KİBAR Holding’e bağlı İspak Esnek Ambalaj’ın Genel Müdürü Hakan F. Koçoğlu, şirket 50’nci yılına ulaşınca hem kendi kişisel kariyer geçmişine, hem de şirketin tarihçesine baktı:
– Çalışma hayatıma Unilever’in satış biriminde başladım. 1998’de Unilever’in Rusya’daki şirketine gittim. 2001 yılında da Unilever’den ayrıldım.
2014’te Kibar Grubu’na geçtiğini anımsadı:
– 2004-2011 döneminde P&G Professional’da Genel Müdürlük, derken 2014’te Assan Foods Genel Müdürlüğü ile Kibar Grubu’na geçtim.
Assan Foods’un Kraft’a satılmasının ardından İspak Esnek Ambalaj’ın başına geçtiğini irdeledi:
– İspak Ambalaj, 1974 yılında kurulmuş. 20 yıl önce de Kibar Holding çatısı altına girmiş. İspak’ın ilk yatırım büyüklüğü 60 milyon Euro olmuş. O dönemde tek seferde yapılan büyük yatırımlar arasına girmiş.
İspak’ın öne çıkan iki ürünü üzerinde durdu:
– Isı pompası eşanjörü temel hammaddesi ile buzdolabı arkasındaki koruma plakası… Buzdolabı arkasında yanmayı önleyen, enerji tasarrufu sağlayan, alüminyum kaplı kartondan oluşan tabakada Avrupa’da 1 numara olmuşuz.
İspak Esnek Ambalaj’ın 50’nci yılı vesilesiyle Genel Müdür Hakan F. Koçoğlu ile buluştuk. Assan Foods’un 4 yıl önce satılması üzerine İspak Esnek Ambalaj’ın başına geçtiğini belirtti:
– İspak’ın yıllık büyüme temposu genelde yüzde 25-30’larda seyrediyor. Asım Kibar OSB’de 30 milyon Euro’luk yeni fabrika yatırımı yaptık.
Faizlerin yüksek seyrettiği bu dönemde yatırım yapılmasının takdire değer olduğunu vurguladı:
– Hissedarımız 30 milyon Euro’yu TL’ye çevirip bankaya vadeli mevduat olarak yatırsa bu dönemde daha kârlı olurdu. Ancak, Kibar Ailesi sanayi odaklı. O nedenle yatırım iştahı her dönemde var.
Yeni tesisin üretiminin yüzde 85’inin ihracata yönelik olacağını kaydetti:
– Şu anda yıllık ihracatımız 40 milyon Euro dolayında. Ciromuzun yüzde 40’ına denk geliyor. İhracatımızın cirodaki payını yüzde 50’ye yükseltmeyi hedefliyoruz. Ciromuz da 103 milyon Euro düzeyinde. 110 milyon Euro’yu bulduğu da oldu.
Şirketin kilo başına ihracat gelirini merak ettim, hesapladı:
– Ortalama 4-4.5 Euro kilo başına ihracat gelirimiz var. Buzdolabı arkası tabakada 6 doları buluyor.
Buzdolabı arkası tabaka üretiminin cirodaki payının altını çizdi:
– Buzdolabı arkası tabaka üretimimizin cirodaki payı yüzde 20-25’ler civarında. Yani, ciromuzun 20-25 milyon Euro’luk bölümü buradan geliyor.
Bu noktada ambalaj sektörünün dış ticaretine işaret etti:
– Sektörümüzün ihracatı 6 milyar dolara ulaşıyor. 2 milyar dolar ihracat fazlası sağlıyor.
COVID-19 pandemisine dikkat çekti:
– Pandemi dönemi hem sektörümüz, hem de şirketimiz için öğretici oldu. Verimlilik kaslarımızı daha da geliştirmeye yöneldik.
Avrupa Birliği’nde (AB) buzdolabı arkası koruma tabakası ile ilgili yeni kuralın devreye gireceğini bildirdi:
– Söz konusu tabaka mevcut haliyle tek taraflı alüminyum kaplı. Yeni kural ile birlikte her iki yüzü de alüminyum kaplı olacak. Biz üretimde bu kurala dönük hazırlıklarımızı yaptık.
Ar-Ge harcamalarının altını çizdi:
– Ciromuzun yüzde 2.5’ini her yıl Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Yani, Ar-Ge harcamamız yıllık 2.5-3 milyon Euro düzeyinde seyrediyor.
