AHMET USMAN-İREM CEYLİN DEMİRCAN / İZMİR
İzmir’in kuzey aksının son dönemde yıldızı giderek parlayan ilçelerinden olan Menemen’in ekonomisi EKONOMİ Gazetesi ve Menemen Ticaret Odası (MENTO) tarafından gerçekleştirilen “2025’te İş Dünyasını Neler Bekliyor?” konulu panelde masaya yatırıldı. Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın yaptığı ve ilçedeki iş insanlarının yoğun ilgi gösterdiği panelde, EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar ve Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, ülke ve dünya ekonomisi hakkında 2025 yılı beklentilerini dinleyicilerle paylaştılar.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Menemen Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Süsoy, Menemen’in her yıl yüzde 4-5 dolayında büyüdüğünü belirterek, ilçenin başta yollar ve meslek liseleri olmak üzere bu büyümeye yanıt verecek altyapı yatırımlarına ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Ülke ekonomisinin son 3 yıldır sıkıntılı bir dönemden geçtiğini belirten Süsoy, “İş dünyası olarak tüm gücümüzle üretmeye ve çalışmaya devam ediyoruz. Zor bir yıl yaşadık ama Menemen’deki firmalar sağladıkları istihdam, gerçekleştirdikleri ihracat ve yaptıkları üretimle ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ediyorlar. Menemen İzmir’in gözbebeği ilçelerinden biri. Nüfus olarak ülkemizin 9 ilinden daha kalabalığız. İlçemiz, 1990’lı yıllara kadar yoğun bir tarımsal ekonomiye sahipti. 2000’li yıllardan itibaren sanayi ve ticaret alanında da hızlı bir gelişim gösterdi. Günümüzde tarımdaki gücünü korumakla birlikte, diğer sektörlerdeki büyümesiyle ekonomik anlamda çeşitliliğini artırmayı sürdürüyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN EN KALİTELİ PAMUĞUNU YETİŞTİRİYORUZ”
Menemen’in 220 bin dekarlık verimli topraklara sahip olduğuna dikkat çeken İzzet Süsoy, “İlçemiz öncelikle ülkemizin en kaliteli pamuğunun yetiştiği yer. Türkiye’nin ıspanak ihtiyacının da yüzde 25’i bu topraklardan karşılanıyor. Son yıllarda hayvancılıkta çok ciddi bir ivme ile büyüyoruz. 1990’lı yıllarda kurulan Deri Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye’nin ilk ihtisas organize sanayi bölgelerinden biri olma özelliğine sahipti. Şimdilerde bu alan İzmir Serbest Bölgesi olarak hizmet veriyor. İzmir Serbest Bölgesi sürekli yeni yatırımlar çekerken, geçen yıl yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile aynı bölgede yeni bir serbest bölge kurulması kararlaştırıldı. Dolayısıyla ilçemizde sanayi son 20 yılda hızlı bir gelişme gösterdi. Son 10 yılda da inşaat ve konut sektöründe İzmir’in en hızlı büyüyen ilçesi olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.
Menemen’in yatırımcılar için pek çok avantaj sunduğunu vurgulayan İzzet Süsoy, “İlçemiz İzmir’in merkezi yanında Nemrut ve Aliağa limanlarına yakınlığı açısından ve ayrıca potansiyel iş gücüne sahip olması sebebiyle de tam bir cazibe merkezi. Başta işlenmiş ürünler olmak üzere gıda üretiminde zamanla gelişimini hızla yükseltebilecek olanaklara sahip. Hayvancılıkta özellikle besi, süt ve süt ürünlerinde de lojistik açısından önemli avantajları var. Limanlara yakınlığı ilçemizde depolama alanları yatırımlarını cazip hale getiriyor. Menemen, mevcut tarım alanlarının çok ciddi bir şekilde korunmasıyla birlikte topografik açıdan uygun olanların sanayiye açılmasıyla, sanayi açısından da önemli bir merkez olacaktır” görüşünü savundu.
“HIZLI BÜYÜMENİN ZORLUKLARINI AŞIYORUZ”
Menemen’i yatırımcıların gözünde cazip kılan en önemli unsurun İzmir il merkezine yakınlığı olduğunu vurgulayan İzzet Süsoy, “Günümüzde de sanayi bölgelerinin kuruluşunda yeterli planlamanın yapılmadığı kanaatindeyim. Bölgelerin kurulumu ile birlikte lojistik sorunları, şehirlerin veya bölgelerin plansız büyümesi, gerekli ve yeterli iş gücüne ulaşım zorluğu, sosyal alanların yetersizliği gibi sorunlar yumağı ile karşılaşılıyor. Menemen’de de bu problemlerle karşılaştık ama çoğunun çözümünde önemli mesafeler kaydedildi” dedi.
