Ayşe Nazmiye UÇA / Datasisst Bordro Servisi Yönetim Kurulu Başkanı
Yapay zekanın, üretimi temelden değiştireceği ve artıracağı konuşuluyor. Yeni inovasyon platformlarının açılmasına sebep olacağı da açık. Siz yapay zekanın üretimi bu kadar artıracağına inanıyor musunuz?
Üç tane üretim tarzı var; tarım ve sanayi tarafında fiziki üretim, köpek gezdiriciliğinden garsonluğa kadar olan bir dizi iş olan hizmet üretimi ve bilgi üretimi. Bilgi üretimi ile iş yapan kişilerin işlerinde kuşkusuz çok büyük bir hasıla artışı olacağı kesin. Çünkü bu alanda işlerin yapılması çok kolaylaşacak ve bilgi miktarı artacak. Fiziki üretim ve hizmet üretiminde ise belirli verimlilik artışları olacak çünkü bunların da bir kısmı bilgi üretimine dayalı ancak tamamı değil. Dolayısıyla o kısımdaki darboğazlar devam edecek. Fiziki üretimde hem insan hem makineler, hizmet üretimindeki insan faktörü bir kısıt olmaya devam edecek.
“GELİR EŞİTSİZLİĞİNDEKİ ARTIŞ SON 20 YILDIR DEVAM EDİYOR”
Yapay zekanın globaldeki gayri safi hasılada büyük artış yaratacağı ve bunun 2030 yılına kadar bir servet paylaşımına döneceği söyleniyor ancak bu gelir dağılımındaki eşitsizliği daha fazla artırabilir. Siz ne düşünüyorsunuz?
Gelir eşitsizliğindeki artış son 20 yıldır devam ediyor. Örneğin Amerika’da son 20 yıldır gayri safi milli gelir ve verimlilik artıyor. Sonucunda ücretlerin de artmasını beklersiniz ama lise ve altındaki okullardan mezun olan kişilerin ücretleri artmıyor. Üniversite mezunlarının da sadece en iyi derecedeki ilk yüzde 10’luk dilimde olanların ücretleri artıyor. Bu da gelir dağılımının bozulmaya çok daha önceden başladığını gösteriyor. Aynı gelir dağılımı bozuklukları Avrupa’da da başladı. Orada bu durum vergi ve sosyal yardımlarla kısmen azaltılıyor ama bu gelir dağılımının kaynaktaki yani işin yapıldığı yerdeki dengesizliğini azaltmıyor. O noktada sosyal devlet ne kadar kalıcı olabilecek bu da ayrı bir soru işareti.
“ÇALIŞMADAN DA ELDE EDİLEBİLECEK BİR GELİR VAR”
Dediğiniz gibi gençler yeni işe girişlerde çok fazla işsizlikle karşılaşacak. Bu bir yandan küresel bir akım tarafından uzun süredir konuşulan Baz Maaş konusuna hazırlık değil mi?
Bununla ilgili çok fazla teori var. Her ulus, kendi vatandaşına bir miktar maaş verecek, kişi bu maaşı çalışsa da çalışmasa da alacak. Bunun için de çok sıkı bir kaynak lazım. Bazı ülkelerde halihazırda ciddi bir yoksulluk yardım programı var. Bununla ilgili de iki görüş var: Birinci görüşe göre tüketim ancak bu şekilde ayakta tutulabilir. Çünkü aksi takdirde gelirler azalacak. İkinci görüşe göre ise herkese para verilirse kimse çalışmak istemez. Çalışan kişi de çalışamaz hale gelir. Bence bunun da dikkate alınması gerek. İşgücü piyasasında maaşların görece olarak düşük olduğu giriş seviyesindeki işlerde çalışacak kişi bulunamamasının bir nedeni de şu; çalışmadan da elde edilebilecek bir gelir var. Ama maaş haricinde çalışmanın getirdiği bir beyinsel gelişim var. Kişi çalıştığı zaman yeni şeyler öğreniyor, bir sonraki işine hazırlanıyor ve çalıştıkça büyüyor.
“FAYDALARI ARTIRIP ZARARLARI MİNİMİZE ETMEK GEREK”
Yapay zeka konusunda optimistler ve pesimistler var. Optimistlere göre inovasyon çok hızlanacak. Örneğin ilaç araştırmaları konusunda büyük gelişmeler var. Pesimistlere göre ise yapay zekayı çok daha akıllı kullanan bir kesimle buna ulaşmayan kesim arasındaki eşitsizlik uçurumu artacak. Siz ne dersiniz?
Bence bu konuda iki taraf da haklı, yani ikisi birbirinden ayrı şeyler değil. Mutlaka birçok fayda ortaya çıkıyor. Ancak sonrasında gelir dağılımı nasıl şekillenecek, bunun yaratacağı toplumsal sıkıntılar nasıl çözülecek? Bunlar çok ilerde yaşanacak şeyler değil. Halihazırda zaten dünyada oluyor. Amerika’da son 30 yıldır gelir dağılımındaki bozukluk yüzünden bu kadar tuhaf şeyler yaşanıyor. Avrupa’da aşırı sağın yükselmesinin sebeplerinden biri sistemin artık işlemez hale gelmesi. Dünya, göç işini artık idare edemiyor çünkü düzen sarsılıyor, gelen göçmenleri ne şekilde yerleştireceklerini ve yaşatacaklarını bilemiyorlar. Topluma nasıl adapte edebileceklerini öngöremiyorlar. İnsanların eskiden gelen alışkanlıkları ile yeni gelen kurumsal düzen uyuşmuyor. Dolayısıyla bunlar şu anda da olan sorunlar. İdeal durumda toplumun yapması gereken faydaları artırıp zararları minimize etmek ama böyle bir küresel veya ulusal uzlaşı da yok.