Kibar Grubu’nun 20 yıl önce bünyesine kattığı İspak Esnek Ambalaj, buzdolabı arkası koruyucu tabakası gibi niş ürünle Avrupa’daki liderlik konumunu pekiştiriyor…
30 milyon Euro’luk yeni yatırımı da bu yöndeki kararlılığı ortaya koyuyor…
Dünyada ‘En Güçlü 100’e girdi, başarıyı ‘Dokunduğu Hayatlar’la ölçmeyi yeğledi
HAMDİ Ulukaya Girişimi (HUG) Koordinatörü Hatime Şevin Ulukaya, Chobani’nin kurucusu Hamdi Ulukaya ile ilgili gururlandıran bilgiyi paylaştı:
– Hamdi Bey, Fortune’un “Dünyanın En Güçlü 100 İş İnsanı” listesine girdi…
Hamdi Ulukaya’nın yeğeni olan Hatime Şevin Ulukaya, Chobani’nin öyküsünü anımsattı:
– Hamdi Bey, 1994 yılında ABD’ye göç etti. Küçük bir yoğurt tesisini alıp Chobani markasıyla gıda sektörünün dünya devleri arasına oturttu. Başta mültecilere yönelik çalışmaları olmak üzere insani yardım alanlarında da dikkat çeken adımlar attı.
“Dünyanın En Güçlü 100 İş İnsanı” listesinde öne çıkan isimleri sıraladı:
- Elon Musk ilk sırada.
- Mark Zuckerberg 7’nci.
- Jeff Bezos 11’inci sırada yer alıyor.
Hatime Şevin Ulukaya’nın gönderdiği bilgi notunda Hamdi Ulukaya’nın Türkiye-ABD arasındaki misyonuna işaret edildi:
- Ulukaya, Türkiye ile ABD arasında ekonomik köprülerden biri olan ABD-Türkiye İş Konseyi Başkanı olarak önemli bir misyon üstleniyor.
Fortune Dergisi, listeyle ilgili değerlendirmede Ulukaya ile ilgili şu noktalara dikkat çekti:
- Chobani’nin kuruluş öyküsü, bir yoğurt fabrikasından milyonlarca dolarlık şirket çıkarmayı başaran girişimci öyküsü olarak dikkat çekiyor.
- Ancak, Ulukaya’yı sadece bir başarı hikayesi olarak görmek yetersiz kalır.
- Ulukaya, aynı zamanda mültecilere destek veren “Tent Partnership for Refugees” gibi sosyal girişimlere öncülük ediyor.
- Yani, toplumsal sorumluluk anlamında da önemli katkılarda bulunuyor.
Hamdi Ulukaya, “Dünyanın En Güçlü 100 İş İnsanı” listesine girmesi sonrası şu değerlendirmeyi yaptı:
– Başarı benim için sadece şirketimizin büyüklüğü değil, dokunduğumuz insanların hayatında yarattığımız farkla ölçülür.
Sonra şu mesajı verdi:
– Bir işin gerçek değeri, toplum üzerinde yarattığı etkiyle değerlendirilmelidir. İnsanların hayatlarını iyileştirebilmek, onların geleceğe umutla bakmalarını sağlamak, benim için en büyük başarıdır.
Fortune’un yeni listesi, geleneksel iş modellerini zorlayan, günümüze damga vuran girişim liderlerini öne çıkardı. Elon Musk’ın ilk sıraya yerleşmesi, Mark Zuckerberg’in ilk 10’a girmesi, bu durumu ortaya koydu.
Hamdi Ulukaya’nın listeye girmesi, girişimcilik başarısının yanı sıra sosyal değer yaratmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
ABD’ye 1994’te göçmen olarak giden Ulukaya’nın 30 yılda “Dünyanın En Güçlü 100 İş İnsanı” listesine girebilecek noktaya ulaşması, gurur duyulacak bir gelişme değil mi?
Konkordato alacaklı olanları zora sokuyor
EMRE Ballı’nın Başkanı olduğu Finansal Kurumlar Birliği (FKB) ile EKONOMİ Gazetesi’nin düzenlediği “Anadolu Panelleri” kapsamında Ankara Ticaret Odası’nda (ATO) gerçekleşen toplantı öncesi ATO Başkanı Gürsel Baran ve Başkan Yardımcısı Temel Aktay’la sohbette konkordato konusu açıldı.
Gürsel Baran, Türkiye’deki konkordato uygulamasının dünyadaki en sıkıntılı sistemler arasında yer aldığını vurguladı:
– Bizdeki konkordato sistemi, alacaklıları zora sokuyor.
Temel Aktay’la yaşadıkları bir konkordato öyküsünü paylaştı:
– Epey zaman önce konkordatoya giren bir şirketten benim de, Temel Bey’in de alacağımız vardı. Borçlu şirket konkordatoya girdiği anda alacağımızın yüzde 35’i silindi. Kalan bölüm ikişer ayda bir ödenmek kaydıyla 24 takside bölündü.
Bunun ne anlama geldiğini şöyle anlattı:
– Sonuçta 100 liralık alacağımızı 10 liraya indiren bir erime söz konusu oldu.
Önerisini ortaya koydu:
– Devlet, konkordatoya giren şirketlerin alacaklıları için bir fon oluştursa iyi olmaz mı?