletin tavır değiştirmesi gerek. Devletin iadeleri zamanında ödemek için kolaylık göstermesi çok önemli.
■ Özellikle AB Ülkelerindeki rakipler Hermes/Coface/Sace / SERV kredilerini kullandırarak ciddi destekler sağlarken; bizim ülkemizin üreticileri “eşdeğerlilik ilkesinden” yararlanamıyor. Eximbank’tan alınan ihracat kredi faizleri çok yüksek. Rekabette bize şans eşitliği sağlanmıyor ki, geleceğe daha sağlam adımlarla yürüyebilelim.
■ Makine üretimi “stratejik ürün” kapsamında değerlenmesi gereken bir alan. Bu konuda gerekli örgütlenme, gelişmeleri izlemede duyarlılık, geri bildirim ve sapmaların düzeltilmesi konusunda işleyen bir yapı henüz oluşmadı.
■ Ar-Ge konusunda firmalara bazı ödemeler yapılıyor, bu desteklerin doğru firmalara arttırılarak yapılması önemli.
■ İplik ve dokuma tezgâhları özel makineler, dijital uygulamaların yaygın kullandığı bir teknolojik içeriğe sahipler.
■ Türkiye’de imalatı yapılmayan makinelere öncelik tanıyan; makine sanayinde net döviz kazancı yaratan ve artıran politikalara ihtiyaç var.
■ “Çin faktörü” dikkate alınmalı. Dokuma, örgü ve iplik makineleri Çin’de var. Çin büyük iç pazarı kadar, yakın çevreyle yarattığı bölgesel ittifaklarla da pazarını büyütüyor. Çin makine ve tezgâh ithalatı yapana KDV dışında yüzde 14 vergi uyguluyor; yerli imalatı özendiriyor.
■ GB’nin bizi engelleyici etkileri var… EFFE yüzde 70 ihracat yapan ve ihracatını arttırmak için müşterilerine birçok yenilik sunan bir makine üreticisi. Makinelerini tekrar alan müşteri katsayısı yüksek olan bir üretici kuruluşumuz. Bu çizgisini muhafaza etmek için Ar-Ge çalışmalarına çok önem veriyor.