Şirketler çok büyüyüp uluslardan büyük hale gelebiliyor. Sonrasında bu şirketlerin STK’ları vb. oluşmaya başlıyor ve bence tehlikeli bir durum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle öyle. Ben önümüzdeki 10 yıl içinde bu tip çalkantıların artacağını düşünüyorum. Dünyadaki jeopolitik ve toplumsal riskler de sürekli artış içinde. Bunları hayatımızda daha çok göreceğiz. Herkesin kendini mesleki olarak buna hazırlaması lazım. Şirketlerin de bunları öngörerek gelecek planlarını yapmaları gerek. Bu konuda muhafazakar olmak çözüm değil. Kendi işinize bakıp kabuğunuza çekilmeye çalışırsanız dünyadaki bu gidişatın altında kalırsınız. Yapılması gereken; bilmediğiniz şeyleri öğrenmek, girmediğiniz disiplinlere girmek, portföy çeşitlendirmesi yapmak ve elinizdekilerin varlıkların hangisinin ayakta kalacağını görmek önemli.
“ŞİRKETLER YAPAY ZEKAYI İŞ SÜREÇLERİNE NE KADAR ENTEGRE EDEBİLECEK?”
Sizce yapay zeka şirketleri çok fazla değerlenecek mi yoksa bu değerlenme yayılacak mı? Biliyorsunuz Silikon Vadisi kağıt üzerinde servet yaratmakta çok başarılıdır. Bu gerçek bir başarı olacak mı?
Zaten değerlendiler, daha da değerlenecekler. Hem yapay zeka üreten hem bunu tüketiciyle buluşturan şirketler hem de bunun altyapısını hazırlayan şirketlerin değerlenmesi artacak. Çünkü sadece iki yıldır ChatGPT kullanarak orada ne kadar büyük bir gelişim olduğunu fark ediyorsanız bundan sonra arttığında da ne olacağını görebilirsiniz. Daha fazla yeni veri eklenemeyeceği veya çip kapasitelerinin dolması gibi kısıtlamalar oluyor ama bunlar; inovasyon devam ettiği ve bu alana para ve insan kaynağı gelmeye devam ettiği sürece bu kısıtlamalar bir şekilde aşılıyor. Her bir şirket kendi iş süreçlerinin içine bu yapay zeka kullanımını ne kadar entegre edebilecek? Çünkü ChatGPT’ye aylık 20 dolar ödemek yeterli değil, ChatGPT’den gelen cevabı işinizde nasıl kullanacağınızla alakalı. Süreçlerin de yapay zekaya göre tasarlanması lazım. Bunu yapabilen şirketler buradan gerçek faydayı elde edecekler ve rakiplerinin birkaç adım önüne geçecekler. Türkiye’deki şirketler bunu yapabilecek mi merak konusu.
“Kaybolan işlerin sayısıyla yeni gelecek işlerin sayısı eşit olmayacak”
Yapay zeka ile 2023 ve 2040 yılları arasında işgücündeki verimlilik artışı; Goldman Sachs’a göre yüzde 1.5, McKinsey’e göre yüzde 1 ila 6 arasında olacak. Daron Acemoğlu ise bu verimlilik artışının yüzde 2 olacağını ve önümüzdeki 10 yılda işlerin yalnızca yüzde 5’inin yapay zeka tarafına geçeceğini söylemiş. Siz ne düşünüyorsunuz?
Daron Acemoğlu kötümser, ben daha da kötümserim. Normalde bu konularda çok sayıda insanın işsiz kalırken bir yandan da birçok yeni işin ve istihdam kaynaklarının ortaya çıktığı söylenir. Burada iki sorun var: Eski işlerde çalışıp işsiz kalanların ortaya yeni çıkan işleri yapabileceğinden emin değilim. Ayrıca bu kişilerin bu yeni işleri yapabilmeleri için yeniden eğitilmeleri lazım ancak bazıları yaş olarak bazıları da kendi bilgi birikimleri açısından yeniden eğitilebilir durumda değiller. Diğer bir sorun ise; kaybolan işlere karşı yeni çıkan işlerin sayısının eşit olacağı bir teori. Özellikle belirli kademelerde kaybolan iş sayısı çok daha fazla olacak. Ben bu kademelerin daha çok giriş seviyesinde olacağını düşünüyorum. Çünkü stajyer veya giriş seviyesinde alacağınız genç personelin işini ChatGPT zaten şu anda çok iyi bir şekilde yapıyor. ChatGPT hastalanmıyor, kız/erkek arkadaşıyla kavga etmiyor, metrobüsle işe gelince yorulmuyor, her an emrinizde ve aylık maaşı 20 dolar. Asgari ücretin 1 buçuk veya 2 buçuk katı giriş seviyesi ücretleri bununla kıyasladığınız zaman siz zaten kimseyi istihdam etmeyerek çok büyük bir verimlilik artışı sağlamış oluyorsunuz. Eğer çok fazla yeni mezun olan genç, iş bulamayacak olursa bunun birçok toplumsal etkisi olacak: Birincisi, bu insanlar ne yapacak? Büyük bir belirsizlik durumunun içinde olacaklar. İkincisi, biz ileride kıdemli (senior) pozisyonlara gelecek kişileri nasıl yetiştireceğiz?