Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki Din İşleri Yüksek Kurulu her sene fitre miktarı açıklar. Malum, bir kişinin günlük gıda ihtiyaçlarını karşılama bedelidir fitre bedeli. Diyanet 2021 yılında 28 lira olarak açıkladığı kişi başı günlük fitre bedelini bu yıl 180 lira olarak açıkladı. 4 yıllık artış oranı yüzde 500’ün üzerinde. Üstelik, Bakan Şimşek’in 22 yılda en düşük memur maaşını yüzde 238 artırmakla övündüğü bir dönemde yaptı Diyanet bu fitre açıklamasını. ( https://diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/37313/din-isleri-yuksek-kurulu-2025-yili-fitre-miktarini-acikladi# )
Bu işin ekonomik boyutu. Bir de işin sosyal ve hukuki boyutu var…
Ülkelerin uygulamada hukukun üstünlüğüne ne ölçüde bağlı olduğunu gösteren nicel bir değerlendirme aracı olan “Dünya Adalet Projesi, Hukukun Üstünlüğü Endeksi”ni üreten ve misyonunu “dünya çapında hukukun üstünlüğünü ilerletmek için çalışmak” olarak belirleyen World Justice Project’in verilerine göre 2015’de Türkiye temel haklar endeksinde 96’ncı, 2024’de 133’üncü; 2015’de ceza adaletinde 79’uncu, 2024’de 107’nci; hukukun üstünlüğü endeksinde 2015’de 80’inci 2024’de 117’inci sırada…(http://www.worldjusticeproject.org/ )
Peki bütün bunlar olup biterken, temel görevi ülkenin daha iyi bir yere doğru evrilmesi için çaba göstermek olan siyaset kurumu ne yapıyor derseniz, işte orası biraz karışık…
Son cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra adeta darmadağın olan Millet İttifakı’ndan artık bir şey beklemek zor. Bu yapının en kitlesel paydaşı CHP kendi iç çekişmelerine yoğunlaşmış durumda.
Misal, CHP’li seçmenin seçeceği milletvekilini ve belediye başkanını üyelere sormayıp, CHP seçmenin tek başına seçemeyeceği cumhurbaşkanı adayının CHP üyelerine sorulmasının formülü üzerinde çalışıyorlar.
Öte yandan son yerel seçimlerde ciddi bir oy kaybına uğrayan iktidardaki Cumhur İttifakı, ekonomik krizi atlatıp, muhalefeti de dizayn edip hangi tarihte seçime giderim hesapları içinde.
Adı bir türlü koyulamayan “yeni süreç”in doğrudan tarafı olan DEM Parti ise şu sıralar “Öcalan ne diyecek” tartışmalarına yoğunlaşmış vaziyette…
Bu belirsizlikler içinde -Trump’tan mı ilham aldılar bilemem ama- siyaset dışı çevreler, mesela devasa bir bürokrasiden oluşan “devlet yapısı”, Kuzey Kutbu’ndan, Suriye’ye etki alanını genişletmeyi; Somali’de uzay üssü kurmaktan, yapay zeka devriminin ön adımlarını atmayı planlıyor, tartışıyor…
Bir yandan bakarsanız kaotik, diğer yandan bakarsanız vizyoner; üstten bakarsanız umut verici, alttan bakarsanız karamsarlık yaratıcı…
Ekonomi, hukuk, siyaset, sosyal yapı bu kadar farklı yerlere savrulduğunda ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını yaşayıp göreceğiz…