Duygu GÖKSU
Ermaş, bu yıl dünyada doğal taş sektöründe moda olan antrasit renklere sahip taşlarını Tyana ve Spica markaları ile pazara sundu. Bir yandan da yeni yatırımlarını sürdüren Ermaş, yeni makine alımları yanında, tasarım ve Ar- Ge konusunda da önemli adımlar atacak.
Muğla’nın beyaz mermeri ile ünlü olmasına karşın, dünya yapı sektöründe değişen moda akımlarına yanıt verecek çeşitliliğe sahip olduğunu ifada eden Ermaş Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı ve Muğla Mermerciler Derneği Başkanı Mustafa Ercan, “Dünyada bu yıl antrasit tonları moda. Biz de bu kapsamda pazara Yatağan’daki ocaklarımızdan çıkardığımız Tyana ve Spica ismini verdiğimiz taşları sunduk” diye konuştu.
“Ürünlerimizi Marble’de sergiledik”
Yeni taşlarının dünya mermer ve doğal taş sektörünü İzmir’de buluşturan 28. Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda yoğun ilgi gördüğünü söyleyen Mustafa Ercan, “Geçtiğimiz yıllarda pandemiden dolayı fuar gerçekleşmedi ve bir sonraki yıl ise kısıtlayıcı önlemlerle yapıldı. Mermer sektörünün fuarı özlediğini, katılımın yoğunluğundan gördük. Dünyada düzenlenen en etkili üç doğal taş fuarından biri olan Marble’ın kuruluşundan bu yana iştirakçisiyiz. Muğla Mermerciler Derneği yönetim kurulu başkanlığı görevimle de fuarın danışma kurulunda yer alıyorum. Yani fuarın gidişatına yön veren kuruluşlardan biriyiz. Marble’da farklı ülkelerden birçok ziyaretçi ağırladık. Rusya ve Çin’den çok sayıda ziyaretçi geldi. Moda renklerden oluşan yeni ürünlerimiz için fuarda çok güzel reaksiyonlar aldık. Fuar, tüm sektör temsilcileri için beklentinin üzerinde bir başarıyla gerçekleşti. Stantlar ve tasarımlar her sene daha fazla gelişiyor” diye konuştu. Ercan, mermer ocaklarının açıldığı ve üretimin başladığı bu dönemde, yılsonuna kadar olumlu gelişmeler beklediklerini sözlerine ekledi.
“Madencilik yavaşlarsa sanayi yavaşlar”
Madenciliğin kalkınmış ülkelerin ekonomilerindeki payının yüksek olduğuna dikkat çeken Mustafa Ercan, “Kanada, Avusturalya gibi ülkelerin ekonomilerinden madenciliğin aldığı pay yüzde 7 civarındayken, Türkiye’de halen yüzde 1,5 seviyelerinde. Ülkemizde, çevrecilik adı altında yanlış bir algı oluşturularak tüm madencilik sektörünü karalama kampanyaları yapılıyor. Türkiye’nin orman alanlarının sadece binde 2,5’i madencilik için kullanılıyor. Her yerde madencilik yapılıyor veya her yer talan ediliyor gibi bir algı var. Madenin hayatımızın bir parçası olduğunun, hayatımızı kolaylaştıran ve dokunduğumuz her şeyin hammaddesinde madenin bulunduğunun farkına varılmalı. Bu yanlış algı, bürokrasiyi de etkiliyor. İzin onayları uzun sürelerde geliyor ve tüm sektörü yavaşlatıyor. Madencilik yavaşlarsa sanayi de yavaşlar, ekonomi de. Hükümet düzeyinde kamuoyuna acil bilgilendirme yapılması gerekiyor” değerlendirmelerinde bulundu.