2024 boyunca dezenflasyonu amaçlayan politikalar uyguladık. Bu politikalarla paranın dolaşım hızının artmaması gerekir.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) “Türkiye Finansal Sistem Ödeme Raporu”nu yayımladı. Rapor; ödeme sistemleri, ödeme araçları, şube dışı hizmet kanalları gibi alanlarda pek çok veri içeriyor. Raporda 2024 yılına ait ve farklı kurumlardan gelen verileri derli toplu, incelemeye hazır bir şekilde, bir arada görüyorsunuz.
Ödeme sistemlerine ve araçlarına ilişkin veriler, pek çok ekonomik davranışı ayna gibi yansıtıyor. Bu verilerden paranın dolaşım hızı, ortalama harcama, toplam tüketim davranışı, gibi alanlarda doğrudan bilgi ya da öngörü sahibi olabiliyoruz.
Raporda benim dikkatimi çeken iki önemli gelişme şöyle:
Paranın dolaşım hızı 2024 yılında artmış: Ödeme sistemlerinden (EFT-EMKT, PÖS ve FAST) yapılan işlem sayısı 2023 yılında 4 milyar adet iken, 2024 yılında 5,2 milyar adede çıkmış. Ayrıca yapılan işlemlerin hacmi, 2023 yılında milli gelirin 15,5 katı iken, 2024 yılında 16,6 katına yükselmiş.
Ne anlama geliyor bu veriler? Geçen yıl her birimiz (Türkiye’de her yetişkin) ödeme sistemlerinde toplam 80 işlem yapmışız ve bu işlemlerle, yıllık kazancımızın 16,6 katını bir yerlere yollamışız anlamına geliyor. 2023 yılında ise her birimiz 62 işlem yapmışız ve yıllık kazancımızın 15,5 katını bir yerlere yollamışız. Yani 2024 yılında hem işlem sayısı hem de işlem hacminin yıllık kazancımıza oranı artmış.
Bunu paranın dolaşım hızı artmış diye okuyabiliriz. Malum, parasalcı okula göre para miktarı ve paranın dolaşım hızı enflasyonist baskıyı belirleyen en önemli iki değişkendir. Her ne kadar enflasyona sebep olan başka faktörler varsa da, gerçekten de paranın dolaşım hızı bu konuda önemli bir değişken.
Ama bir sorun var. Biz 2024 boyunca dezenflasyonu amaçlayan politikalar uyguladık. Mesela politika faizini yükselttik ve yüksek tuttuk. Mesela kira ve ücret artışlarını sınırlandırmaya çalıştık. Bu politikalarla paranın dolaşım hızının artmaması gerekir. Demek yapmamız gereken başka şeyler var veya uyguladığımız politikaların etkinliğini artırmak gerekiyor.
Kredi kartı harcamalarındaki artış dikkat çekici: Raporda diğer ödeme araçlarının yanı sıra kredi kartlarına ilişkin detaylı işlem ve hacim bilgileri de var. Kredi kartları toplam işlem hacmi 2024 yılında yüzde 91 artmış. Halbuki 2024 yılında enflasyon yüzde 44 artmıştı. Bu yüzde 91’lik artış çok yüksek değil mi? Kredi kartı işlem hacminin normalde enflasyon civarında bir artış göstermesini beklemek makul değil mi?
Denebilir ki, kredi kartı toplam işlem hacmi çeşitli nedenlere bağlı olarak enflasyondan daha farklı bir gelişme gösterebilir. Mesela toplam özel sektör tüketimi artmış olabilir veya daha önce hiç kredi kartı kullanmayan kişiler kredi kartı kullanmaya başlamıştır. Fakat bu iki faktör de kredi kartı harcamalarındaki hızlı artışı açıklamıyor.
TÜİK’in açıkladığı harcamalar yöntemiyle milli gelir rakamlarına göre özel sektör (hanehalkı) tüketimi 2023 yılında milli gelirin yüzde 59,3’ü iken, 2024 yılında yüzde 59’a düşmüş. Yani özel sektör tüketimi artmadığı gibi hafifçe azalmış bile. Yani artış buradan gelmemiş. O halde ikinci faktöre bakalım. Belki yeni kredi kartı kullanıcı sayısındaki artış belirleyici olmuştur. 2023 yılında bireysel kredi kartı kullanıcı sayısı 36,7 milyon kişiyken, 2024 yılında yüzde 5 artışla 38,4 milyon olmuş. Buradan kredi kartı harcamalarındaki artışa küçük bir etki gelmişse bile kesinlikle yüzde 91’lik artışı açıklamıyor.
Kullanıcı sayısındaki artışın etkisini giderebilmek için, kredi kartı başına alışveriş harcamasına bakabiliriz. Kredi kartı başına harcama 2023 yılında 113 bin TL iken, 2024 yılında 197 bin TL’ye yükselmiş. Yani yüzde 74 artmış. Demek ki hala elimizde tüketici enflasyonunun 30 puan üzerinde ve açıklanmamış bir artış var.
Bu artış hala pek çok faktörden kaynaklanıyor olabilir ama sözü daha fazla uzatmadan en güçlü iki olasılığı söyleyelim. Özellikle dar gelirlilerde kredi kartı kullanım ihtiyacının artmış olması ve aynı zamanda yine özellikle dar gelirlilerde yaşanan enflasyonun ortalama enflasyondan yüksek olması. Öyle ya, mesela gelirinizin tamamına yakınını eşit olarak gıda ve kiraya ayırmak zorunda kalıyorsanız; sizin 2024 yılındaki enflasyonunuz yüzde 44 değil; yüzde 56 olurdu. Hepimiz farklı mal sepetlerini kullanıyoruz.
Belki TÜİK de hepimiz için ortalama bir sepet hesaplamanın yanı sıra, ana gelir grupları için farklı ağırlıklarda farklı enflasyon sepetleri hesaplamaya başlamalı. Farklı gelir gruplarının enflasyonu ve vergi yükü hakkında daha çok bilgi sahibi olursak, enflasyona karşı mücadelede politika etkinliğimizi büyük ölçüde artırma şansımız olur.