Ödenen faizin katma değer içindeki payının hızlı artması ve kârlılığın düşmesiyle, iş modeli ve rekabet gücünde henüz istenilen bir seviyede olmayan şirketleri zor bir dönem bekliyor.
BDDK’nın haftalık verilerine göre takipteki alacaklar artmaya başladı. 2024 yılı sonu itibariyle 294 milyar TL olan tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) 4 Nisan 2025 haftalık bankacılık verilerine göre 358,3 milyar TL’ye ulaştı. Yılbaşından bu yana %22 artış var. Geçen yılın aynı dönemindeki TGA artışı %3,9 idi. %22 ve %3,9 çok önemli bir gelişme olduğunu düşünüyoruz bankaların bilanço ve kredi maliyetleri açısından. 2025’in başlarında ağırlıklı olarak kredi kartlarından kaynaklanan ivmenin şimdi şirketlere yansıdığını söyleyebiliriz. 2025 başında 177 milyar TL olan ticari krediler için TGA, 4 Nisan 2025 haftasında 207,3 milyar TL’ye ulaştı ve artış oranı %17. Ancak son dört haftalık artış yüksek ve %7,2’dir. Bireysel ve Ticari TGA haftalık artışı geçen hafta 9,3 milyar TL olup 358,3 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2025’te 14 haftalık en fazla artış kaydederek pik yapmıştır. Bu trend böyle devam eder ise kredi maliyetleri artacaktır. 2024 yılında ortalama 12,7 milyar TL aylık TGA karşılığı bu yıl aylık ortalama 23 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2024 yılında TGA karşılığının Net kara oranı %23 iken bu yıl bu oran %39’a çıkmıştır.
Özetle sorun artıyor. Bu rakamların içine henüz ABD’nin uygulamaya başladığı Gümrük tarifelerinin ve ülkemizdeki siyasi gerilimin etkisi henüz yok. TGA neden artıyor? 2021, 2022, 2023 yıllarında uygulanan para politikası, şirketlerin borç servisi yapmasını kolaylaştırdı. Şirketlerin reel olarak ödedikleri faiz 2021’de %-33,3, 2022’de %-38,3, 2023’de %-11,2 iken (negatif faiz olduğuna dikkat çekerim.) 2023’ün ikinci yarısından sonra artan politika faizinin de etkisiyle reel olarak %23,3 olmuştur. Kısaca özetlersem ortalama kredi faizi 2021 yılında %20, 2022 yılında %22, 2023 yılında %28 ve 2024 yılında %58,5 olmuştur. Bu yıllara ait enflasyon rakamları da sırasıyla %36,1, %64,3, %64,8 ve %44,4 oldu. 2021-2023 yıllarında dört yıl şirketlerin finansal tablolarına olumlu yansıyan negatif faiz, 2024’ten sonra yüksek reel faize dönüştü. 2025’te ilk 94 günlük ortalama TL kredi faizi %52,5’tir. Bu kadar yüksek faizi şirketlerin ödemesi mümkün görünmemektedir. Bir yandan yurt dışı talepte yavaşlama, bir yandan TL’nin değer kazanması ve yurt içi talebin de 2025 yılında düşüşü işleri zorlaştırır iken maliyetler artmaya devam ediyor.
Finansman giderlerinin satış içindeki payı hızlı yükseliyor
Reel sektörün bilançolarını yakın takip ediyoruz. Şirketlerin faaliyet giderlerinin satışa oranı bir çok şirkette 100-300 baz puan arttı. Satış baskısı nedeniyle gelirler sınırlı iken maliyetlerin artması, operasyonel kârlılığı düşürür iken finansman giderlerinin satış içindeki payı hızlı yükseliyor. Bu olumsuzluk, şirketlerin likiditesini ve borç ödeme yapmasını zorlaştırıyor. 2024 zor bir yıldı ancak 2025 daha zor olacaktır. Bu durumun üstesinden gelmenin yolu değerli ürün ve hizmet üreterek kârlılığı ve dolayısıyla fon yaratma kapasitesini artırmak. Bizim düşüncemiz şirketler henüz değerli ürün üretmek için iş modelleri ve rekabet stratejisinde önemli bir yol alamadılar. Katma değer içinde iş gücü ve faizin payı artarken şirket kârları düşmektedir. Bunun sonucu olarak da faaliyet kârının önemli kısmı (bizim tahminimiz %65 ve üzeri) faiz ödemesine gideceğinden şirketlerin anapara ve faiz ödeme stresi artacaktır. Zaten bunun yansıması da TGA artışıdır.
Sonuç olarak, ödenen faizin katma değer içindeki payının hızlı artması ve kârlılığın düşmesiyle, iş modeli ve rekabet gücünde henüz istenilen bir seviyede olmayan şirketleri zor bir dönem bekliyor. Yapılması gerekenler;
1- İş gücünün verimliliğini artırarak toplam output’u çoğaltmak.
2- Performans bazlı ölçülebilir ve yönetilebilir bir üretim sistem kurmak.
3- İnovatif ve yenilikçi fikirleri hızlıca değerli ürün konseptine evirmek.
4- Maliyet yönetiminde KPI’ı belirleyerek kapsamlı bir çalışma yapmak.