Lojistik sektörü dünya çapında tarihi bir süreci yaşıyor. Çevresel regülasyonlar, iklim sorunlarının ortaya çıkardığı kuraklık, katı kutuplaşmaya yol açan ülkelerarası paktlar, jeopolitik riskler ve savaşlar, bu sürecin temel nedenlerini oluşturuyor.
Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu. Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi. Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı. Panama artık ‘yüksek kriz yönetiminde’ hizmet verirken, Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı. Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.
Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.
UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.
Peki tüm bu olumsuz gelişmeler Türkiye için ne ifade ediyor? Tabii ki tüm ülkelerin etkilendiği söz konusu sorunlardan Türkiye de payına düşeni alıyor. Ancak yanı sıra Türkiye açısından bir dizi fırsatı da beraberinde getiriyor yaşananlar. TOBB Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclisi Başkanı Şerafettin Aras, yapılacak reformların, oluşturulacak yeni stratejilerin Türkiye’yi lojistikte küresel lider olabileceğini vurgulayarak, “Türkiye’nin gelecekteki başarısı, sınır geçişlerinin verimliliğini artırmak, maliyetleri düşürmek, limanlarımızı rekabetçi hale getirmek ve bürokratik engelleri hızla aşmaktan geçiyor” dedi.
Özellikle Orta Koridor'un Türkiye'nin lojistikteki önemini artırdığını ifade ediyor Şerafettin Aras, Türkiye’nin, Orta Koridor’daki konumuyla Avrupa ve Asya arasında köprü işlevi görmek suretiyle çok önemli avantajlara sahip olduğunu dile getiren Aras,”Bu konumumuzu lojistikte küresel liderliğe taşımamız gerekiyor” dedi.
Kalkınma Yolu Projesi ile hizmet ihracatı artacak
Şerafettin Aras, Basra Körfezi’nden başlayıp Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşacak olan Kalkınma Yolu Projesi’nin Türkiye için önemini vurguladı. Aras, “Bu proje, Türkiye’yi Ortadoğu ile Avrupa arasında bir ticaret köprüsü haline getirirken, Türkiye’nin transit taşımacılıktan elde ettiği hizmet ihracatı gelirlerinde önemli bir sıçramaya neden olacak. Bu koridorun etkin bir şekilde devreye alınması ile Türkiye, sadece transit geçişlerle sınırlı kalmayacak; aynı zamanda bölgedeki lojistik ve ticaret hizmetlerinin ana sağlayıcısı konumuna yükselerek hizmet ihracatındaki payını artıracak” diye konuştu.
İstanbul benzeri kritik bölgelerde geçici depolama alanları yaratılmalı
Son gelişmelerin deniz ticaretini Ümit Burnu üzerinden daha maliyetli ve uzun rotalara zorladığını aktaran Aras, bu süreçte Türkiye’nin Orta Koridor’daki kritik rolüyle hayati bir alternatif sunduğunu belirtti. Bir aracın Almanya’dan Çin’e 22 günde ulaşabildiği bilgisini paylaşan Aras, sınır geçişlerindeki zaman yönetiminin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Aras, lojistik hizmet ihracatı gelirinin 2024’te 40 milyara, 2028 yılında 78 milyar dolara çıkarılması gerektiğini söyledi. Aras “Orta Koridor ve Asya ile Avrupa arasındaki konumumuzu iyi kullanarak sektörümüzü küresel liderliğe taşımamız gerekiyor” dedi.
Aras, 2024 yılında 267 milyar dolarlık mal ihracatı ve 135 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedeflerine ulaşmanın mümkün olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu, sadece bir vizyon değil; hepimizin omuz omuza vererek gerçekleştireceği bir devrimdir. Türkiye, dünya ticaretinin vazgeçilmez oyuncusu olacak ve bu süreçte hepimizin katkısı hayati önem taşıyor.”
Sınır kapılarında yaşanan beklemeler ve ATS cihazı uygulaması gibi engellerin hız ve verimlilik açısından sorun yarattığını belirten Aras, “Sınır geçişlerinde yaşanan sıkıntılar, sadece ticaretimizi değil, büyüme hedefl erimizi de tehdit ediyor. ATS gibi uygulamalar, transit taşımacılığı zorlaştırıyor ve transit ticaret firmalarının Türkiye’yi tercih etmesini engelliyor” ifadelerini kullandı. Aras, dijitalleşmenin önemine de dikkat çekerek, “Günümüzde hız her şeyden önemli. Gümrük ve taşımacılık süreçlerini bürokrasiden arındırarak, modern çözümler geliştirmeliyiz” dedi.
Aras, limanlardaki yüksek maliyetlerin taşımacılıktaki rekabet avantajını azalttığını söyledi. Aras, “Limanlarımızdaki maliyetlerin düşürülmesi, Ro-Ro hatlarının artmasını sağlayarak Türkiye’yi deniz taşımacılığında daha cazip hale getirecek. Ayrıca İstanbul gibi kritik bölgelerdeki geçici depolama alanlarının eksikliği, Türkiye’nin lojistik avantajlarını tam olarak kullanmasını engelliyor” diye konuştu.
TÜRKİYE'Yİ LOJİSTİK LİDERLİĞE TAŞIYACAK 10 STRATEJİ
- Özel sektör işbirliğinde 'lojistik master planı' oluşturulması
- Tüm taşıma modlarında kapasitesinin artırılması
- Sınır kapılarından geçişlerin hızlandırılması
- Limanlarda, özellikle de transit taşımalarda mevzuatın sadeleştirilmesi
- Türkiye-AB taşımalarında, Gümrük Birliği kapsamında halihazırda kazanılmış olan hakların geri verilmesinin sağlanması, Karayolu ihracat taşımalarında kota ve vize sorunun aşılması
- Demiryolunda özel sektör yatırımlarının önünün açılması
- OSB ve limanlarda demiryolu bağlantısının kurulması
- Türkiye'nin raylı sistem altyapısının komşu ülkelerle uyumlu hale getirilmesi
-Lojistiğin stratejik bir sektör olarak belirlenmesi ve firmalara yatırım için finansal desteklerin sağlanması
Navlun tarifelerindeki artış enflasyonu da yükseltiyor
Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor. UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası" uyarısında bulundu.