Menemen’in potansiyelinin henüz tam olarak değerlendirilemediği görüşünü ifade eden İzzet Süsoy, “Doğu sınırımızda yer alan komşumuz Manisa yoğun bir sanayi bölgesi. Kuzeyimizdeki Aliağa ilçesi sanayi yanında ağır sanayinin de güçlü olduğu bir bölge. Güneyimizde ise İzmir Atatürk OSB ile başlayan İzmir’in sanayisi ve ticareti söz konusu. Bu üçgen içerisinde kalan Menemen’in çok daha fazla yatırım alması gerekir. Ben bu yola girildiği düşüncesindeyim. Gerekli alanların açılması ile yeni yatırımların daha fazla olacağına ve daha güçlü bir ekonomiye sahip bir ilçe olma yolunda ilerlediğimize inanıyorum” diye konuştu.
“MENEMEN BÖLGENİN KALBİ, DAMARLARININ TIKANMAMASI LAZIM”
2010 yılında 698 üyeye sahip olan Menemen Ticaret Odası’nın, bugün 3 bin 500’den fazla üyesinin bulunduğunu söyleyen İzzet Süsoy, “Bu da ilçe ticaretinin ve ekonomisinin ne kadar büyüdüğünün bir göstergesi. Menemen ile beraber İzmir’in kuzey aksında yer alan diğer ilçelerin de sanayi, ticaret ve turizm açısından büyümeleri, ulaşım sorununu ön plana çıkarıyor. Ağır sanayi taşıtlarının ve personel servislerinin ilçemizin merkezinden geçmesi çok önemli bir sorun. İzmir Serbest Bölgesi, kurulmakta olan Menemen Serbest Bölgesi ve Türkiye’nin tek plastik ihtisas OSB’nin sanayi şartlarına uygun yolu bulunmuyor. Bu da hem mevcut yatırımcıyı hem de potansiyel yatırımcıyı olumsuz etkiliyor” dedi.
İlçede mesleki ve teknik okullarının sayısının artırılması gerektiğini belirten İzzet Süsoy, “Fakat Menemen’de yıkılan endüstri meslek lisemizin binası 4 yıldır hala yapılmayı bekliyor. Yıllık yüzde 4-5 nüfus artış oranına sahip bir ilçe olarak Menemen, gerek merkezi yönetim, gerekse büyükşehir belediyesi dahil olmak üzere kamu tarafından daha fazla desteklenmeli ve bir çok alanda yatırım önceliğine alınmalı. Aksi takdirde kuzeyin kalbi olan ilçemizde sorunlar büyüyecek. Bu da tüm Kuzey Ege’ye yansıyacaktır. Unutmayalım ki, kalpteki sorun tüm damarların kan akışını etkiler” görüşlerini ifade etti.
SEVİMLİ: İHRACAT YÜKSEK DEĞİL İSTİKRARLI KUR İSTİYOR
İzleyiciler de soru ve görüş bölümünde panele katkı sundular. Maliye yönetiminin bu ay faiz indirimine gideceği yönünde birtakım planlar içerisinde olduğunu ifade eden İzmir Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (İZBAŞ) Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Sevimli, “Maliye yönetimi haziran - temmuz aylarında faiz indirimi yapacak gibi bir hazırlık içerisindeydi ama enflasyon oranları buna izin vermediği için sene başına sarktı. İhracatçıların döviz kurunun yüksek olmasını istediği gibi bir algı var. Bu, gerçeği yansıtmıyor. İhracatçının isteği enflasyonun gidişatına göre, fiyatların artışına göre dövizin de dengede gitmesi, bunlara göre artması. Geçtiğimiz dönemde dolar bir anda 6 TL’den 17 TL’ye çıkınca ilk isyan edenler ihracatçılar oldu. İhracatçı yüksek değil, istikrarlı kur istiyor” dedi.
