Eray ŞEN
Adana Valisi Dr. Süleyman Elban, 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay depremlerinin ardından kentte oluşan panik havası, insanların evlerine dönmeme eğilimi ve bunların yansıması olarak ortaya çıkan ekonomik durgunluğun bir an önce sona ermesi gerektiğini söyledi. Valilikte gazetecilerle buluşan Vali Elban, “Adana ayağa kalkmazsa, deprem bölgesindeki iller ayağa kalkamaz” dedi.
Türkiye’nin güney bölgesinde 11 ili etkileyen büyük yıkımın sonuçlarını değerlendiren Süleyman Elban, yaraların sarılması için yapılan çalışmaları anlattı. Adanalıları 20 Şubat’ta olan Hatay depreminin, Kahramanmaraş depremlerinden daha çok etkilediğini ifade eden Vali Elban, “Kahramanmaraş depreminden üç beş gün, bir hafta sonra insanlar eve girmeye başlamıştı ancak Hatay depremi insanları çok sarstı. ‘Bu hep böyle mi devam edecek’ düşüncesi oluştu. Bilim adamı sorumluluğuna yakışmayacak şekilde yapılan Adana ve Kıbrıs’ta muhtemel depremlerle ilgili sözler de insanları etkiledi” diye konuştu.
Güncellenen deprem haritalarına göre Adana’nın 2’nci derece deprem bölgesinde olduğunu hatırlatan Vali Süleyman Elban, “Bu bölgenin 6’nın üzerinde deprem üretmeyeceğini bilim adamları söylüyor. Fakat aynı haritayı hazırlayan, aynı haritaya destek veren, aynı haritadan ders anlatan hocaların ‘Büyük Adana depremi bekliyoruz’ demeleri, hem kendi kendileri ile çelişki, hem de anlattıkları bilimle çelişiyor, hem de sorumluluk duygusu ile çok bağdaşmıyor. İnsanları paniğe sevk etmek, insanlarda karamsar hava oluşturmak, çok da doğru ve sağlıklı bir tutum değil” dedi. Bu yaklaşımın insanları korkuya, endişeye sevk ettiğini anlatan Vali Elban, şöyle devam etti:
“Adanalıların deprem psikolojisini üzerinden atması lazım”
“İnşallah kısa süre içerisinde bunu da yeneriz. Çünkü bizim hızlıca ayağa kalkmamız lazım. Kesin olan bir şey var, Adana ayağa kalkmazsa, deprem bölgesindeki iller ayağa kalkamaz. O illeri uzaktaki İstanbul ile İzmir ile Bursa ile destekleyerek ayağa kaldıramazsınız, Adana ile ayağa kaldırırsınız. Adana, imkan, kabiliyet ve her açıdan potansiyeli yüksek bir il. Dolayısıyla Adana’nın desteği, gücü, kullandığı teknoloji, becerisi ile o iller ayağa kalkacak. O illerin ayakta olması için bizim ayakta, dimdik olmamız lazım, başka çaresi yok. Adana’nın ayağa kalkması derken bu psikolojiyi hızlı bir şekilde üzerinden atmasını kastediyorum. Hemen günlük hayata başlaması lazım.”
“Adana’nın bölgede ciddi kaybı var”
Görünürde Adana sanayisinin depremden çok etkilenmediğini söyleyen Süleyman Elban, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ama görünmeyen bazı şeyler var. Adana bölgenin merkezi, depremin etkilediği illerde çok sayıda partnerlik yaptığı insanlar, bayileri var. Şimdi ya bayi öldü ya her şeyi kaybetti. Adana iş dünyasının, ticaret erbabının, sanayicinin, hatta küçük esnafın, herkesin ciddi bir kaybı var. Bu, Adana ekonomisine ciddi bir darbe vurdu. İkincisi; Adana hem kendi içinde hem bölgede, aynı zamanda insanların geldiği, dinlendiği, rahatladığı, sosyal ihtiyaçlarını giderdiği bir şehir. Şimdi şehrin bir bölümünde, şehirde çok insan olmadığı için ve komşu illerden de gelen olmadığı için kafeler, lokantalar hep kapalı. Adana ölçeğinde bir kafe lokanta dediğinizde 70-80 adam çalıştırıyor. Şu anda yüzlerce işletme maalesef kapalı. Bunun nedeni deprem korkusundan çok, müşteri yok. Bu nedenle Adana ticareti, sanayisi ciddi bir darbe görüyor. Her açıdan, en başta da psikolojik olarak kendimizi toparlayıp, tekrar o bölgeye de kendimize de hizmet etmek için yoğun bir gayret içerisinde olacağız.”
Vali Elban, gelinen noktada 55 bin binanın incelendiğini, 300 civarında ağır hasarlı bina tespit edildiğini sözlerine ekledi.
600 depremzede çocuğu korumaya aldık
Hatay, Osmaniye, Gaziantep ve Kahramanmaraş’tan 600’ün üzerinde depremzede çocuğun Adana’ya geldiğini açıklayan Vali Dr. Süleyman Elban, şu bilgileri verdi: “Bu çocukların tamamını muhafaza altına aldık. Çocukları yatırdığımız katlara polis yerleştirdik. Anne babası dışında kimseye teslim etmedik. Büyükler zaten anne babasını tanıyor ama yine de teyit aldık. Küçük çocuklarda DNA testi uymayanı vermedik. Bunu mahkeme gözetiminde yaptık. Bizde halen ailesi belli olmayan yaklaşık 60 çocuk var. Bunlardan taburcu olanları Çocuk Evleri’ne alıyoruz, tedavisi devam edenleri hastanede koruma altında tutuyoruz. Halen 20’nin üzerinde DNA müracaatı var, bunların eşleşmelerini bekliyoruz. Depremzede çocukları ne koruyucu aileye, ne evlatlığa vermiyoruz şu aşamada, çünkü ailesi çıkabilir.”