Gümrük vergisinin en önemli ili etkisi; gelir etkisi ve koruma etkisidir. Gelir etkisi, gümrük vergisinin bir vergi geliri olduğunu ve gümrük vergisi artırılarak kamu gelirinin artırılacağı gerçeğine dayanır. Gümrük vergisinin ilk uygulandığı dönemde bu amaç güdülürken bugün gelinen noktada gümrük vergileri artırılmak suretiyle ithal ürünlerin fiyatları yükseltilerek yerli üreticilerin korunması amacı daha ön plana çıkmıştır. ABD Başkanı Trump’ın ek vergi koymasındaki amacının; yerli üreticiyi korumak, dünyanın en büyük tüketici ülkesi sayılan ADB’de tüketimin içindeki yerlilik payını artırmak olduğunu biliyoruz. Bu noktada, gümrük vergisinin gücünü kendi oluşturduğu globalizme karşı kullandığını söylemek yanlış olmaz.
Bir atasözümüz vardır; “perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye. Bugün yaşanan ticaret savaşlarının ayak sesleri, Trump’ın birinci başkanlığı döneminde duyuluyordu. 2023 yılı Haziran ayında yayınlanan makalemizde bunu şu şekilde kaleme almıştık: “Milenyum çağının başlangıcında; özellikle ekonomik anlamda küreselleşme konusunda güçlü bir rüzgâr oluştu ve bu rüzgâr 20 yıl devam etti diyebiliriz. 11 Eylül olaylarının yaşandığı 2011 sonrasında ABD’nin dış ticarete sadece güvenlik açısından bakıp gümrük vergisinin koruma etkisini göz ardı etmesi ve Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üye olması bir araya gelerek, ABD-Çin dış ticaretinin ABD aleyhine sürekli olarak artmasına sebep oldu. Sürecin başlangıcında ABD şirketleri Çin’in ucuz iş gücü ve üretim imkânını kullanarak burada ürettirdikleri ürünleri kendi ülkelerine bile getirmeden doğrudan dünyaya satarak tatlı karlar elde ederken, Çin üretimden kaynaklanan gücünü ve teknolojik deneyimini markalara dönüştürerek ABD’ye rakip olmaya başladı. “Tüccar Başkan” olan Donald Trump bu duruma seyirci kalamadı ve globalizmin çöküşünü başlattı. Doğal olarak bu tavır DTÖ’nün kurallarına uygun değildi ama oyun kurucunun başkaldırışına DTÖ’nün gücü yetmedi.”1
Bu noktaya nasıl gelindi?
Yukarda da belirttiğimiz üzere, bu noktaya gelinmesinin en büyük nedeni, son 25 yıldır ABD’nin dış ticaret açığı vermesidir. Dış ticaret açığı oluşmasının ana nedeninin 11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin dış ticaret politikasının merkezine güvenliği koyması ve gümrüğün vergi toplama ve koruma etkilerinin ikincil plana atması söylenebilir. Bunun yanı sıra, NAFTA anlaşmasının ABD aleyhine işlemesi, Avrupa Birliğinin hem ekonomik hem de siyasi bir güç haline gelmesi ve bu süreçte ABD’nin bu konularla ilgilenmemesi konuyu daha da derinleştirmiştir.
Çin
Trump’ın ilave gümrük vergisi koymasının en büyük sebebi Çin’e karşı verdiği dış ticaret açığıdır. Çok fazla söze gerek yok. Aşağıdaki tablo tek başına dış ticaret açığının vahametini ortaya koyuyor.
NAFTA
İkinci konu ise 1 Ocak 1994'te yürürlüğe giren Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın (NAFTA) ABD aleyhine işlemesidir.
NAFTA anlaşmasından ABD’den çok Meksika ve Kanada yararlanmış, ABD’nin dış ticaret açığını bu ülkeler lehine artırmıştır. İşin ilginç tarafı ise dış ticaret açığının en büyük sebebi, ABD yatırımcısının ABD yerine Meksika ve Kanada’da yaptığı yatırımlardır.