KAPUKAYA: IPARD DESTEKLERİ MENEMEN İÇİN FIRSAT SUNUYOR
Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi Veysel Kapukaya, Menemen’de tarım sektörünün çok güçlü olduğunu, sanayinin de hızla geliştiğini belirterek, “IPARD kısa adıyla bilinen ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından verilen Avrupa Birliği Hibe Destekli Katılım Öncesi Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programı, bu yıla kadar 42 ilde veriliyordu ve İzmir bunların arasında yoktu. Bu yıl tüm şehirler destek kapsamına alındı. Bu, Menemen’deki hem tarım hem de tarımsal sanayi için iyi bir fırsat olabilir” dedi.
ENVİL: YÜZDE 50 MEVDUAT FAİZİNİ BİLE DÜŞÜK BULANLAR VAR
Yüzde 50 oranındaki 32 günlük mevduat faizini bazı müşterilerin düşük bulduğunu belirten Halk Bankası Menemen Şube Müdürü Mehmet Envil, müşterilerin bu durumu enflasyona göre negatif faiz olarak algıladığını belirtti. Envil, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyona göre bile tasarruflarının eridiğini düşünen vatandaşlar, kendilerini cezalandırılmış gibi hissediyorlar” diye konuştu.
[caption id="attachment_43726" align="alignnone" width="640"] Menemen Ticaret Odası (MENTO) tarafından gerçekleştirilen “2025’te İş Dünyasını Neler Bekliyor?” konulu panel (soldan sağa), EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın moderatörlüğünde, EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar ve Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz'un konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleştirildi.[/caption]
“2025 ekonominin tüm kesimleri için zor bir yıl olacak”
Toplantının panel kısmında beklentilerini dinleyicilerle paylaşan EKONOMİ Gazetesi yazarları, 2025 yılında ekonominin tüm kesimler için zorlu olacağı görüşünde birleştiler. Panelin moderatörlüğünü yapan EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, 2024’ün tarım sektörü açısından çok sıkıntılı geçtiğini belirterek, şunları söyledi: “Geçmişte çiftçi bazı ürünlerde zarar ederken, bazı ürünlerde para kazanırdı. Bu yılki gibi çiftçinin her üründe zarar ettiği bir yıl olmamıştı. Tarımda büyüme oranı yüzde 4.6 olarak açıklandı ama çiftçi battı. Bazı ürünlerde üretim arttı ama satılamadı. 2025’te yeni uygulamalar geliyor. Bitkisel üretimde planlı üretime geçeceğiz. Hayvancılıkta 2024’te başladı ama uygulama tebliği olmadığı için sıkıntı yaşanıyor. Tarım politikaları hazırlanırken sahadan görüş alınması lazım. 2025 de tarım için çok iyi geçmeyecek gibi görünüyor.”
“Enflasyon yüzde 30’un altına inmez”
Enflasyonun bu yıl yüzde 45- 46 düzeyinde gerçekleşeceğini, 2025’te de yüzde 30’un altına inmeyecekmiş gibi göründüğünü belirten EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar, “Önümüzdeki yıl da mümkün olduğunca dişimizi sıkıp beklememiz ve dayanmamız gerekiyor. Dar ve sabit gelirliler zaten epey zamandır dişini sıkıyor. Orta gelirli kısım son krizde tabana indi. 2025 yılında yukarıdakilerin de bir miktar dişini sıkması lazım. Yılın ilk yarısı oldukça zor geçecek. İkinci yarısı bir tık daha rahatlayabilir miyiz emin değilim ama 2025’i de zorlu bir yıl görerek planlar yapmak gerekiyor” dedi.
“Mutlaka bir yere cankurtaran parası ayırın”
2025’te Türkiye ekonomisini çok büyük bir düzeltmenin beklediğini belirten EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, “O düzeltmede ayakta kalabilmenin iki şartından biri nakit akışını yönetmek, ikincisi safralarınızdan kurtulmak. Benim önerim şu olabilir, mutlaka bir yere cankurtaran parası ayırın. Küçülmeyi yönetin. Küçülme yönetilmesi gereken bir durum. Ben böyle deyince bazı iş adamları ‘bizim kitabımızda küçülme yok’ diyerek bozuluyorlar. Büyümek için büyümek sadece kanserli hücrenin ideolojisidir. Daha önce böyle dönemlerde küçülmeyi yönetenlerin ayakta kaldığını görüyoruz. Hükümet anti enflasyonist politikayı sözde değil özde yaparsa 2025 sonunda rahatlama yaşanır. 2026 ve 2027’de tırmanış da gelebilir. OSB’leri gezince moralim yerine geliyor. Ama öte yana dönüp döviz, faiz, enflasyon şeytan üçgenine bakınca kahroluyorum” diye konuştu.