ESKİŞEHİR / EKONOMİ
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, kentsel dönüşüm çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.
Kentsel dönüşümün tanım olarak kentsel gelişmenin toplumsal ekonomik ve mekânsal olarak yeniden ele alındığı ve kentteki sorunlu alanların sağlıklı, yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp yeniden yapma, canlandırma, sağlıklaştırma veya yeniden yapılandırma için proje üretilmesi ve uygulama yapılmasın olduğunu belirten Ayşe Ünlüce, “Bu kavram kentlerimizde ekonomik, sosyal veya kamusal gereklilikler bakımından beklentileri karşılamayacak hale gelen alanların dönüştürülmesi, bu konuda teşviklerin yanında kimi zorlayıcı tedbirlerin de devreye konulması ihtiyaçlarının doğmasıyla ortaya çıkmıştır.” dedi.
Ünlüce, “Bilindiği üzere kentsel dönüşüm belediyelerimizin gündemine 2010 yılında 5393 sayılı Belediye Kanuna eklenen 73. madde ile dâhil olmuştur. Ancak, kentlerimizde mevzuat öncesi de kentsel dönüşüm kavramı içerisinde değerlendirebileceğimiz süreçler yaşanmaktaydı. Bunun ülkemizdeki en iyi örnekleri Eskişehir’de uyguladığımız ‘Porsuk Çayı Kıyısının Düzenlenmesi, Odunpazarı Tarihi Kent Merkezinin Yenilenmesi ve bu alanları bağlayan ana akslarda Yayalaştırılma Projeleri’dir. Günümüzde kentsel dönüşüm çalışmalarının büyük çoğunluğu 5393 sayılı Kanunun Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı başlıklı 73. maddesi ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında yürütülüyor. Ancak, gerek bu mevzuat kapsamında yürütülen alan bazında projeler, gerekse 6306 sayılı Kanun kapsamında gerçekleştirilen ve riskli yapı olarak adlandırılan bina bazında dönüşüm işlemleri özellikle halkımız nezdinde “kentsel dönüşüm” olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla konu kentsel dönüşüm olduğunda tüm tartışmalar ve kavram kargaşası başlıyor.” ifadelerini kullandı.
Riskli yapılara ilişkin tüm işlemlerin ilgili bakanlıkça yürütüldüğüne dikkat çeken Ünlüce, “Hâlbuki 5393 sayılı Kanunun 73. Maddesi, belediyelere düzenli, sağlıklı ve estetik kentleşmenin sağlanması amacıyla kentin eskiyen, mevcut imkânlar ile yenilenemeyen alanların dönüştürülmesi için müdahale yetkisi tanıyor. 6306 sayılı Kanun ise afet riski taşıyan kentsel alanların öncelikle afetlere karşı dirençli hale getirilmesini amaçlıyor. Üstelik bu konuda projelendirmeden uygulamaya kadar tüm yetkiyi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına veriyor. “Riskli Yapı” ise depreme dayanaksız binaların malikleri tarafından yenilenebilmesi için kira yardımı ve kredi faiz indirimi gibi destekler ile işlemleri kolaylaştırıcı yöntemler öngörüyor. Riskli Yapılara ilişkin de tüm işlemler Bakanlıkça yürütülüyor. Özetle, her iki mevzuat da “kentsel dönüşüm” kavramı ile özdeşleştirilse de amaçları ve öngördüğü yetki ve sorumluluk sahası açılarından birbirinden tamamen ayrılıyor. Bu konuya özellikle dikkat çekmek isterim.” diye konuştu.
İlgili yönetmelik 14 kez değişti
Ayşe Ünlüce, “2012 yılında çıkan 6306 sayılı Kanun, uygulama süreçlerini yönlendiren ve kolaylaştıran Uygulama Yönetmeliğine de sahipken 5393 sayılı Kanunun 73. maddesi bir sayfayı geçmeyen 17 kısa paragraftan ibarettir. Dolayısıyla belirli riskli alan projeleri karşısında belediyelerce çoğunlukla teamüller doğrultusunda yürütülen kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin başarısı, projeyi yürüten ekibin bilgi, deneyim ve çabası ile yol haritası doğru orantılı hale gelmektedir. Bununla birlikte Bakanlığın uygulamadaki deneyimleri doğrultusunda 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği bu yıla kadar 14. kez değiştirilirken, 5393 sayılı Kanunun 73. maddesi belediyelerimizin kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinde yaşadıkları problemlere cevap verememektedir.” dedi.
Finansman desteği sağlanmalı
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerindeki en büyük sorunlardan birinin finansman problemi olduğuna vurgu yapan Ayşe Ünlüce, “Bugün gelinen noktada inşaat maliyetlerindeki fahiş ve önlenemeyen artış, mevzuatın da herhangi bir finansman desteği öngörmediği belediyelerimizi zor durumda bırakmaktadır. Öyle ki; inşaat firmaları da piyasa koşullarında yapım işi ihalelerine girmekten imtina eder duruma gelmiştir. Hâlihazırdaki mevzuat ise özel bir müdahale biçimi olan kentsel dönüşüm konusunda belediyelere bürokratik işlemleri hızlandıracak ve kolaylaştıracak enstrümanlar sunmamaktadır. Bir örnek ile açıklamam gerekirse; çalışmalarını yürüttüğümüz Gündoğdu-1 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje alanında 307 olarak tespit ettiğimiz malik sayısı, vefat eden maliklerin mirasçıları ile birlikte 540’a yükselmiştir. Mirasçılara tebligatların yapılması, varislerin intikal ve tapu işlemleri ve yeni malikler ile uzlaşma görüşmesi gerçekleştirilmesi işlemleri projenin takvimimize göre ilerlemesini geciktirmiş; inşaat yapım işlerinin nispeten kolay ve hızlı yapıldığı kredi bulmanın daha kolay olduğu dönemin kaçırılmasına neden olmuştur.” şeklinde konuştu.
