Caddy ve Connect ile Amarok ve Ranger’ın ardından Volkswagen’in ticari araç grubundaki yeni hamlesi, markanın küresel stratejisini ve Türkiye pazarındaki konumunu yeniden şekillendiriyor. Yeni Caravelle ve Transporter modelleri, Ford işbirliğiyle geliştirilen platform üzerinde inşa edilirken, üretimin Türkiye’ye Otosan’a kaydırılması, maliyet avantajı ve bölgesel üretim stratejisinin kesişim noktasında duruyor.
Artık yerli markalarımız arasında sayacağımız Volkswagen, ticari araç üretiminde ID. Buzz, Multivan ve California gibi modelleri için Almanya’da Hannover, Amarok için Güney Afrika Pretoria Silverton ve Caddy ile Crafter için Polonya’da Poznan ve Wrzesnia fabrikalarını seçmişken, kritik öneme sahip yeni nesil Transporter ve Caravelle serileri için Kocaeli Yeniköy’ü tercih etmiş olması, küresel maliyetlerin %20 oranında azaltılması hedeflerini de destekleyecektir.
Caravelle 2.0 ltre dzel motor seçenekler sunuyor Yeni nesil Caravelle, önceki T6.1’e kıyasla daha büyük, daha geniş ve daha fonksiyonel. 5.800 litreye varan yükleme alanı ve modüler koltuk düzeni, çok yönlülüğü artırıyor. 150 ve 170 HP’lik 2.0 lt dizel motor seçenekleri, 8 ileri otomatik şanzıman ve 4Motion dört teker çekiş opsiyonu ile sunuluyor.
Elektrikli e-Caravelle’in ise 136 HP’den 286 HP’ye uzanan motor seçeneklerine rağmen, 64 kWh bataryasıyla sunduğu 311 km menzil ve hız sınırlayıcısı nedeniyle bekleneni veremeyen performansını Türkiye’de eleştiremeyeceğiz… Ayrıca, yeni serinin zirvesindeki Turbo benzinli PHEV 2.5 lt Duratec iVCT’nin de fazlasıyla yüksek dinamizmini ve ultra düşük tüketimini övemeyeceğiz… Çünkü, ticari araç vergilendirme politikalarının elektriklenmiş modellere yeterince avantaj sağlamaması nedeniyle fiyatlarının aşırı yüksek kalması söz konusu…
Maalesef; aslında en çok desteklenmesi gereken ticari segmentte elektrikli mobiliteye dönüşüm, ülkemizde teşvik edilmiyor!.. Ve bu sebeple de temkinli davranan VW Ticari Araç, şu an için sadece ID. Buzz’a öncelik tanırken, eHybrid ve e-Caravelle’lerin pazara girişini geciktirebilir. Premum algısını koruma hedefyle hareket edlyor Diğer yanda; Volkswagen Ticari Araç’ın 76 yıllık birikimle bu en güçlü olduğu model grubunun üretimini buraya getirmesiyle yerel üretim mantığında fiyat avantajı bekleyen tüketicileri biraz hayal kırıklığına uğratabilir.
Transporter, Türkiye’de üretilmesine karşın, Ford Custom’a kıyasla daha yüksek fiyatlandırılıyor. Volkswagen, premium algısını koruma hedefiyle hareket ederken, TCO toplam sahip olma maliyeti ve Doğuş Otomotiv teşkilatının satış sonrası hizmetleri gibi unsurlarının, fiyat farkını telafi edeceğini savunuyor.
Hiçbir pazarda rakiplerinden ucuz değil
VW NFZ Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcı Lars Krause, Avrupa’daki fiyatlandırma stratejisini örnek göstererek, hiçbir pazarda rakiplerinden daha ucuz konumlanmadığını da iddia ediyor. “İlk aşamada sınırlı arz oluştursa da, Türkiye’de üretim kapasitesinin kademeli olarak 2026 sonuna kadar 150 bin adetlere doğru artırılması, fiyatları gelecekte daha rekabetçi olmasını sağlayacaktır” diyor. Türkiye’de geçen yıl 5.600 adet Transporter satıldıktan sonra şimdi yepyeni Transporter için başlangıçta mütevazı bir seyirle 6 binin üzerinde bir satış hedefl eniyor. Üretim kapasitesindeki artışla birlikte, potansiyel olarak 10 bin adedin üzerine çıkılması planlanıyor. Ancak, Türkiye pazarında premium konumunu korurken, daha iddialı fiyatlar hazırlamak, Volkswagen için artık kolay olmayacağını hatırlatalım. Sonuç olarak, Volkswagen’in Türkiye’de üretim yapması önemli bir adım olsa da, pazarımızda ticari araç alıcıları için fiyat, sağlamlık ve bakım maliyetleri belirleyici faktörler olmaya devam ediyor. Rekabetçi olabilmek, VW Ticari Araç’ın başarısını etkileyecek ana unsur olmaya devam etmeliyken; yeni Transporter ve Caravelle, fonksiyonellik açısından güçlü yanlara sahip olsa da, Ford işbirliğinin getirdiği üretim ortaklığı, modelin farklılaştırılmasını da zorlayacaktır. Önümüzdeki yılların satış rakamlarını gördükçe, bu stratejinin ne kadar başarılı olduğunu da anlayacağız.