GSYH ve üretim verileri iyice oynaklaştı. İleriye ilişkin öngörüde bulunmak giderek zorlaşıyor. Tam bir ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ durumu.
Ocak ayı sanayi üretimi açıklandı. Bir ay öncesine kıyasla sanayi üretimi yüzde 2,3 oranında azaldı. Bir aylık veriden büyük sonuçlar çıkarmamak gerekiyor. Ancak başka veriler de yıla iyi başlamadığımızı gösteriyor. İlk iki ay için kapasite kullanım oranı verilerini biliyoruz. Hem geçen yılın son çeyreğine hem de tüm 2024’ün ortalamasına kıyasla belirgin bir düşüş yaşandı kapasite kullanım oranında. İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI Ocak ve Şubat değerleri de eşik değer olan 50’nin altındalar: Sırasıyla 48 ve 48,3.
Oysa yılın son çeyreğine ilişkin sanayi üretimi ve GSYH verileri ayrı telden çalıyorlardı. Bir çeyrek öncesine kıyasla ikinci çeyrekte sanayi üretimi yüzde 3,8, üçüncü çeyrekte ise yüzde 1 oranında azaldıktan sonra dördüncü çeyrekte yüksek bir oranda artmıştı: Yüzde 3,34. Keza GSYH ikinci ve üçüncü çeyreklerde sınırlı bir düşüşten sonra dördüncü çeyrekte yüzde 1,7 oranında yükselmişti. Oldukça yüksek değerlerdi bunlar. Ne oluyordu? Nihayet üretim tarafında işler toparlanmaya başlamış mıydı? En kötü geride mi kalmıştı?
İlk iki ayda veriler öyle olmadığını gösteriyor. Daha doğrusu ‘olmadığını’ yerine ‘olmayabileceğini’ demek gerekiyor. Zira GSYH ve üretim verileri iyice oynaklaştı. İleriye ilişkin öngörüde bulunmak giderek zorlaşıyor. Tam bir ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ durumu. Cuma günü hizmet ve inşaat üretim verileri açıklanacak. Yetmez, birkaç aylık veriye daha ihtiyaç var ki sorulara daha az hatalı cevap vermek mümkün olsun.

Yapısal kısımda ortada bir şey yok
Uygulanan ekonomi programının oldukça eksik olduğunun hep altını çiziyorum. Sadece para politikasına dayanıyor. Maliye politikası ise bütçe açığını kontrol altına almaya çabalıyor. Ama programın sahiplenilmesini bir nebze olsun kolaylaştıracak işler yapılmıyor; yük adil dağıtılmıyor. Yapısal kısımda ise bir şey yok ortada. Bir de programın ilk aylarında politika faizi yavaş bir tempoda yükseltilince, enflasyon açısından da sonuç almak çok gecikti. Program özünde sadece para politikasına dayanınca ve enflasyonda işler istenildiği biçimde gitmeyince kredi faizleri yüksek, yerli para da değerli kaldı. Şikâyetler arttı.
Oysa böyle olması gerekmiyordu. Grafikte iki ayrı ekonomi programının ilk yıllarında gerçekleşen sanayi üretimi karşılaştırılıyor. Grafikte çeyrekler itibariyle mevsim ve takvim etkisinden arınmış sanayi üretim endeksi değerleri var. İlk program Mayıs 2001’de yürürlüğe konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı. İkinci program ise ‘Rasyonele Dönüş’ programı. O da Haziran 2023’te yürürlüğe konuldu.
Sanayi üretiminin seyri ne kadar farklı değil mi? Fark, büyük ölçüde uygulanan programların farkından kaynaklanıyor. Mayıs 2001’de başlatılan program oldukça kapsamlı bir programdı, şimdi uygulanmakta olan ise çok eksik. Elbette dış koşulları ve benzeri unsurları da dikkate almak gerekiyor. Ama dış koşulları değiştirmek elinizde değil, oysa programın nasıl tasarlanacağı tasarlayanlara kalmış. Biz kendi işimizi düzgün yapalım, sonra dış koşullara bakalım.