Hilal SÖNMEZ
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Kayseri’nin deprem potansiyeli fazla değil, bu tür çalışmalara gerek yok gibi, bölgenin deprem potansiyelini küçümseyecek yaklaşımlar son derece sakıncalı. TMMOB Kayseri İl Koordinasyon Kurulu’nun incelediğim raporu, doğru noktalara temas ediyor ve yapılması gerekenlere büyük ölçüde işaret ediyor” dedi.
Afet Bölgesi kapsamına alınan Kayseri ile ilgili EKONOMİ’ye özel açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür, depremle ilgili durumun ciddi araştırmalarla ortaya konulabileceğini söyledi. Kentin Ecemiş Fay Zonu’nun içerisinde yer aldığını belirten Görür, “Kayseri önemli bir fay zonunun içerisinde. Bu fay zonu Erzincan Refahi’yen başlayıp Güney’de Mersin Taşucu’na kadar uzanan, 730 kilometre uzunluğundaki Ecemiş Fay Zonu’dur. Bu zon Kayseri civarında gerilmeli bir yapı kazanarak iki kola ayrılır. Kayseri’nin batısındaki kol Erkilet Fayı, Doğu’sundaki ise Erciyes Fayı’dır. Her iki fayda Ecemiş Fayı’nın bir koludur. Ecemiş Fay Zonu bu bölgedeki gerilme nedeniyle iki kola ayrılmıştır. Kayseri’nin bulunduğu yerde volkanik kayalar ve önemli ölçüde alüvyon dolgu var. Bu faylar canlı faylardır. Özellikle alt miyosenden beri aktiftir ve pliyosende daha çok aktivite göstermiştir. Günümüzde seyrek de olsa Ecemiş Fay Zonu üzerinde depremlere rastlarız. Nitekim son depremlerden sonra bu faylar üzerinde de 4 mertebelerinde depremler olmuştur. Kayseri’nin gerçek deprem potansiyeli ancak ciddi araştırmalarla ortaya konabilir. Bu araştırmaların başında da Kayseri’de tehlike (fay) analizi ve mikro bölgeleme çalışmaları gelir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Görür, açıklamaları şu ifadelerle sürdürdü: “Bu fayların yeterince deprem tekerrür periyodu bilinmiyor. Aletsel dönemde depremlerin fazla görülmeyişi Kayseri’nin deprem potansiyelinin düşük olduğunu göstermez. Eğer deprem periyodu uzun süreliyse, örneğin Kahramanmaraş’ta olduğu gibi, zamanı geldiğinde, tekerrür periyodu dolduğu zaman çok büyük depremler üretebilir. Onun için Kayseri ve yöresinde faylar üzerinde ciddi paleosismolojik araştırmalar yapmak lazım. Bu tehlike analizi yapılırken bir yandan da Kayseri’yi deprem dirençli bir kent haline getirmek için gerekli çalışmalara başlamak şart. Bu söylem, Kayseri ve civarında hemen veya kısa bir zaman içerisinde deprem olacak anlamına gelmez. Ama Kayseri’nin bir deprem kenti olmadığı anlamına da gelmez. Onun için Kayseri yönetimi ve halkı kentlerini deprem dirençli hale getirmek için gereken iradeyi göstermeli ve gereğini yapmalı.”
TMMOB Kayseri İl Koordinasyon Kurulu rapor hazırladı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kayseri İl Koordinasyon Kurulu toplandı. İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası ve Şehir Plancıları Odası başta olmak üzere TMMOB’a bağlı 14 Meslek Odası ile Kayseri Tabip Odası, Veteriner Hekimler Odası ve Eczacılar Odası bir araya gelerek “Kayseri Deprem Raporu” hazırladı. Raporda yer alan tahminlere göre Kayseri’de 6.0 ve 6.8 büyüklüğünde deprem olabileceği, 6 büyüklüğünde bir depremde bine yakın, 6.8 büyüklüğünde ise özellikle Melikgazi’de 8 bin ve Kocasinan’da 4 bin olmak üzere toplamda 14 binden fazla binanın yıkılabileceği tahmini yer aldı.
“Rapora sadece Özdemir ve Yalçın ilgi gösterdi”
TMMOB Kayseri İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Makine Mühendisleri Odası Kayseri Şube Başkanı Süleyman Varol, “TMMOB Kayseri İl Koordinasyon Kurulu olarak bir araya gelerek şehrimizin deprem riskine yönelik bir rapor hazırladık. Alınması gereken önlemleri ilgili kurumlarla paylaştık. Şu ana kadar Talas Belediye Başkanımız Mustafa Yalçın ve Milletvekilimiz İsmail Özdemir’den raporumuzu takip ettikleriyle ilgili dönüş aldık. Diğer kurum ve yetkililerin de deprem bölgeleriyle ilgilendikleri için henüz dönüş sağlayamadıklarını düşünüyorum. Zamanla onlarda bu rapora ilgi gösterecektir. Konunun tüm paydaşları bir araya gelmelidir. Sadece deprem değil, tüm afetlere karşı kentimizin dirençli olması adına yapılacak her türlü işbirliğine, bilim ışığında katkı sunmaya hazırız” dedi.