Ne yapmak istiyoruz? Bu sayfadaki yazıların felsefesini özetleyelim: Yaşam için gereken mal ve hizmetlere nasıl erişiriz? Sürdürebilir üretimi nasıl güven altına alırız? Üretimin adil paylaşımını nasıl sağlarız? Bu üç sorunun izini sürüyoruz. Piyasa sisteminin verimlilik artırıcı etkileri kadar uzun vadeli plan yapmanın erdemi de ilgi menzilimizde. Kaynak kullanımında verimlilik önemli bir sorunumuz.
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı, insan eliyle gerçekleştirilen fiziki sermaye stoklarını–yolları, köprüleri, limanları, havaalanlarını, iletişim ağlarını ve benzeri hepsinibilim ve teknoloji birikimimizi, organizasyon yetkinliklerimizi daha etkin, daha verimli değerlendirmek için ne yapmamız gerektiğini önemsiyoruz. Özellikle de işleri nasıl yapmamız gerektiği konusunda zihinlerimizi netleştirme temel ilgi alanlarımızdan biri. Biz “iktisadi sorunlara odaklı ihtisas gazetesiyiz”.
Kimliğimizin temel bileşeni iktisat biliminin kuramları, modelleri ve metotları. İktisat bilimi, üç alanı kapsıyor: Öncelikle ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin üretimi. İkincisi, mal ve hizmetlerin nasıl üretildiğinin sorgulanması. Üçüncüsü, üretilen mal ve hizmete yurttaşın erişilebilirliğini kolaylaştırmanın yol ve yöntemleri ve adil paylaşım. İktisat biliminin kurallarına uygun iş yapma, piyasa araçları kadar, öngörme ve önlem almanın temeli olan planlama yapmayı de gerektirir.
Stratejiler kurgulama, modeller oluşturma, metotlar geliştirme de ihmal edilmemesi gereken bileşenler. Çağımızda rekabet, teknolojik gelişme yaratma, işimizi hüner düzeyinde yapma, yaratıcı yenilik eksenli ilerleme anlamına geliyor. Bir erken uyarı sistemiyle değişen koşulları dikkate alan karşılaştırmalı üstünlükler yaratma, gelişmeleri sürekli ve özenle izleme, gözleme ve değerlendirme yapmakda iktisat bilimiyle uğraşanların temel sorumlulukları. Net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma disiplinine uyarak, bisikletteki insan gibi, sürekli pedallara basılması gerekiyor. Var olmanın, varlığımızı korumanın ve uzun dönemli geleceği güven altına almanın koşulları hızla değişiyor; değişen koşullara uyum göstermenin önemi artıyor.
NEDEN SELÜLOZ İTHAL EDİYORUZ?
Bu sayfada değerlendirmelerini paylaşacağımız Alp Öğücü’nün genel müdürlüğünü yaptığı kuruluş, dünyanın 5 kıtasının 80’den fazla ülkesine ihracat yapıyor. “Tedarikçi ülke Türkiye’nin” temizlik kâğıdı sektöründe Sofia, Maylo, UltraBerrak ve Nua markalarını yerelden küresele taşıyor. Selüloz gibi tamamen ithal edilen bir ürünü, işleyip temizlik kâğıdına dönüştürerek dünyanın birçok ülkesine hem yarı mamul hem de mamul olarak sunuyor.
Öğücü’nün değerlendirmelerini paylaşmadan önce, ülkemizde “zihinsel netlik” olmayan, “doğru bilinen yanlışların” yaygın olduğu selüloz üretimiyle ilgili özet bilgileri paylaşalım. “Temizlik kağıdı sektörü” söz konusu olunca akla ana girdi selüloz üretimi. Ülkemiz selüloz konusunda “dışa bağımlı”.
Çoğu insanımızın aklına, “Onca ormanımız var, SEKA gibi kuruluşun deneyim ve birimine sahibiz. Neden selüloz ihtiyacımızı dışarıdan sağlıyoruz?” sorusu gelebilir. Yaklaşık yarım yüzyıl önce çalıştığımız kurumun kâğıt-karton tüketici ve taşıma ambalajı ihtiyacının nasıl karşılanması gerektiğini kapsamlı biçimde araştırmıştık. İhtiyacımız olan “kâğıt-karton ambalaj” hakkında ülke içinde bilinen bütün kuruluşları yerinde inceledik. Gaziantep’te başlayarak Silivri’ye kadar bilinen bütün kâğıt-karton ambalaj üreten tesislerin durumunu değerlendirdik. Dönemin SEKA Genel Müdürü Attila Çiftçi’ydi. Kendisini ziyaret ettiğimizde, kâğıt üremiyle ilgili elindeki bütün veri, bilgi ve belgeleri paylaştı. Kâğıt-karton tüketici ambalajı üretiminin temeli olan “karton” üretimi için Taşucu’nda gerçekleştirilen yatırımı, tesisi de incelememizi önerdi.
Mersin’den Silifk e’ye gittik. Tesisin özel limanını, karton üretim makinasını, hatta odun hammaddesi lojistiğini düzenli yapabilmek için limanını ve odun hammaddesi taşımak için özel tekneleri gördük. Taşucu’ndan Mersin’e dönerken, bir teknisyenin, “Altyapımız var ama ormanlarımızla ilgili bilgilerin yanlışlığı sorun olarak karşımıza çıkıyor. Erişilebilir odun hammaddesi arzı, maliyeti, niteliği rekabet edebilir selüloz üretmeye uygun değil” cümlesi zihnimize takılı kaldı.