"1500 konutun yapımını tamamlayacağız"
Eskişehir’de beş adet alanda kentsel dönüşüm ve gelişim projelerini sürdürdüklerini kaydeden Ünlüce, “Bu beş projenin tüm plan ve proje çalışmaları Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığımız personellerinden oluşan ekip tarafından gerçekleştirildi. Projelerin tamamında uygulama aşamasına geçmiş bulunuyoruz. Kentimizin Ankara yönünden girişinde misafirlerimizi karşılayan Gündoğdu mahallemizde devam eden ve 660 hak sahibi ile uzlaştığımız Gündoğdu-1, Gündoğdu-2 ve Gündoğdu-3 kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri kapsamında toplam 1500 konutun yapımını tamamlayacağız. 60 konutun kura çekilişini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik. Hak sahiplerinin büyük memnuniyeti doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Ayrıca tüm işlemlerini tamamladığımız 800 konutluk Gündoğdu-1 ile 109 konutluk Gündoğdu-2 Etap-B’nin yapım işine de başlayacağız.” dedi.
Bölgede gelişimin önü açıldı
Gündoğdu Mahalle’sinde mevcut konutları insan onuruna ve kente yakışan yapılara dönüştürmeyi önceliklendirdiklerinin altını çizen Ünlüce, proje alanları dışında bölgenin gelişimine katkı sağlamak üzere sağlıklı kentleşmeyi sağlayacak kararlar ürettiklerin idile getirdi. Ünlüce, “Yaklaşık 143 bin metrekare yeşil alan; iki adet okul alanı, iki adet kültürel tesis alanı, bir adet belediye hizmet alanı ile kent içi ulaşımı rahatlatacak yeni bir cadde, sokak ve yaya yollarını da bölgeye kazandıracağız. Belki de en önemlisi; Gündoğdu projeleri ile birlikte en önemli doğal değerlerimizden Porsuk Çayı Kıyısını tamamen yapılaşmadan arındırarak 9 kilometreden fazla yürüyüş rotasına sahip olacağız. Bu süreçte Porsuk Çayı kıyısındaki alanların tamamını kamu mülkiyetine geçirmeyi başarmış bulunuyoruz.” açıklamasında bulundu.
Kentin kalbinde yeni cazibe merkezi
Eskişehir’deki dönüşüm sürecine ciddi katkılar sunduklarını belirten Ünlüce, “1960’lı ve 1970’li yıllarda Cumhuriyet Dönemi Eskişehir’inin modern kent merkezi olan ancak günümüzde maalesef çöküntü alanı haline gelmiş, eski otogar alanı çevresinde Porsuk-1 ve Porsuk-2 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje alanlarımız bulunuyor. Bu alanlarda da tek kuruş kamu kaynağı kullanılmadan üç adet yeni kent meydanı, bir adet gençlik merkezi ve konser salonu alanları ile Porsuk Çayı kıyısının Osmangazi Üniversitesi ile Kentpark arasında kesintisiz gezinti sağlayacak yeni yeşil alanları kentimize kazandırdık. Projedeki kamusal alanları önümüzdeki dönemde tek tek hayata geçirerek bölgenin ve dolayısıyla çevresindeki eskiyen konut dokusunun yenilenmesi için cazibe yaratacağız. Yine kültürel mirası korumak ilkemiz doğrultusunda kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanımızda yer alan ve aslını tamamen kaybetmiş olan eski Halkevi yapısının rekonstrüksiyonu ve kentimizin önemli kimlik ögelerinden Çukur Çarşı’nın yenilenmesi çalışmaları kapsamında fiziki uygulamalara başlıyoruz. Bu alanlarda bir yandan da inşaat uygulamalarını kendileri gerçekleştirmek isteyen maliklerimize teknik destek vererek hem süreci yönetiyor, hem de dönüşüm sürecine katkı sağlamaya devam ediyoruz.” dedi.
51 binden fazla binaya inceleme yapıldı
Tüm bunlarla birlikte çok önemsedikleri bir çalışmayı daha yürüttüklerini sözlerine ekleyen Ayşe Ünlüce, “Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri olarak TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi ortaklığında yürüttüğümüz projeyle, arazi çalışmalarıyla tüm binaların tek tek incelenerek mevcut yapı stokumuzun deprem riski açısından değerlendirilmesi çalışmasını gerçekleştiriyoruz. Zemin değerleri açısından öncelik verdiğimiz ilk iki etabın arazi çalışmalarını tamamladık. Bu kapsamda 51 bin 432 binayı Bilim Kurulumuzun belirlediği hızlı tarama yöntemi ile inceledik. Bu çalışma sonucunda elde edilen verileri, kentimizi deprem başta olmak üzere afetlere karşı dirençli hale getirmek üzere yol haritası olarak hazırlayacağımız ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının onayına sunacağımız Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesinde kullanacağımızı belirtmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.