ABD siyasetinin iki partili yapısının başrol oyuncularından Cumhuriyetçilerin simgesi fil ve Demokratlarınki de eşek. ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın yemin edeceği bugün bu simgelerin yanına tüylü mamutu eklememiz gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü…
Bugünkü dünya gündemini belirleyecek olay, ABD’de seçilmiş başkanı Donald Trump’ın yemin ederek göreve gelmesi olacak. ABD ve Türkiye arasındaki saat farkı hâlâ bu konu üzerinde yazmayı anlamlı bir hareket haline getiriyor. ABD siyasetinde Cumhuriyetçilerin simgesi olan fil, bir kez daha ülkenin ve dünyanın yönetici gücü olarak koltuğa otururken Demokratların simgesi olan eşek ya da katır oradan inecek.
Trump’ın yeni dönemi ile ilgili temel göstergeler, hem ülkede hem de dünyada ABD’yi güçlü ya da kendi MAGA (Make America Great Again-Amerika’yı Yeniden Muhteşem Yapalım) felsefesi içinde dış politikada yeni üretim ve tedarik zincirine odaklandığını daha önce de yazmıştım. Grönland’ı satın alma ve Kanada’yı eyalet olarak ABD’ye bağlama niyetini, küresel ısınmaya bağlı olarak iklim değişikliği daha önce karla kaplı olan bölgelerin altındaki toprağı ortaya çıkarırken oluşmuş bir politika olarak değerlendirmek gerekiyor.
Grönland’ın global lojistik açısından taşıdığı önemi de buna eklemek gerekiyor. Kanada ile ilgili talep ise, Alaska üzerinden Rusya’ya çok daha yakın olmayı sağlayacak bir yeni şekillenmenin kapısını açmayı hedefliyor. ABD, bu şekilde oluşacak yeni tedarik zinciri ile üretimi Çin’den kendi kontrolündeki topraklara çekmek için önemli bir koz elde edecek. Rusya’nın enerji kaynakları için de farklı bir pazar oluşmuş olacak.
Bu maalesef en büyük olumsuz etkiyi, en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa üzerinde yaratacak. Kendisini Rus doğalgazına bağımlı hale getirdikten sonra, ABD’nin de baskısıyla Rusya’dan uzaklaşan ve enerji tedarikçisi ile arasını bozan Avrupa, Doğu Akdeniz enerjisine mahkûm hale gelecek. Bu da istimlâk edildikten sonra yeniden kurulum için eski yapıların yıkıldığı Ortadoğu’da gücü ele geçirenlerin gelecekteki zenginliğinin güvencesi olacak. Hindistan’ın enerji ihtiyacı da bu denkleme katkı sunacak. Şu anda dümdüz edilmiş olan bölgede yeni inşaat başlayınca neler olacağını göreceğiz. Ancak yeni yatırım için artık daha iyi bir yatırım dönüşü (Return on Investment-ROI) hesabı yapılıyordur diye düşünüyorum. Bizim de yoksullaşan ihracat pazarımız Avrupa dengemizi bozarken ihracata yönelik olarak neler yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor. Özellikle elektronik ihracat ve hizmet ihracatı konusunda eksiklerimizi bir an önce gidererek kendimize Türkiye’ye yakışır bir uluslararası konum yaratmamız zorunluluğu altındayız. Bunu nasıl yapabileceğimizi gelecek yazılarda ele alacağım.
Ancak şimdi biraz ideolojik boyutu ele alarak yeni Trump çağında var olmanın formülü üzerinde durmak istiyorum. Bunun için de mamut sözcüğünü başlığa yazdım. Crunchbase’in 17 Ocak tarihli günlük bülteninin yeni yatırımlar bölümünde Colossal Biosciences adlı startup’a 200 milyon dolar tutarında yeni yatırım yapıldığını okudum ve bu şirketin ne olduğunu araştırmaya başladım.
