Sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (ADMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, pandemi sonrası özellikle demir çelik sektöründe dünya genelinde yaygınlaşan korumacılık önlemleri ve devlet destekli yatırımların, diğer ihracatçı ülkeler gibi Türkiye’yi de olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Türkiye’nin en önemli pazarları arasında yer alan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa’daki resesyon ve enflasyon sürecinin oluşturduğu küresel talep daralmasının, beklenenden uzun sürmesine bağlı olarak, ocak-eylül döneminde Türkiye’den yapılan ihracatta hem miktar hem de değer bazında gerileme yaşandığına dikkat çeken Başkan Fuat Tosyalı, “Sektörün ihracatı miktar bazında yüzde 31 azalarak 12,6 milyon ton seviyesine inerken, değer bazında ise yüzde 27 azalarak 20,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde en fazla ihracat yaptığımız ilk 5 ülke ise sırasıyla Almanya, İtalya, İsrail, Romanya ve ABD oldu. Aynı dönemde ADMİB’den yapılan ihracat miktar bazında yüzde 44 gerileyerek yaklaşık 1,3 milyon tona inerken, değer bazında da yüzde 42’ik kayıpla 1,6 milyar dolar oldu. Dünya Ticaret Örgütü’nün ekim ayının ilk haftasında açıkladığı verilere göre, yılın ilk yarısında küresel mal ihracatında yüzde 5’lik bir kayıp yaşandı. Yılın ikinci yarısında ise yüzde 6-7 gibi bir kayıp yaşanacağı öngörülüyor. Doğal olarak bu koşullar bizim ihracatımızı da doğrudan etkiliyor. Yıla 35 milyar dolar ihracat hedefiyle başlayan sektörümüz, bu hedefe ulaşmak için var gücüyle çalışıyor. Mevcut pazarlardaki payını artırma girişimlerinin yanı sıra yeni pazarlara girmek için de çaba sarf ediyor” dedi.
Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya gibi ülkelerin olağanüstü uygulamaları sektörü zorluyor
Sektörde yaşanan sorunlara değinip çözüm önerilerini dile getiren ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, üretim ve ihracat rakamlarını yukarı çıkarmak için atılması gereken adımlardan söz etti. Güncel en önemli sorunun yüksek girdi maliyetleriyle ilgili olduğunu dile getiren Fuat Tosyalı, “Türk demir-çelik sektörü kalitesi ile dış pazarlarda önemli bir yere sahip. Dolayısıyla kalite açısından dünyanın her ülkesiyle rekabet edebilecek durumdayız. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda fiyatın tercih sebebi olması rekabette bizi dezavantajlı konuma getiriyor. Özellikle enerji maliyetleri rakiplerimizden yüksek seviyelerde. Devletimizin desteğine rağmen, küresel koşullardan ve Çin, Hindistan, Japonya, Rusya gibi ülkelerde uygulanan olağanüstü teşviklerden dolayı enerji maliyetlerimiz yüksek kaldı. Enerjinin en yoğun kullanıldığı demir çelik sektöründe maliyetleri fiyatlara yansıttığımızda rakiplerimizden pahalı bir noktaya geliyoruz. Bu küresel dengesizlikle oluşan yükselen nihai ürün fiyatları sektörü rekabette geriye düşürüyor” diye konuştu.
“Şu anki süreci alternatif pazarlarla telafi etmeye çalışıyoruz”
Geride kalan yıllarda Türkiye’den ithalat yapan Mısır ve birçok Arap ülkesinin üretime başlayıp ihracatçı konumuna geldiğini anlatan Fuat Tosyalı, sektördeki hızla artan oyuncu sayısının rekabeti kızıştırdığına dikkat çekti. Savaş halinde olan Rusya ve Ukrayna’nın ticari faaliyetlerine yeniden başlamalarıyla birlikte Türk sanayicisinin çok daha sert koşullarda mücadele etmek zorunda kalacağını vurgulayan Fuat Tosyalı, “Biz şu anki süreci alternatif pazarlarla telafi etmeye çalışıyoruz. Devlet destekli yeni yatırımların devreye girmesi, enerji maliyetlerinin düşmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması gibi etmenlerle hazırlık yapmalıyız. Kalitemiz ve coğrafi konumumuz en büyük avantajlarımız. Diğer koşullarda da rekabetçi pozisyona gelirsek güçlü bir oyuncu olmaya devam ederiz” ifadesini kullandı.
