Yurt dışı yerleşikler ya da kısaca yabancıların geçen hafta 19 Mart’ta başlayan süreçte Türkiye’yi terk ettikleri biliniyordu bilinmeye ama bu terk edişin parasal boyutu tam olarak ortaya çıkmamıştı.
Şimdi en azından ilk resmi veriler ortada. Ancak bu veriler de ancak buzdağının görünen yüzü sayılır.
Merkez Bankası verilerine göre yabancılar geçen hafta net 443,8 milyon dolarlık hisse senedi ve net 439,5 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi sattı. DİBS’te gerçekleştirilen satış, net tutarları gösteriyor. Böylece geçen haftanın toplam çıkışı 883,3 milyon dolar oldu.
Geçen hafta çarşamba, perşembe ve cuma...
Ekonomi yangın yeri ve toplam çıkış 883,3 milyon dolar. “Keşke bu kadarla sınırlı kalmış olsa” dediğinizi duyar gibiyim. Bu düşünceye katılmamak mümkün mü?
Yabancıların çıkışının Merkez Bankası’nın açıkladığı tutarın çok çok üstünde olduğu ortada. Tutar bu miktar kadar olsa Merkez Bankası 25 milyar dolara ulaşan tutarda döviz satmak durumunda kalır mıydı? Tabii ki Merkez Bankası’nın müdahalesi yalnızca yabancı talebini karşılamak için değil ama biliniyor ki yabancı talebi de öyle milyar doların altında değil.
2 milyar alıştan 1 milyar satışa...
Her ne kadar piyasayı yatıştırmak için yapılan müdahale çok daha yüksek olsa da Merkez Bankası’nın hisse senedi ve DİBS’teki hareketlerle ilgili olarak açıkladığı tutar bile dalgalanmanın boyutu hakkında iyi kötü fikir veriyor.
Geçen hafta 883 milyon dolarlık çıkış gerçekleştiren yabancılar, bir önceki hafta ise yaklaşık 2 milyar dolarlık giriş yapmıştı. Yabancı yatırımcılar 7-14 Mart haftasında 480,1 milyon doları hisse senedi için, 1 milyar 465,3 milyon doları da DİBS için olmak üzere toplamda 1 milyar 945,4 milyon dolar getirmişti.
PPF azalıyor, DTH artıyor
Para piyasası fonlarındaki gerileme iyice hızlandı. Bu fonların kapsamında devlet tahvili bulundurmanın zorunlu kılınması her şeyi altüst etti.
Geçen hafta başlayan ekonomik çalkantıdan sonra bu tahvillerin faizinin artması, dolayısıyla fi yatının düşmesi tahvil kaynaklı olmak üzere bu fonların getirisini aşağı çekti.
Bu durum para piyasası fonlarına olan ilgiyi bir anda tersine çevirdi. Merkez Bankası verilerine göre 14 Mart’ta 1 trilyon 487 milyar lira olan bu fonların büyüklüğü, 21 Mart’ta 1 trilyon 326 milyar liraya geriledi. Düşüş tam 160 milyar lira.
Nereye gidiyor bu para?
Bu paranın izini sürmek tabii ki tam olarak mümkün değil. Ama bir tahmin yürütmek de zor değil. Hem zaten bazı veriler bu konuda bir ipucu niteliğinde.
Yine Merkez Bankası verileri ve döviz tevdiat hesaplarında yaşanan artış dikkat çekici.
14-21 Mart haftasında yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı tam 6,3 milyar dolar arttı. Bu artışın 3,2 milyar doları gerçek kişilerin, 3,1 milyar doları ise tüzel kişilerin hesabındaki artıştan kaynaklandı.
Döviz tevdiat hesabındaki 6,3 milyar dolarlık artışla para piyasası fonlarındaki 160 milyar liralık çıkışın böylesine birbirine yakın olması dikkat çekici.
Dış ticaret ne onduruyor, ne öldürüyor!
Türkiye gerçekten de kimi dönemler iktisat kitaplarına konu olabilecek anlaşılması, izah edilmesi zor gelişmeler sergileyen, bu tür gelişmelere konu olabilen bir ülke.
Türk parası son iki yıldır enflasyonun altında bir artış gösteriyor. Bu tartışılmayacak bir gerçek. Uzun dönemli bakılırsa Türk parasının değerli olmadığı sonucunu verecek çalışmalar da yok değil ama en azından şu son birkaç yıl için TL değerli, bu kesin. Peki TL’nin değerli olması dış ticareti öyle ileri sürüldüğü gibi çok etkiliyor mu; özellikle de ihracatı, hayır!
Dış ticaretteki aylık gerçekleşmeler yanıltıcı olabilir, uzun dönemli gelişmelere bakıldığında da ciddi bir ihracat azalması ya da yine ciddi bir ithalat artışı gözlenmiyor. Gerçi ithalatta artışa yol açan altın için kota getirilmesinin etkisi göz ardı edilemez.
Düz bir çizgi gibi...
2023’ün aralık ayından bu yılın şubatına kadar olan dönemin grafi kleri aylık bazdaki gerçekleşmelerde iyi kötü bir dalgalanmaya işaret ediyorsa da, yıllık gerçekleşmeler özellikle ihracatta neredeyse hiçbir değişiklik göstermiyor.
Öyle ki, ihracatta bu son on beş aylık dönemin yıllıklandırılmış gerçekleşmesi 255,6 ile 263 milyar dolar arasında kalındığını gösteriyor. En düşük 100, en yüksek 103, hepsi o kadar bir dalgalanma...
İthalat ise 340,1 ile 362 milyar dolar arasında salınmış. En düşük 100 ise en yüksek 106, o da o kadar. Kaldı ki ithalatta 362 milyar dolarlık yıllık gerçekleşme 2023 sonundaki duruma işaret ediyor; 2024 ile birlikte hızlı bir düşüş başladı. Zaten 2023 sonunda 106,3 milyar dolar olan yıllık dış ticaret açığı geçen yıl bir ara 78 milyar dolara kadar geriledi. TÜİK’in dün açıkladığı verilere göre yıllıklandırılmış açık şubat ayı itibarıyla 84,6 milyar dolar düzeyinde bulunuyor.
Aylıkta paralel bir seyir var
İhracat ve ithalatın aylık seyrinde ise dikkat çeken bir paralellik var. Bu durumu grafi kte çok somut olarak gözlemek mümkün.
İhracat ve ithalat aydan aya ya birlikte artıyor ya birlikte düşüyor. Bunun istisnası ancak birkaç ayda gözlenmiş.
Bu paralelliği açıklamak pek kolay değil ama bunda muhtemelen işgünü sayısı etken oluyordur.