Colossal Biosciences mamutu geri getirmeyi planlıyor
200 milyon dolarlık yatırımı Seri C yatırım turunda alan Colossal Biosciences’a hâlâ startup demek aslında doğru değil ama ağız alışkanlığı kabul edin. Bizim paramızla 7 milyar liranın üzerinde yatırım alan Colossal Biosciences, yok olmuş/soyu tükenmiş türleri geri getirmek için kurulmuş gen düzenleme teknolojilerini kullanan bir “biyoteknoloji ve genetik mühendisliği” şirketi ya da kuruluşu. Bu yazı yayımlandıktan sonra sevgili arkadaşım Asım Şengör’den konuyu yorumlamasını isteyeceğim. Benden daha iyi anladığı bir alan olduğundan eminim. Kendisi hem genetik alanında uzman hem de pilotluk eğitimi alıyor. Son yazışmamızda kendisine “Uçan Gentikçi” gibi bir isim takma konusunda anlaştık. Gibi dememin nedeni, İngilizce terimler üzerinden konuyu ele almamız.
Şengör’ün hava sahasında uçmaya devam edersem, biyoteknoloji ve genetiğin yanında yaşam bilimleri alanında da faaliyet göstermesi ile kategorize edilen Colossal Biosciences, beş yıl içinde yünlü mamutu geri getirmeyi planlıyor.
Colossal Biosciences, daha önce beş örneği görülen sıfır yok oluşun altıncısının tamamen insan faaliyetleriyle bağlantılı olarak gerçekleşmekte olduğunu ve buna önlem olarak geçmişteki yaşam zincirlerinin önemli oyuncularının sisteme eklenebileceğini düşünüyor. Evrim teorisindeki kayıp halka olarak bilinen açıkla ilgili çekilen filmleri hatırlayın. Bunu bildiğimiz ve soyu tükenmiş olarak kaydettiğimiz canlılarla birleştirin: Ortaya Colossal Biosciences’ın peşinde olduğu konsept çıkıyor.
Şirket, Jurassic Park serisindeki gibi özel bir alanda modern bir hayvanat bahçesi kurup bu antik dönem yaratıklarını millete gösterme peşinde değil. Eski sürdürülebilir dünyanın halkalarını bu şekilde yeniden üreterek eski yaşam zincirini ya da döngüsünü restore etmeye çalışıyor.
Dinozorlar ve mamut gibi canlıların ortadan kalkmasında buzul çağının etkili olduğunu düşünürsek, küresel ısınma ile oluşan yeni dünyada yaşam döngüsünü oluşturan bu tür halkalarla yeni bir zincir oluşturmak; ya da daha doğru ifadeyle eski zinciri yeniden oluşturmak ilgi çekici bir yaklaşım. Buz Devri ya da İngilizce Ice Age animasyon filmindeki mamutların rolünü gerçek mamutların oynayabileceği bir dönemden bahsediyorum.
Sadece animasyon sektörü ile ilgili bir durumdan fazlasını tanımlamak gerekiyor. Tarım öncesi bu dönemde insanların avcılıkla karınlarını doyurdukları ve bir komün hayatının söz konusu olduğunu hatırlatmak isterim. Av peşindeki bu toplumda, insanların avlandıkları yerin evleri olduğu düşünülürse sosyal hayatın bu olası genetik devrimden nasıl etkileneceğini araştırmayı bilim insanlarına bir araştırma ödevi olarak veriyorum. Tarımla uğraşan yerleşik insanın, hasat dönemi ve üretimi stoklamayı insan hayatına sokarak zeminini yarattığı kapitalizmin, bu yeni zincirde nereye evrileceğini araştırmak ise iktisatçıların ödevi. Tutulan stokun güvenilir birinin himayesine verilmesi ihtiyacının doğurduğu ruhban sınıfı ve dinlerin neye dönüşeceğine ise ilahiyatçıların ve antropologların bakması gerekiyor. Tabii bunların hepsine, “mesela dedik” ifadesini ekliyorum çünkü Colossal Biosciences’in başarılı olacağının bir garantisi yok.
