Shakespeare’de özel bir anlam verilmeyen Leviathan, Hobbes’da baş imge olduysa bunun nedenleri olmalı.
1485 yılında Hazine’de toplanan (Exchequer Chamber) Tudor hukukçular, Henry VII için “que le Roy fuist personable et discharge dascun attender eo facto que il prist sur le Raigne et estre roy...” (Kantorowicz, 1997 (1957): 12) dedikleri anda iki vücut kuramı en mükemmel ifadesine kavuşmuştu. Bu Kantorowicz’in yorumudur. Benzer bir durum Fransa kralı Charles V için de geçerliydi çünkü kral olduğu anda «telement nettoié de ses pechiez» sayılmıştı. Yani kral, kral olduğu anda insan olarak (body human) eskiden yaptıklarından -günahlarından- sorumlu olmaktan çıkıyor ve arınıyordu. Bir nevi “vaftiz olan bebeğin saflığına” kavuştuğu kabul ediliyordu. Üstelik bu iki vücut aslında tekti, fakat «maior causa ad se minorem» gereği, daha esaslı neden olan body politic ağır basıyor ve body human’a üstün geliyordu. Kral öldüğü zaman da krallık ruhu başka bir vücuda -yeni kral- geçiyordu (the King’s demise; par demys le Roy). Krallık makamı sadece kralı daha önceki kusurlarından ve günahlarından arındırmakla kalmıyor, aynı zamanda ölümsüz bir özellik olarak yeni kralın vücuduna göç ediyordu. Kral, teorik olarak, “hatasız”, “saf” olmak durumunda olduğu için. Bu imaj hala etkili değil mi?
Öyle veya böyle imaj neredeyse her şeydir. Hobbes’un meşhur Leviathan’ının kapağındaki resmi herkes hatırlayacaktır. Leviathan bir dev olabilir; bir deniz canavarı olabilir, bir timsah olabilir. Her durumda çoğu Latinceden çevrilen klasikleri resim ve gravürlerle bezemek moda olmuştu ve bu görselliğin ilgiyi/etkiyi artırdığı düşünülüyordu. Hatta Hobbes’u imago olmadan analiz etmenin eksik kalacağı bile düşünülmektedir. Yani Hobbes ‘un imaj kullanımı bir geleneğin devamıydı. Leviathan’ı oluşturan öğelerin tek tek insanlar olduğu görülebilir; insanlar birleşerek -toplum sözleşmesiyle- tek bir “suni insan” -Artificiall Man- yaratıyorlar. Öte yandan Carl Schmitt de Hobbes üzerine kitabının birinci bölümünde Leviathan’ın kutsal kitaplar, tarih ve mitolojiler boyunca aldığı biçimleri ve anlamlarının çeşitliliğini anlatır. Leviathan bir yılan, bir ejderha da olabiliyor; fakat denizle ilişkisi kesin. Hatta Schmitt, Leviathan’ın denizin kendisi de olabildiğini, 14. Yüzyılda Akdeniz’in «diabolicum mare» olarak görüldüğünü yazar; şeytani deniz. O kadar ki Cebelitarık, Akdeniz canavarının havaya su püskürten -balinalardaki gibi- ve Behemoth’un -bir diğer Eski Ahit canavarı- kemiklerine benzetilen bir fistül oluyor: Ossa eius velut fistulæ æris. Bu “şahsileştirmede” Mallorca adaları da Akdeniz’in testisleri -sperm oluşumunu ve ereksiyonu sağlayan sinirler- olabiliyor: Nervi testiculorum. Schmitt bu detayı Opicinus (Opicino) de Canistris’e (1296–1353) -diğer adıyla Anonymous Ticinensis; Anonimo Ticinense- dayanarak veriyor.