Teknisyenin paylaştığı varsayımın izini sürdük; uyarının haklı olduğunu anladık. Kâğıt üretiminin temelini oluşturan selüloz üretimi için ormanlarımızın ıslahı, yeni plantasyon alanlarının gelişti rilmiş olması, ağaç türleri ve elyaf yapılarıyla ilgili genetik araştırmaların yapılması, ihtiyaç olan odun hammaddesi ile kurulacak selüloz üretme tesislerinin ihtiyaçları arasında dengelerin kurulması gerekiyor.
Ülkemizin coğrafi konumu ve iklim koşulları, orman konusunda alınan önlemler, yetersiz kalıyordu. Bugünkü durum hakkında bir fikre sahip olmak için dünya haritasında selüloz üretiminin yoğunlaştığı alanlara göz gezdirelim. Harita okunduğunda, selüloz üretiminde 4 ayrı bölge oluşmuş durumda. Tesislerin hepsi ölçek ekonomisi koşullarından yararlanıyor: Birinci sırada Brezilya, Şili, Uruguay’ı kapsayan Güney Amerika grubu var. İkinci sırada, Endonezya, Çin, Japonya’yı kapsayan Uzakdoğu bölgesinde bambu ağacı ağırlıklı selüloz üretimi yapan tesisler yer alıyor.
Üçüncü sırda, ABD ve Kanada’yı kapsayan Kuzey Amerika bölgesi öne çıkıyor. Dördüncüsü de, İsveç, Finlandiya ve Rusya’da yer alan tesislerden oluşuyor. Selüloz üretimi için ağırlıklı olarak okaliptüs, sarı çam, huş, kavak, ladin ve bambu gibi ağaçlar tercih ediliyor. Üretim tesislerinin gerektirdiği ölçekler, konumlandıkları coğrafyalarda hızlı büyüme yaratıyor. Tesislerin ileriye ve geriye etkileri iktisadi gelişmeyi hızlandırıyor.
Özellikle Güney Amerika’da selüloz üretimi için ormanların ıslahı, genetik çalışmaları, plantasyonların geliştirilmesi, ağaç yetiştirme ile kesme arasındaki döngünün kurulması için çok büyük yatırımlar yapılıyor. Bu tesislerin optimum ölçek büyüklüğü, lojistik altyapılarının yeterliliği, uygun kimyasal üretimle destek yatırımları, katı atık yakma birimleri, enerji gereksinimini karşılayacak güç merkezleri ağaçtan selüloza dikey entegrasyona kadar yatay entegrasyon uygulamaları da göze çarpan yapılanmalar.
Ülkemizde temizlik kağıdı sektörü
SEKA döneminden bu yana ülkemizde kağıt üretimi 7 başlıkta toplanıyor: Gazete kağıdı, yazı-tabi kağıtları, sargılık kağıtlar, oluklu mukavva kağıtları (taşıma ambalajları), kartonlar (tüketici ambalajları), temizlik kağıtları, sigara ve ince özel kağıtlar. Selüloz ve Kağıt Sanayi Vakfı’nın derlediği verilere göre 2022 sonuçları ve 2023 tahmini tablodan izlenebilir.
Alp Öğücü’den küresel ölçekte selüloz üretiminde son gelişmeleri paylaşmasını istiyoruz. Verdiği bilgileri paylaşalım: “Dünya genelinde yılda yaklaşık 80 milyon ton selüloz üretiliyor. Sektör verilerine göre ülkemizin yıllık ortalama selüloz ithalatı 1.6 milyon ton. Bu miktardaki selüloz ihtiyacının karşılanması için ortalama 1.1 milyar dolar (2023 rakamlarına göre) harcanıyor. Türkiye’nin ithal ettiği selülozun yaklaşık yüzde 70’inden fazlası temizlik kağıdı üretiminde değerlendiriliyor. Selüloz üretiminde “satıcı gücü”, “alıcı gücünden” daha önemli. Çünkü dünyada az sayıda selüloz üreticisi var ve bunlar bulunduğu ülkenin GSMH’sında önemli yer edinen ölçekli tesisler. Üretici ülkelerde genetik çalışmalarıyla “elyaf dayanıklılığının artırılması” konusunda ilerleme sağlanıyor. Doğal ormanların kendini yenilemesi kadar, orman plantasyonlarında yıllık odun hammaddesi ihtiyacını karşılayabilme düzeyine ulaşılmış durumda. Bu durum, selüloz üreten ülkelerin coğrafi konumları, iklim ve toprak özelliklerinden besleniyor. Ayrıca selüloz üreten ülkeleri yönetenler. bu yazının girişinde belirtilen, stratejileri, teknolojik gelişme, hüner, yaratıcılık ve yüksek katma değerli ürün odaklı gelişme üzerine kurgulanmış. Geniş anlamda ve gelişen koşulları dikkate alan karşılaştırmalı üstünlükleri gözeten, net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma disiplinine uyan bir disiplinle üretim gerçekleştiriliyor.”