Bunların hepsinin üzerine biraz komplo teorisi eklemek isterseniz, Trump’ın Grönland ve Kanada ile ilgili taleplerini Dan Brown’ın Türkçeye İhanet Noktası olarak çevrilen Deception Point adlı romanı ile birleştirebilirsiniz. NASA’ya ait bir uydunun kutup bölgesinde nadir bir şey tespit etmesi ile başlayan olaylar dizisi, mikroorganizmalardan başlayan birçok şeyin bilgisine ve kendisine sahip olmanın siyasi gücü nasıl değiştireceğini anlamak açısından komplo ötesi bir değer taşıyor. Acaba Grönland, soyu tükenmiş türlerin geri getirilmesi açısından taşıdığı önem nedeniyle de mi Trump’ın radarında?
Bu, edebiyat yanı ağır basan değerlendirme STEM+A (science, technology, engineering, mathematics+art-bilim, teknoloji, mühendislik, matematik+sanat) konseptinde olduğu gibi hafif görünüyor ancak ulusların kaderini belirleyebilecek bir ağırlığa sahip.
Evden çalışma üzerinden sürdürülen savaş kızışıyor
Donald Trump’ın, servetini oluşturmasını sağlayan işleri dışında en dikkat çekici yanı, popülerlik kazanmasını sağlayacak şekilde televizyona çıkmasıydı. Amerikan güreşi şovlarında takım temsilcisi olarak girdiği bahisler ve meydan okumalar, bizde Çırak diye gösterilen The Apprentice’te patron olarak boy göstermesi ve otellerini kullanan televizyon dizilerinin çekimine katılıp ekranda görünmesi, bunun tipik örnekleri. Yanılmıyorsam “How I Met Your Mother” dizisini izlerken çatı partisi sahnesinde eşime “Adam ne kadar Trump’a benziyor” demiştim ve “Zaten o” yanıtını almıştım. İnanmayıp dizinin sonundaki oyuncular listesini ağır ağır kaydırdığımda o kişinin benzer değil Trump’ın kendisi olduğunu ve eşimin bir kez daha haklı çıktığını görmüştüm. Figürasyon yapmıştı; büyük bir rolü yoktu, sadece görünmüştü.
Bizdeki Çırak dizisinde Trump’ın rolünü üstlenen, zamanın Anadolu Grubu yönetim kurulu başkanı Tuncay Özilhan’ın benzer bir etki ve şöhret yaratamamış olması, Trump’ın seçmen nezdinde etki yarattığı, yeniden seçilmesi ile kanıtlanırken kurduğu kadronun yaratacağı değişimle ilgili şimdilik sadece ipuçlarına sahibiz. Ancak bunlardan benim için en çarpıcı olan eski ABD Başkanı Joe Biden’ın giderayak kamu çalışanlarına haftanın dört günü evden çalışma serbestisi sağlayan kararnamesi oldu. ABD Verimlilik Bakanı Elon Musk’ın ofise gitmemenin verimsizlik yarattığını düşündüğünü kendi ifadeleri sayesinde bildiğimden bu tartışmayı baştan beri yakından takip ediyorum. Bence Trump’ın zaman istemesine karşın TikTok ile ilgili erteleme vermeyen ABD yüksek mahkemesinin kararından daha büyük bir çatışma burada sürüyor.
Times of India’nın 18 Ocak 2025’te güncellediği haberinde Peter Thiel’in Silicon Vadisi’nde uzaktan çalışmanın birçok çalışanda düşük verimlilik yarattığının görüldüğüne ilişkin yorumuna yer veriliyor. Thiel, şirketlerin bu çalışanların bir kısmını işten çıkardığını ve ofis düzenine geri dönülmesi yönünde adımların atıldığını söylüyor. Fortune dergisinin 2007’de “PayPal Mafyası” başlığını attığı kapak hikâyesinde, PayPal’u kuran ekibin iş hayatı üzerindeki muazzam etkisine değindiğine dikkat çekilen makalede, Thiel’in aktardığım yorumları “samimi” ifadesiyle değerlendiriliyor. Üstelik bu samimi nitelemesi, birçok iş adamının bu konuda yaptığı açıklamalara kıyaslanarak yapılan bir değerlendirme.