“Ülke olarak yatırımlarımızı artırmamız kaçınılmaz”
Talep daralmasının da önemli bir sorunu teşkil ettiğini ifade eden Fuat Tosyalı, Türkiye’nin ana pazarı olan Avrupa başta olmak üzere birçok coğrafyadan verilen siparişlerin düştüğüne dikkat çekti. Küresel enflasyon ortamında ithalatçı firmaların adımlarını çok temkinli bir şekilde attığını kaydeden Fuat Tosyalı, Dünya Ticaret Örgütü’nün verilerine göre mevcut tablonun yıl sonuna kadar bu şekilde devam edeceğini ve talebin kısıtlı kalacağının görüldüğünü söyledi. Dünyada stratejik öneme sahip sektörlerin başında gelen metal sanayinin yeşil dönüşüme de hızlı adapte olması gerektiğinin altını çizen Fuat Tosyalı şöyle konuştu: “ABD, Çin, İngiltere, Hindistan ve Almanya gibi ülkeler bu konuda devlet destekli yatırımlarını her geçen gün artırıyor. Çünkü bu ortamda yatırım yapmak gelecek açısından çok kıymetli. Dolayısıyla bizim de ülke olarak yatırımlarımızı artırmamız kaçınılmaz. Devletimizin, sektörümüze yönelik önemli destekleri var. Ancak yapısı gereği büyük yatırımlar gerektirdiği için, bizim sektörde firmaların öz kaynakları ile yatırım yapabilmesi zor. Mevcut desteklerin daha da iyileştirilmesi ve özellikle yeşil dönüşüme yönelik yeni teşviklerle sanayicinin yatırıma özendirilmesi küresel pazarda gücümüzü artıracaktır. Yaşadığımız her türlü zorluğa rağmen cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yakışır bir ihracatla ülkemize katkı sunmak istiyoruz.”
“Afrika kıtasına yönelik ihracatımız gelişmeye başladı”
ADMİB’in en önemli pazarlarının Almanya, Romanya, İtalya, Cezayir ve ABD gibi ülkelerden oluştuğunu belirten Başkan Fuat Tosyalı, hedef pazarlar ile ilgili olarak da “Mevcut koşullarda hem resesyon belirtileri hem de enflasyonist ortam ile ithalat talebi düşmeye devam ediyor. Bu noktada pazarın daha canlı olduğu coğrafyalara odaklanıyoruz. Özellikle Afrika kıtasına ihracatımız gelişmeye başladı. Cezayir ve Mısır gibi ülkelerde ciddi artışlar kaydedilirken, Etiyopya, Yemen, Fas ve Suriye gibi ülkelerde de artışlarımız devam ediyor. Amacımız maksimum ihracatla bu olumsuz süreci olabildiğince telafi etmek. Talebin canlanmasıyla beraber dünya ticaretinden aldığımız payı daha da yukarılara çekmeye çalışacağız. Bu coğrafyaya daha fazla odaklanacağız ancak mevcut pazarlarımızı da korumak için çalışmalarımıza, sektörel heyetler oluşturmaya devam edeceğiz” dedi.
“Gerilemenin bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum”
Dünya demir-çelik sektörünün en önemli oyuncularından olan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın dünyadaki pazar dinamiklerini de değiştirdiğine işaret eden ADMİB Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, savaş ve uygulanan ambargo nedeniyle bu iki ülkeden alım yapan ülkelerin ilk etapta Türkiye’ye yöneldiğini anımsattı. Fuat Tosyalı, “Bu durum, düşük talep döneminde birkaç ay daha ihracatımızı pozitif bir ivmede tuttu. Ancak bir süredir dünyada talebin düşük olduğu bir dönem yaşıyoruz. Küresel ekonomik gelişmelerin etkisiyle yaşanan bu düşüş, haliyle ihracatımızdaki gerilemenin beklenenden uzun sürmesine yol açtı. Konjonktürel olarak bir süre daha gerilemenin devam edeceğini düşünüyorum. Bu zaman zarfında gelecek döneme iyi hazırlanmamız gerekiyor. Bir yandan yeşil dönüşüm süreçlerini hızlandırırken diğer yandan yeni yatırımlara destek vermemiz ve rekabetçi olmamız şart. Aksi takdirde gelecek yıllarda Rusya ve Ukrayna’nın da oyuna dönmesiyle rekabette sert koşullar oluşacaktır. Biz pozisyonumuzu alarak kalitemizle fark yaratmaya odaklanmalıyız” şeklinde konuştu.
Kapasite artırımı daha fazla insan kaynağı ile mümkün
Türk sanayisinde yaşanan en büyük problemlerden birinin de kalifiye elemana ulaşamamak olduğunun altını çizen Fuat Tosyalı, meslek liselerinin daha etkin kullanılması çağrısında bulundu. Yetişmiş insan gücü üretememenin gelecek için kaygı oluşturduğunu vurgulayan Fuat Tosyalı, “Kalifiye insan kaynağı sorunu üretici ve ihracatçı tüm sektörlerin başlıca problemi. Hemen hemen tüm sektörlerimizde ara eleman ve nitelikli eleman ihtiyacımız var. Sanayi bölgelerindeki fabrikaların çoğunda eleman aranıyor tabelalarını görmek mümkün. Piyasa koşullarının üzerinde maaşlar verilmesine rağmen sanayide çalışacak insan kaynağını bulmakta zorlanıyoruz. Bu noktada şirketlerimiz çalışanların dikkatini cezbedecek sosyal koşullar ve farklı imkânlar oluşturmaya çalışırken, biz de meslek liselerini etkin kullanmaya çalışıyoruz. Mevcut kapasitelerle üretimimizi devam ettirebiliyoruz ancak en büyük kaygıyı gelecek için yaşıyoruz. Özellikle dış talebin canlanacağı dönemde kapasitelerimizi artırmamız gerekecek ve bu da daha fazla insan kaynağına ihtiyaç duymak demek” ifadelerini kullandı.