Ana mesajın etkisini kaybetmemek adına bu yazıyı kısa tutacağım. Köşeyi takip edenlerin bildiği gibi bir süredir Yapay Zekâ üzerine yazıyorum. Fakat konuya dair yaygın bir temel hatayı ele almak bugüne kadı: YZ’yi insan merkezci tasavvur ediyoruz. Çoğu kişi YZ’nin insan zekasına benzeyeceğini ve bu anlamda insandan daha iyi olacağını zannediyor. Bu büyük yanılgının sebebi, muhtemelen “yapay” sözcüğü. İnsan zekasının yapayını yapmaya çalıştığımız algılanıyor. Durum pek öyle değil.
YZ insan zihnini birebir aynı şekilde modelleme-simüle etme amacına sahip değil. Yakında dolaşımda çok daha fazla sayıda “zeki robotlar” göreceksiniz ama bunlar insan zekâsı ile aynı zekaya sahip olmayacaklar. YZ’nin insana göre üstün olduğu, daha da olacağı temel parametreler: bellek kapasitesi, proses işleme hızı ve işlenen verinin boyutları. Ama insan zekasını bilinç, sezgi, duygular, soyut düşünme, hayal kurma, deneyimlerden öğrenme gibi bilişsel özelliklerde muhtemelen hiç geçemeyecek. Gerek var mı?
Mesele daha iyi bir insan zekâsı yaratmak değil. Bu yeni varlığın anılarının olması, duygulanması, gelecek planları yapması, hayal kurması şart değil. Zamanla kendine özgün bir dil yapısı, öğrenme şekli, ontolojisi hatta epistemolojisi olacak. Daha da ileri gidelim, bugünkü matematik yerine yeni bir matematik ile çalışacak büyük olasılık. Kuantum işlemciler üzerinden konu ilerleyecek. O yüzden insan zekasının suni döllenmesini anımsatan Yapay Zekâ yerine Makine Zekâsı demek çok daha isabetli olur.
Asıl soru şu: bu yeni varlık bazı konularda insan zekasını yaklaşamasa dahi üstün olduğu parametrelerden dolayı varoluşsal bir tehdit olabilir mi insan oğlu için?