Avrupa Birliği
Ülke bazında bakıldığında bile AB üyesi ülkelerin ABD dış ticaretinde hatırı sayılır bir yer kapsadığını söyleyebiliriz. 2023 yılı itibariyle ABD ihracatında üç AB üyesi ülkenin, ithalatında ise bir AB üyesi ülkenin ilk 10 sırada yer aldığı gözlemlenmektedir.2
İşin ilginç tarafı ise Trump öncesinde ABD ile AB arasında Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması imza düzeyine kadar olgunlaşmışken, konu tam tersi ticaret savaşına dönüşmüştür.
Vergi oranı nasıl belirleniyor?
Gümrük vergi oranlarının belirlenmesinde ‘hedef ülkeyle olan dış ticaret açığı’ esas alınıyor. Belirlenen formülde, üçü ‘dış ticaret elastikiyeti’ni konu alan, diğer ikisi ise ‘küreselleşme’ ve ‘ticaret savaşlarını' irdeleyen 5 akademik çalışmaya referans veriliyor. Çin’e uygulanacak vergi oranının nasıl belirlendiğini örnek alırsak; ABD’nin Çin’den yıllık ithalatı 438 milyar dolarken, bu ülkeyle olan dış ticaret açığı 295 milyar dolar. Açığın toplam ithalata oranı yaklaşık yüzde 68. Bu oran ikiye bölünerek yüzde 34’lük ek gümrük vergisi oranı belirleniyor.
ABD’nin tüm ticari partnerleri için uyguladığı formül teorik olarak 0 ile 99 arasında sonuç veriyor, çıkan sonucun ikiye bölünmesiyle yeni tarife belirleniyor.
Türkiye
Birinci Trump döneminde ABD’nin Çin ürünlerine uyguladığı ilave gümrük vergisinden Türkiye’nin de olumsuz etkilenmesi nedeniyle, 2018 yılında Türkiye ABD ürünlerine misilleme olarak ek mali yükümlülük uygulamaya başlamıştı. Buna rağmen Türkiye-ABD ithalat ve ihracatında ciddi bir değişiklik olmamıştır. Türkiye ile ABD arasındaki dış ticarette dış ticaret açığı çok düşük orandadır.
TÜİK verilerine göre Türkiye 2024 yılında ABD’ye 16 milyar 349 milyon dolarlık ihracat yaparken, 16 milyar 227 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Böylece sadece 122 milyon dolarlık dış ticaret fazlası sağlandı. Trump’ın formülüne göre Türkiye’nin durumu ((122/16.349)x100)/2=Yüzde 0,37 sonucunu veriyor. Rakam önemsenmeyecek derecede düşük olduğu için Türkiye de ‘seyyanen’ yüzde 10’luk ek gümrük vergisi tarifesi kapsamında yer aldı.
Gerek Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Hazine ve Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı gibi resmi gerekse iş alemi açıklamalarından, bu durumun Türkiye’nin lehine olacağı anlaşılmaktadır. Bu açıklamaların özünde, ABD pazarında Türkiye’nin rakibi olan ülkelere uygulanan vergi oranlarının daha yüksek olması yatmaktadır.
Trump ticaret savaşını tekrar başlatarak, ABD’nin kurduğu küresel ticaret ve küresel refah amacının temeline pimi çekilmiş bir bomba bırakmıştır. Küresellikten maksimum korumaya bu hızla dönüş yaparken aracın duvara toslamaması imkansız gibi görünüyor. Buradaki amacın gerçekten korumacılığı hortlatmak mı yoksa ülkeleri pazarlık masasına oturtmak mı? Bunu zaman gösterecek.
Çin ve ABD karşılıklı misilleme olarak gümrük vergisi oranlarını artırıyor. Diğer ülkeler nezdinde ise üç aylık erteleme geldi. Ancak, konuyu hep dış ticaret açısından tartışıyoruz. ABD vatandaşlarının en büyük korkusu enflasyondur. Pandemide yükselen enflasyonu frenlemek için yükseltilen faiz oranını hala FED düşüremiyor. İthal eşyasında bu denli vergi koymanın doğal sonucunun maliyet enflasyonu oluşturacağını unutmamak gerekir.
Olayın başka bir vahameti de bu?
[1] https://www.ugm.com.tr/e-katalog/e-dergi-10/
2 https://tim.org.tr/files/downloads/Ulke_Bilgi_Notlar%C4%B1/ABD_UlkeBilgiNotu.pdf