YENER KARADENİZ/İSTANBUL
Türkiye’de 350 bin çalışanı bulunan ve söz konusu değer zincirinde 11 bin firmayı temsil eden Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı, PAGEV Uluslararası Plastik Ambalaj Kongresi’nin 8’incisi düzenlendi. Bu yıl “Yeni Regülasyonlar Işığında Ambalajda Avrupa Gerçeği ve Gelişen Global Pazarlar” konusuna odaklanan kongre; devlet kurumlarından uluslararası kuruluşlara ve petrokimya, mamul, geri dönüşüm ile makine sektörünün temsilcilerine kadar birçok önemli ismi ağırladı. Açılış konuşmasını İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’in yaptığı ve PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte, son dönemde AB’nin geri dönüşüm regülasyonları ve bunun Türk plastik sektörüne etkileri ele alındı. Etkinlikte konuşan PAGEV Başkanı Eroğlu, dünyada iki büyük değişim olduğunu belirterek bunları iklim değişikliği ve dünya ekonomisinin Batı’dan Doğu’ya kayışı olduğunu kaydetti.
“Gri alan oluşturdular”
İklim değişikliği konusunda karbon emisyonlarının azaltılması için AB öncülüğünde Yeşil Mutabakat hareketinin başlatıldığını ve bunun altının da çeşitli düzenlemelerle doldurulduğunu söyleyen Eroğlu, “Ekonomiyi buna uyumlu hale getirerek karbon emisyonlarını, sera gazı salımını azaltalım, iklim değişikliğine de tedbir alalım maksadı ile yola çıkıldı. Burada geri dönüşüm, tüketimin azaltılması gibi konular öne çıktı. Ekonominin Doğu’dan Batı’ya kayışı ile ilgili korumacılık arttı. Bu ortamda ülkeler kendilerini korumak için tedbirler aldılar. İklim değişikliği konusunda alınan tedbirler de ekonomideki eksen kaymasının önüne geçmenin bir yolu” diye konuştu. Bu noktada plastik ambalaj ile AB’nin son mevzuatında dikkat çeken Eroğlu, “AB, yeşil dönüşüm ile birlikte gıda da dahil tüm ambalajlarda geri dönüştürülmüş hammadde kullanma zorunluluğu getirdi. 2030’a kadar pet şişenin yüzde 30’unun geri dönüştürülmüş hammaddeden yapılması şartı getirdi. Yaklaşık 4 ay önce ‘Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmeliği’ mevzuatını hazırladı. Mevzuatın komisyona gitmeden önce tartışmaya açılması lazım. İnsanlar itiraz etmesin diye tam oylama sırasında atığın tanımını değiştirdiler ve ‘atığın AB bünyesinde toplanması ve AB’deki bir tesiste geri dönüştürülmesi gerekir’ dediler. Bu Dünya Ticaret Örgütü’nün mantığına aykırı olduğu için Türkiye dahil birçok ülke itiraz etti. Bu kez de gri bir alan oluşturan yeni bir tanım getirdiler ve ‘eğer atık 3. ülke kaynaklı ise o ülkenin atık yönetim altyapısı AB ile eşdeğer olmalı. Bu sübjektif bir kavram. Neye göre eşdeğer? Ayrıca o tesis de AB’nin yayınlayacağı kriterlere göre değerlendirilmeli” dedi.
“Bakanlık daha aktif olmalı”
Bu şekilde AB’nin ipi elinde tuttuğunu ve isterse açıp isterse kapatacak şekilde bir yapı oluşturduğunu anlatan Eroğlu, bu noktada özellikle Ticaret Bakanlığı’nın çok daha aktif olması gerektiğini vurguladı. Konuya ilişkin EKONOMİ’ye özel açıklama yapan Eroğlu AB’nin uygulamalarının Türk şirketlerini zarara uğrattığını belirterek, şu bilgileri paylaştı: “Gıdaya temas eden ambalajda geri dönüşmüş malzeme için bir norm var, AB Gıda Güvenlik Ajansı EFSA belirlemiş. Gıdaya temas edecekse AB’de üretilen bazı dekontaminasyon makinaları var. Geri dönüştürülmüş hammaddenin içinde insan sağlığı için riskli olan herhangi bir madde varsa onun oranını insan sağlığına uygun hale getiriyor. Bu nedenle bizim buradaki firmaların çoğu, tanesi 3 milyon Euro civarında olan bu cihazlardan aldı. 200 bin ton kapasiteli makinalar geldi. Sonra oyunu yine değiştirdiler ve ‘yine bu makineler ile yaparsan geçerli ama sadece bundan olmaz. Bir de bu atıkların yüzde 95’i gıda ambalajı olmak zorunda’ dediler. Çöpün içindeki malzemenin bu şekilde ayrıştırılması imkansıza yakın. İkincisi de ‘ülkende yetkili bir otorite de buna onay versin’ dediler. 27 üyeli birliğin 14’ü bizden daha kötü ve bu imkan onlarda hiç yok. Şimdi ne ayrım yapılabiliyor ne de yetkili otorite bulunabiliyor. Öyle bir oyun kurdular. Bu yüzden 14 Türk şirketi 25 hat için 100-150 milyon Euroluk boşuna bir yatırım yaptı. Şimdi bu yatırımın çöp olmaması için uğraşıyoruz.”
“Sınırda Karbon Düzenlemesinin mağduru değil kazananı olmalıyız”
8. PAGEV Uluslararası Plastik Ambalaj Kongresi’nin açılışında konuşan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Avrupa Komisyonu tarafından 2022’de açıklanan Ambalaj ve Ambalaj Atığı Tüzüğü Taslağı’nın geri dönüşümde önemli hedefler ve tarihler koyduğunu hatırlattı. Avdagiç, “Avrupa Komisyonu’nun belirlediği kriterleri karşılamayan ambalaj malzemelerinin AB pazarına arzı mümkün olmayacak. Çok değil 6 yıl sonra karşılaşacağımız bir gerçek bu. O halde sanayimiz 2025 ve sonrasına kendini en iyi şekilde hazırlamak zorunda. Biz Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının mağduru değil kazananı olmalıyız. Firmalarımızın da ülkemizin de aksiyon alması gerekiyor” dedi. Türkiye plastik sektörünün AB’de ikinci, dünyada ise 6. büyük üretim kapasitesine sahip olduğunu hatırlatan Avdagiç, “Ülkemizin dış ticaret dengesi ve istihdama katkısı açısından katma değerin artırılması için iddialı hedefl erimiz var ve bunların hayata geçmesi gerekiyor. Sektörün yıllık cirosu 40 milyar doları geçti. 2030’a kadar 80 milyar dolara çıkarmamak için bir neden yok. 10 milyon ton kapasiteyi iki katına çıkarabilir ve katma değeri artırabiliriz” diye konuştu.