Leviathan’ın sadece bir Eski Ahit canavarı olduğunu söyleyip geçmek, göreceğimiz gibi, yeterli değildir çünkü Hobbes’un düşüncesi ve seçtiği imago arasında önemli bir örtüşme bulunuyor. Leviathan’ın “balıkçının” yakaladığı “şeytan” olduğunu, bu Hristiyan imgesinin Haçlı Seferlerinden Luther’e kadar kullanıldığını da elbette unutmamak gerekiyor. Esasen Leviathan’ın Kabbalah kullanımıyla, Hristiyan teolojisindeki anlamları farklı olabiliyor. Leviathan’ın yakalanması ve yenmesi elbette bir alegoridir. Ancak sadece görünen sembolik anlamıyla sınırlı olmayıp birden fazla manada “ruhsal” bir zafer anlamına gelmesi de doğaldır. Öte yandan, Shakespeare’de Leviathan yağmacı bir orduyu betimlerken, özel bir sembolik, allegorik, siyasal teolojik anlamı olmadan kullanılıyor: “We may as bootless spend our vain command Upon the enraged soldiers in their spoil. As send precepts to the leviathan To come ashore. Therefore, you men of Harfleur, Take pity of your town and of your people, Whiles yet my soldiers are in my command; Whiles yet the cool and temperate wind of grace O'erblows the filthy and contagious clouds Of heady murder, spoil and villany”. (Henry V konuşuyor; Henry V, Act III, Scene III)
Hobbes’un Leviathan imgesini seçişiyle Shakespeare’in Henry V’i yazışı arasında yaklaşık 50 yıl var. Shakespeare’de özel bir anlam verilmeyen Leviathan, Hobbes’da baş imge olduysa bunun nedenleri olmalı: İngiltere’de 17. Yüzyılın ilk yarısında eski metinlere bakışta değişen algının rolü olmasa bu imaj seçilmezdi. Leviathan’ın birden fazla anlama gönderme yapabilir ve eğitimli insanların sembolik dünyalarına nüfuz edebilir hale gelmesinin, İngiliz elitinin tahayyül dünyasında 50 sene önce sahip olmadığı ayrıcalıklı bir yer tutmasının nedenlerini inceleyebiliriz. Elbette yakın bir neden var ve Hobbes’un karmaşık imlemesinde doğrudan etkili: Charles I’in 1649’da idam edilmesi. Leviathan gravürü fiziki olarak Oliver Cromwell’e de Charles I’in oğlu, bir dönem kral olacak Charles II’ye de benzetiliyor. Ancak Leviathan imgesinin seçimi yakın olduğu kadar uzak nedenlere de dayanıyor. Emblemata ile fleta Rönesans/cumhuriyetçilik/seküler kral (insan merkezli kral) zincirini, İngiliz hukuku (Common Law) içinde kırılarak, 17. Yüzyıl ortasına, Cromwell devrimine ve Hobbes’a taşımıştır. Hobbes’a gelene kadar ve bir ölçüde Hobbes ’da siyasal teolojinin sekülarizasyonu süreci devam etmektedir. Bu süreç izi sürülebilir bir devamlılık oluşturmaktadır.
Hobbes’un geometriyi matematiğin kendisi, matematiği de bilimin temel modeli olarak görmesi siyaset felsefesinde tipik bir Aydınlanma projesi kurgulayacağının habercisidir. Tipiktir ve Erken Aydınlanmaya dâhil edilmelidir çünkü aslında tek bir eser olan -ama vurgularda farklılık var- Elements de De Cive ve Leviathan da iki genel ton taşır. Birincisi, Hobbes siyaset (politiques) veya “sivil felsefe” dediği siyaset felsefesini siyasetin bilimi olarak kurgular. Siyaset bilimi denince aynen doğa bilimi gibidir ve yasaları vardır; sadece bir taklit, mimetik bir uğrak olarak insan tarafından yaratılmış olan bir sunilik evreninde geçer; Leviathan’ın alanı doğal değildir. Fakat doğa bilimlerinden farksız biçimde yasaları vardır ve bilimi yapılabilir. Üstelik siyasetin bilimi doğa bilimlerinin -zamanındaki terimle doğal felsefenin- yöntemleriyle yapılabilir ve yapılmalıdır. Hobbes da zaten hareket-devinim-vücut (kitle) gibi kavramlardan yola çıkarak bir özgürlük ve doğal haklar tanımı verecektir. İkincisi, Hobbes tanımlara veya siyaset felsefesi/siyaset biliminin gramerine büyük önem atfedecektir. Siyaset felsefesinin doğada bir karşılığı yoktur; tamamen kurmacadır ve kelimelerde yaşamaktadır. Hobbes’un aşikâr nominalizmi herkes bu dili konuşabilirse ve akılcılık hâkim olabilirse siyasi çekişmelerin ve savaşın olmayacağı bir denge halinin ortaya çıkabileceğini de söylemektedir. Bu son tez -pratikte nahif bir tez- çok önemlidir ve Hobbes’un insanın doğal durumdaki haline, sosyal kontrata girerek Common-Wealth üyesi olduktan sonra dahi aynı çıkarcı özü Mortall God’un hâkimiyet alanına taşıdığı iddiasıyla çelişmek durumundadır.