Trump’ın İsrail'le Türkiye'nin arasını bulma teklifini, Ankara kabul etse imaj yerle bir olacak; reddetse, Trump gibi eksantrik bir siyasetçiyi karşısına alacak.
ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşmesinde yaptığı açıklamaların yıldızı Türkiye oldu; Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan övgülerle bahsetti, Suriye'deki Esad rejimini deviren asıl gücün Türkiye olduğunu söyledi.
Erdoğan'a övgüler ilk anda kulağa hoş gelse de, bunların sonuçlarının pek de iyi olmayacağını öngörmek mümkün. Şöyle ki;
- Rahip Brunson vurgusu- Trump, Erdoğan'ı överken Rahip Brunson'un adını da andı. Rahip tutuklu yargılanırken Trump araya girmiş, tehditler savurmuş, bu tehditlerin hemen ardından da -ilginç zamanlama- Brunson tahliye edilmiş ve kendisini bekleyen bir özel uçakla Türkiye'den apar topar ayrılmıştı.
Adalet Bakanı Tunç "yargı bağımsızdır" demeye devam etse de, Trump'ın Brunson çıkışı AK Parti hükümetinin bu duruşunu yıkan bir tavır; HDP Genel Başkanıyken hapse atılan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'dan sonra, şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile siyasetin sağ kanadında yükseliş ivmesi yakalayan Zafer Partisi'nin Genel Başkanı Ümit Özdağ hapiste. Bu isimlerin hepsinin gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın karşısına çıkacak potansiyel adaylar olduğunu içeride ve dışarıda herkes farkında.
- Suriye'de yeni yönetimin durumu- Esad'ın düşmesinden itibaren Türkiye'nin söylemi "devrimi Suriyeliler yaptı" oldu. Ancak Trump'ın sözleri, Ankara'nın doğru gerekçelerle -Arap dünyasını kırmamak, Esad'ın destekçileri Rusya ve İran'ı karşıya almamak gibi- sürdürdüğü bu tavrı yerle bir etti. Sosyal medyada özellikle Arap kullanıcılar kendisini Suriye'nin yeni lideri ilan eden Colani-El Şara'dan "Türkiye'nin piyonu" diye bahsetmeye başladılar bile.
- Trump'ın "arabuluculuk" teklifi ve Erdoğan'ın imajı- ABD Başkanı'nın İsrail'le Türkiye'nin arasını bulma teklifi de AK Parti hükümetinin içerde ve dışarıda Erdoğan için çizilmeye çalışılan Gazze'nin "en büyük savunucusu" imajını zora soktu. Ankara bu teklifi kabul etse imaj yerle bir olacak; Reddetse, Trump gibi eksantrik bir siyasetçiyi karşısına alacak. Zor ikilem.
Buna bir de Trump'ın aynı toplantıda Gazze için "inanılmaz değerde bir gayrimenkul" demesini, Gazze'nin ABD tarafından sahiplenilmesi gerektiğini söylemesini de eklemek gerek. Ankara'nın "Gazze Filistinlilerindir" politikasına tamamen ters bir yaklaşım bu.
Tam da Beyaz Saray’da Netanyahu-Trump görüşmesi olurken, uluslararası basında çıkan Türkiye ile İsrail arasında Suriye üzerinde "uzlaşma" söylentileri de ayrıca anlamlı. Middle East Eye haber sitesi, iki ülkenin Suriye'de çatışmaların önlenmesi için mekanizmalar üzerinde çalıştıklarını yazdı. Haber henüz yalanlanmadı.
Trump'ın övgülerinin Türkiye için olası İran, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sonuçlarını ise zaman gösterecek.
Trump'ın Ankara'ya atadığı yeni ABD Büyükelçisi Barrack'ın kullandığı Muaviye alıntısı unutulmamalı;
“Kırbaç yeterli olduğunda kılıcı, dilim/sözlerim yeterli olduğunda ise da kırbacı asla kullanmam..."
Trump belli ki ilk aşamada; "Dilini" kullanıp, övgülerle işe başladı.
Arkasından ne geleceği belli değil…