Siz de yakından takip ediyorsunuzdur…
Bir yandan düne kadar “normalleşme” adı altında karşılıklı olarak gayet kibar ziyaretler gerçekleştiren iktidar ve ana muhalefet partileri arasında sert eleştiriler yapılıyor, diğer yandan geçersiz diplomadan, ihale yolsuzluğuna onlarca iddia havada uçuşuyor.
Bir yandan MHP ve DEM Parti birlikte halay çekme hazırlığı yapıyor, diğer yandan kayyımlar, kurultay soruşturmaları, göz aştılar gırla gidiyor…
Bütün bu olup bitenin içinde bir kaç noktayı büyüteç altına alalım isterseniz…
CHP’li yöneticilere göre Erdoğan ilk seçimde gidiyor ve bu “kesin” bilgi. Bu nedenle cumhurbaşkanı adayını belirlemek için tüm enerjilerini ve mesailerini harcıyorlar.
Peki durum gerçekten böyle mi?
Gelin rakamlara birlikte bakalım…
14 Mayıs 2023 milletvekili seçimlerinde AKP’nin oyu 35,6, CHP’nin oyu ise 25,33’tü. Enflasyon da yüzde 31’di. Uzun bir aradan sonra AKP’nin oyu 21 yıl önceki seviyesine kadar gerilemişti ve Erdoğan ilk turda yüzde 50 artı bir oyu bulamamıştı. Hatırlayacaksınız, seçim öncesi kamuoyuna açıklanan anketlere göre de Erdoğan kaybediyordu.
Peki sonra ne oldu?
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ise enflasyon yüzde 71’di. AKP’nin belediye başkanlıklarındaki oyu 35,48 belediye meclis üyeliklerindeki ise yüzde 32,42’ydi. Çıtanın altına inmişti AKP. CHP’nin oyu ise belediye başkanlıklarında yüzde 37,76 belediye meclis üyeliklerinde ise 34,47’ydi. CHP seçimlerin birinci partisiydi.
Şimdi de geçen ay (Şubat 2025) 12 anket firmasının ayrı ayrı yaptığı seçim anketlerinin sonuçlarına bakalım.
Şubat ayı ortalamasına göre, CHP’nin oyu yüzde 30,7 AKP’nin oyu ise 30,4 olarak görünüyor.
Yani…
Ana muhalefette olmasına karşın CHP’nin oyu yerel seçimlerden sonra belediye meclisi oylarına göre yüzde 4, iktidar olmasına ve memlekette hiçbir konuda iyileşme sağlanmamasına karşın AKP’nin oyu yine belediye meclisi seçimlerine göre yüzde 2 düşmüştür.
İşte garabet de burada başlıyor…
CHP yönetimi bu tabloya bakarak “anketlerde halen birinci parti” olduğunu söyleyerek övünüyor.
İşte tam da bu nedenle parti yönetimi bununla övünürken, matematikteki garipliği gören Ekrem İmamoğlu can havliyle kendisini -hedefinden bağımsız olarak- sokaklara, meydanlara atmış durumda. Tabii hafta sonu yapılacak “ön seçim”in etksini de unutmamak lazım!
Ama ana muhalefet için temel tartışma konuları şu başlıklarla sınırlı:
Diploma iptali.
Siyasi yasak.
Kurultay iptali.
Ve Mayıs sonuna doğru olağanüstü kurultay.
Söz diploma iptalinden açılmışken, 2014 seçimlerini hatırlıyor musunuz?
2014 cumhurbaşkanlığı seçimine noter tasdikli fotokopi diploma veren Erdoğan’ın sunduğu bu belgenin sahte olduğu iddiaları 2015’te ortaya atıldı.
Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu “diplomanın sahte olduğu” iddiasının araştırılmasını ve “tam kanunsuzluk”nedeniyle cumhurbaşkanlığının iptali için YSK’ya başvurular yaptı.
Ve YSK, Eminağaoğlu’nun talebini şu gerekçe ile reddetti.
“… 298 sayılı Kanun'un 112. maddesinde de öngörüldüğü üzere, itiraz eden, delillerini ve gerekçelerini göstermek zorunda olup, seçim kurullarının delilleri araştırma ve toplama görevi bulunmamaktadır. İstemin reddine, oybirliğiyle karar verildi.”
“Peki sonra ne oldu” derseniz, şöyle oldu:
Dönemin CHP Manisa Milletvekili Dr. Tur Yıldız Biçer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasını araştırmadan onaylayan üyelerin YSK’dan ayrıldıktan sonra hangi görevlere atandıklarını sordu.
YSK Başkan Sadi Güven, 28 Kasım 2016’da şu yanıtı verdi:
“FETÖ soruşturması kapsamında YSK üyelerinden; Selahattin Atalay, Halim Aşaner, İbrahim Zengin, Ali Kaya, Ünal Demirci tutuklu olarak bulunmaktadır.”
Yani güncel diploma meselesi de nerelere kadar uzanır, emin olun kimse bilmiyor!