HÜSEYİN GÖKÇE
Değerlendirilebilir Atık Malzemeler Sanayicileri Derneği (TÜ- DAM) Başkanı Vedat Kılıç, Sınırda Karbon Düzenlemesinin sanayicileri ciddi anlamda etkileyeceğini belirterek, Türk sanayicilerinin 2025 yılında başlayacak dönüştürülmüş hammadde kullanım zorunluluğuna hazır olması konusunda uyardı. Türkiye’de evsel atıkların hâlen vahşi yöntemle toplandığına değinen Kılıç, bunun değişmesi için depozito sisteminin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
EKONOMİ’nin sorularını cevaplandıran Vedat Kılıç, Türkiye’de endüstriyel atıkların kurumsal bir şekilde toplanarak geri dönüştürülmesinde başarılı olunduğunu, ancak aynı başarının evsel atıklarda yakalanamadığını söyledi. Demir çelik, kağıt, plastik sanayisinin üretimi büyük oranda atığa dayalı olarak gerçekleştirmesinin, bunların kaynağında toplanmasında motivasyon oluşturduğunu vurgulayan Kılıç, buna karşılık evsel atıkların toplanmasında sağlıklı ve sürdürülebilir finansal destek bulunmadığına işaret etti. Sıfır Atık projesi ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin atıkların kaynakta toplanmasına destek olduğunu bildiren Vedat Kılıç, burada yasal düzenlemeden çok sistemin kurumsallaşacağı aksiyonların alınmasının önemli olduğunu belirtti.
“Vahşi depolamanın çözümü için depozito”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın birkaç yıldır depozito sisteminin Türkiye’de uygulanması için ciddi çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Kılıç, bu kapsamda PET, cam ve alüminyum bazlı içecek şişelerinin geri getirilerek depozito bedellerinin iade alınmasının sağlanacağını belirtti. Sektör olarak bu sistemin atıkların temiz toplanmasına katkı sağlayacağını düşündüklerini dile getiren Kılıç, sistemin yerleşmesinin ardından diğer evsel atıkların kurumsal altyapıyla toplanmasının önünün açılacağını anlattı. Toplama sistemlerinin başarıya ulaşabilmeleri için sağlıklı finansal modellerle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Vedat Kılıç, “Ülkemizdeki atık toplama çalışmalarının istenen başarıyla erişememesinin temel nedeninin de bizatihi finansal modelin oluşturulamaması olduğunu düşünüyoruz” dedi. Atık toplamada başarının önemli unsurlarından birisinin de ürün/atık çevre ayak izi verilerinin belirtildiği alışveriş sistemlerinin de uygulanabileceğini öneren Kılıç, “E -ticaret vb. ve satış noktaları etkin olarak atık yönetiminde görev ve yer alması da planlanabilir” diye konuştu.
“AB süreçleri radikal şekilde değiştirecek”
AB’nin Yeşil Mutabakat ile birlikte yeni bir çevre ve ekonomi yönetimi ortaya koymaya çalıştığına değinen Kılıç, ciddi önlemler almaya hazırlanan AB’nin sanayi, üretim ve ticaret alanlarındaki devam eden süreçleri radikal şekilde değiştireceğini anlattı. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması yanı sıra 2025 yılı itibarıyla zorunlu geri dönüştürülmüş hammadde kullanımı uygulamasının da AB ülkelerine ihracat yapacak işletmeler için geçerli olacağının altını çizen Kılıç, “Yeşil Mutabakat sürecine uyum sağlaması son derece önemli. Zaten OVP içerisinde Yeşil Dönüşüm başlığının bulunması bu noktada kamu otoritelerinin vermiş olduğu önemi de göstermektedir” diye konuştu.
“Geri dönüştürülmüş hammadde stratejik kaynak”
Geri dönüştürülmüş hammaddelerin, stratejik bir kaynak haline geldiği için atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünün hiç olmadığı kadar ana sanayi ile kol kola girmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıç, “Atık kaynaklarımızdan maksimum düzeyde fayda sağlamak, bundan sonraki sürecin en büyük anahtarı olacaktır. Dolayısıyla toplama sistemimizi ve toplam atık kaynaklarını AB Atık sevkiyatı Tüzüğü’ne (Waste Shipment Regulation) uygun olarak yeniden düzenlemek ve atıklara stratejik bir hammadde olarak bakmaktan başka bir çaremiz yok” değerlendirmesinde bulundu.