PayPal Mafia, “financevaults” instagram hesabında da 21 Eylül 2024’te gündeme geliyor. Finance Vault’un finans, iş ve servet kod sözcüklerini kullanan hesabında Fortune’un bastığı fotoğrafta yer alan 14 eski kurucu ve çalışanın şirketten ayrıldıktan sonra teknoloji sektöründe yarattığı etkiye atıfta bulunuluyor. Arasında Tesla, SpaceX, YouTube, Reddit ve LinkedIn’in bulunduğu birçok teknoloji şirketinin kurucularının bu resimde yer aldığı belirtilirken Tesla ve SpaceX’in kurucu ortağı olan Elon Musk ile kurduğu Palantir adlı şirket ile Facebook’un önemli bir yatırımcısı olan Peter Thiel özellikle vurgulanıyor. Fotoğraftaki yedi kişinin dolar milyarderi olduğuna işaret edilen paylaşımda, dikkat çekici şirketler kurulmasında önemli rol oynayan diğer isimler ve şirketler YouTube (Chad Hurley, Steve Chen, and Jawed Karim), LinkedIn (Reid Hoffman) ve Yelp (Jeremy Stoppelman) olarak listeleniyor.
Postta, PayPal’un 2002’de eBay’e satılmasının ardından bu fotoğrafta yer alanların arasındaki sıkı ilişkinin hiç kopmaması nedeniyle mafya teriminin kullanıldığı da ifade ediliyor. Buna Türk Siyaset Bilimci, Yazar ve Akademisyen Soli Özel’in Hizmet İhracatçıları Birliği’nin 19 Aralık’taki Tech Export Türkiye Summit 2024 ana konuşmayı yapmasının ardından ayaküstü sohbetimizde Peter Thiel ile ilgili sözlerini eklemek isterim. Özel, Thiel’in ABD seçilmiş başkan yardımcısı J.D. Vance’in yetişmesinde önemli rol oynadığını söyledi. Musk ile Vance’in birlikte çalışacak olmasını bütün bu yazdıklarımın üzerine eklerseniz, ABD’de yeni Trump döneminde hangi felsefenin egemen olacağını net bir biçimde görürsünüz.
Ve iş çok komik biçimde, kendi düşüncem olmasına karşın anlatırken benim bile konuyla ilgisini inandırıcı bulmakta zorlandığım mamut avlama işine geliyor. Yeni Trump iktidarında her gün birlikte mamut avlayıp onu paylaşanlar mı yoksa evinde oturup din adamının ya da güvenilir devlet adamının kontrolüne verilen hasat stokundan payını almayı bekleyenler mi hâkim olacak? Bu bir bilim kurgu sorusu değil, ciddi bir ekonomi ve siyaset sorusu. Bu nedenle resmi bu kadar kapsamlı çizip bilim insanlarına ödev veriyorum.
Son olarak siyaset bilimcilere şunu sormak gerekiyor: Camp David’de Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahem Begin’i bir araya getirerek Mısır-İsrail barışının yolunu açan ve sonra da anlaşmanın imzalanmasını sağlayan merhum ABD Başkanı Jimmy Carter’ın dışişleri bakanı Cyrus Robert Vance ile Trump’ın başkan yardımcısı J.D. Vance arasında akrabalık ya da ideolojik yakınlık gibi bir bağ var mı? Carter’ın Demokrat, Vance’in Cumhuriyetçi olduğunun farkındayım. Eğer varsa, denge politikası sandığımız şeyde, Neşeli Günler’deki Ziya’nın durumuna düşebiliriz. Filmde Ziya karakterini canlandıran Şener Şen, duruma göre birbirinden ayrı yaşayan ağabeyi Kazım’a (Münir Özkul) ya da yengesi Saadet’e (Adile Naşit) yanaşarak yolunu bulurken Kazım ile Saadet’in tekrar birleşmesi ile her iki kapısını birden yitiriyordu. ABD’nin iki partili yapısı tek partili bir hal alırken büyük sıkıntı yaşayabiliriz. Allah o durumlara düşürmesin.