DUYGU GÖKSU/İZMİR
İzmir’deki müteahhitler şehrin yapı stoğunun yaklaşık yüzde 60’ının riskli olarak değerlendirilmesine rağmen, kentsel dönüşüm konusunda yeterince yol alınamadığını dile getirdi. Geçen ay yapılan düzenleme ile teminat oranlarının yüzde 10’dan yüzde 6’ya düşürülmesi de bu konuda canlanma sağlamadı.
Riskli yapının bulunduğu parsellerde yapım işini üstlenen müteahhitçe yapı ruhsatı alınmadan önce yapı yaklaşık maliyet bedelinden verilen teminat oranının yüzde 10’dan yüzde 6’ya düşürüldüğünü hatırlatan sektör temsilcileri, İzmir’in kentsel dönüşüme ihtiyacı olan iller arasında öne çıktığını ifade ettiler. Sektör temsilcileri, üstlenici firmanın ödeyeceği teminat oranlarının düşürülmesi ve enflasyondaki gerilemenin de kentsel dönüşümün canlanması için yeterli gelmediğini söylediler.
2012’de çıkan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu’nun çok önemli bir düzenleme olduğunu belirten Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Yönetim Kurulu Üyesi İslam Yıldırım, “Ancak kanun, bu süreçte hem bazı meslektaşlarımız hem de vatandaşlar tarafından suiistimal edildi. Örneğin, kira yardımı alan ancak inşaata başlamayan çok kişi oldu. Herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Deprem olması mı bekleniyor? Özellikle İzmir’de kentsel dönüşüm noktasında sayısız toplantılar yaptık ancak hiçbir ilerleme kaydetmedik. Yerel yönetim tarafından İzmir’de bugüne kadar sadece 670 konut yapılmış. 30 Ekim 2020 tarihindeki depremden sonra dönüşüm kısa bir süre gündemde kaldıktan sonra tekrar unutuldu. Depremde İzmir’de dar alanda yıkımla karşılaşırsak sonuçları Kahramanmaraş depreminden daha ağır olabilir.” diye konuştu.
“İnşaat malzemeleri stratejik ürünler statüsüne girsin”
MÜFED Başkanı, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Kahraman da kentsel dönüşüm konusunda çok dertli olduklarını anlatarak, “Binasını dönüştürecek vatandaşın cebinde parası yok. Kredi kullanmaya kalktığında ödeyebilecek bir geliri yok. Müteahhitler de üretim yapamıyor. İnşaat malzemelerinde fiyatlar başıboş bırakıldı. İnşaat malzemeleri de savunma sanayi veya sağlık sektörü gibi stratejik ürünler statüsüne girmek zorunda. Deprem riski taşıyan bir ülkeyiz. Kahramanmaraş merkezli 10 şehirde yaşadığımız deprem gösterdi ki ülkemizde maalesef riskli yapı stoku yüzde 65 civarında. İzmir’de de aynı durumdayız. Bunların dönüşebilmesi için tüm argümanları devreye sokmalıyız. Birincisi hem üretici hem de vatandaş açısından finansmana erişim. İkincisi arsaya erişim. Yeni alanı büyütemeyeceğimize göre mevcut alanlar doğru planlanmalı.” dedi.
Kentsel dönüşümde devletin verdiği kira desteğinin mevcut kira bedellerinin çok gerisinde kaldığını vurgulayan Kahraman, “Trampa modellerini geliştirmeliyiz. Mevcut yapı içerisinde teminat oranlarının değişmesi veya enflasyonun gerilemesi dönüşümü yapmamız için maalesef yeterli değil. Şu anda Dünya Bankası’nın vermiş olduğu bir kentsel dönüşüm kredisi var. Bu kredi yaklaşık 0,69 oranı ile İzmir için de bir fırsat. Üst limiti 2,5 milyon TL olan önemli bir destek. Konutunu dönüştürmek isteyenler için katkı sağlayabilir.” diye konuştu.