HİLAL SÖNMEZ/NEVŞEHİR
Turasan Şarapçılık’ın temelleri, 1943 yılında Hasan Turasan’ın dedesi tarafından atıldı. O dönem, dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün Ürgüp ziyareti sırasında halkın dile getirdiği “Üzümlerimiz var ama değerlendiremiyoruz” şikâyeti üzerine, Suat Hayri Ürgüplü’nün yönlendirmesiyle hem devlet eliyle bir Tekel fabrikası hem de özel sektör girişimi olarak Turasan Şarapçılık doğdu. İlk üretim 3 bin litrelik küplerle başladı.
“Cumhuriyet tarihinin Kapadokya’daki ilk özel şarap işletmesiyiz” diyen Hasan Turasan, bu mirası üçüncü kuşakta devralmış durumda. 1984’te iş hayatına adım atan Turasan, 1990’dan bu yana şirketin yönetiminde yer alıyor. Türkiye’de kayıtlı 160’tan fazla şarap üreticisi bulunduğuna dikkat çeken Turasan, ihracat rakamlarının ise hayal kırıklığı yarattığını söylüyor: “Türkiye’de yıllık şarap ihracatı sadece 15-17 milyon dolar civarında. Fransa, İtalya, İspanya gibi ülkeler ise bu alanda milyarlarca dolarlık ihracat gerçekleştiriyor. Oysa Türkiye’de hem iklim hem toprak anlamında büyük potansiyel var. Doğru bir tarım ve bağcılık politikasıyla bu tablo değişebilir.”
“Üzüm yoksa şarap da yok”
Üzümden elde edilen şarabın tarım ürünleri arasında en yüksek katma değeri yaratan kalemlerden biri olduğunu vurgulayan Turasan, “Kilosu centlerle ifade edilen kuru üzüm, işlenip şaraba dönüştüğünde litre başına 5 ila 20 dolar arasında gelir yaratabiliyor. Bu, ülke ekonomisi için büyük bir fırsat. Bu yılki don olayları ürünümüzü yok etti. Üzüm yoksa şarap da yok. Tarımda böyle felaketler karşısında elimiz kolumuz bağlı kalıyor çünkü ne üreticiyi koruyan bir yapı ne de uzun vadeli bir strateji var” diye konuştu. Şirketin 250 dönümlük bağ alanı bulunmasına rağmen iklim şartları ve geçmiş yıllardaki zararlardan dolayı aktif üretim alanı 45 dönüme kadar düşmüş durumda. Turasan, üretimin önemli bir kısmını Tokat, Denizli, Elazığ ve Ege bölgelerindeki anlaşmalı bağlardan tedarik ediyor. Turasan’ın şu anki yıllık üretim kapasitesi 2 milyon litreye kadar çıkabiliyor. Şu anda satış hacmi yılda 1 ila 1.2 milyon litre civarında. Ürün gamında ise 24 farklı şarap bulunuyor. Ürün çeştliliğiyle ilgili de Hasan Turasan, “Çok üretmek değil, kaliteli ve aranan bir ürün üretmek istiyoruz. Marka değerimizi bu şekilde büyüttük” diye konuşuyor.
Aile şirketlerinde sürdürülebilirlik: Turasan’da 4. kuşak yolda
Aile şirketlerinde 3. kuşağın genellikle işin sürdürülebilirliğini sağlamakta zorlandığı bilinir. Ancak Turasan ailesi bu konuda istisnai bir örnek sunuyor. Hasan Turasan, oğlunun Koç Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi aldığını ve ileride şirketin yönetimine katılmayı hedeflediğini belirterek, “Nesiller arası iletişim çok önemli. Bir sonraki kuşağın önüne geçmemek, fikirlerine değer vermek gerekiyor. Benim oğlum da bu işe sıcak bakıyor ve birlikte ilerleyeceğiz” ifadelerini kullanıyor.
Ürgüp’te bağcılık kültürü tehdit altında
Hasan Turasan, Kapadokya’da bağcılık kültürünün turizm baskısıyla gerilediğine dikkat çekiyor: “Artık gençler toprağa dönmek istemiyor. Bağcılık yapanların yaş ortalaması yükselmiş durumda. Üzüm festivalinden eser kalmadı. Oysa bu topraklar binlerce yıllık bağcılık geçmişine sahip. Bu değeri korumak gerekiyor” ve sözlerini şu şekilde tamamlıyor: “Bize gerekli destek sağlanırsa, 10 yıl içinde Türkiye’yi dünyada önemli bir şarap ülkesi konumuna getirebiliriz.”