Yeşil dönüşümün Türkiye’ye maliyeti 10 yılda 68 milyar dolar olacakmış. Bunu bir Dünya Bankası Raporu söylüyor. Bu dönüşüm nasıl finanse edilecek? Kamu ya da özel sektör kaynakları, Dünya Bankası finansmanı, AB fonları... Ya da hepsi.
Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan da dönüşüm için para ihtiyacını dile getirip aynı soruyu soruyor. Yanıtında ise bu dönüşümün tek bir kaynaktan finanse edilmesinin mümkün olmadığını, ancak AB kaynaklarından daha fazla yararlanmanın önünde de bir engel olmadığını söylüyor.
Ancak AB kaynaklarından yararlanma konusunda ilgisiz ve acemiyiz. Girişimci, üniversite ve sivil toplum kuruluşları da proje üretimi için bir araya gelmekte zorlanıyor. Laf aramızda biraz da ‘kolay para’yı seviyoruz.
Oysa Türkiye, AB fonlarının kullanımında tüm ülkelerle eşit haklara sahip. Biz yine de Bülent Özcan’ın ağzından Güney Kıbrıs’ın bile daha fazla yararlandığı AB fonları ve finansman kaynakları hakkında bilgi verelim:
1-Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA): Yüzde 100 hibe. İlk yıllar 100’den başlayarak yıllık 900 milyon Euro kadar hibe kaynak kullandık. Şimdi yıllık 200 milyon Euro’ya kadar düştü.
2014-2020 döneminde 150
milyon Euro karşılığı 39 proje desteklendi. 2021-2027 döneminde yeşil mutabakat bağlantılı 20 proje yer alıyor. Bu projelere tahsis edilen AB katkısı 117 milyon Euro. Dijital dönüşümde IPA II döneminde 186,5 milyon Euro bütçeli 21, IPA III döneminde 14,5 milyon Euro bütçeli 4 proje destekleniyor. Şu anda IPA projelerinde sağlanan 600 milyon Euro tutarındaki kaynağın 140 milyon Euro’su yeşil dönüşümle ilgili 26 proje için kullanılıyor.
20 yıllık dönemde yaklaşık 11 milyar Euro’luk hibe niteliğinde kaynak Türkiye’ye aktarıldı. Bugün program fiilen göçmen finansmanına dönüşmüş durumda. Bu nedenle üniversiteler, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, farklı kamu aktörleri bu kaynaklardan yararlanamıyor.
Avrupa Yatırım Bankası yeni bir fırsat olabilir. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimden sonra Türkiye pazarından çıkmıştı. Şimdi tekrar geri dönmesi söz konusu. Yeşil dönüşümün finansmanı açısından önemli bir altyapı oluşturabilir.
2-Birlik Programları: Türkiye’nin katılırken bir bedel ödediği ama yararlanıcının hibe olarak kullandığı bir mekanizma. Bunlar arasında Erasmus, Ufuk Avrupa, Dijital Avrupa, Cosme gibi programlar var.
Ufuk Avrupa ayrıca önemli. 2021-2027 için 95,5 milyar Euro kaynağa sahip. Asıl olarak inovasyon ve dijitalleşmeyi hedefliyor. Bu kapsamda girişimciye, sanayiye, üniversiteye, araştırmacıya, öğrenciye fon aktarıyor.
A-Bilim, üniversite, araştırma (inovasyon) kaynakları: Toplam 25,5 milyar Euro finansman kaynağı var. Bunun 16 milyar Euro’su Ufuk Avrupa’nın Nobeli olarak kabul edilen Avrupa Araştırma Konseyi projelerine ayrılmış. Konsey bugüne kadar 16 bin 424 proje üretmiş, 28,2 milyar Euro finansman sağlamış. Biz bu kapsamda sadece 53 proje üretmiş, 73,4 milyon Euro kaynak kullanmışız. 2014-2020 olmak üzere, 7 yıllık dönemde uygulanan Ufuk 2020 Programı’nı 24. sırada tamamladık. Ülke olarak 270 milyon Euro koyduk, 280 küsur milyon Euro aldık. Bir üstümüz Romanya, Güney Kıbrıs bile bizden daha fazla fon almış.
B-Dijital Avrupa: 8 milyar Euro bütçesi var ama içinde birçok konu barındırıyor. Türkiye 2 yıl geriden girdiği için biraz geride, 30. sırada kaldı. Daha çok proje geliştirmeye ihtiyacımız var. Bunun için de çağrıları takip etmemiz lazım. Tarım, gıda gibi veya imalat sanayi gibi yarı iletkenler gibi değişik sektörlerde çağrılar var.
C-Maria Curie Bursları projeleri var.
D-Girişimcilik kapsamında aktarılan kaynaklar:
Doğrudan girişimciye fon veren ve girişimciyi finanse eden Avrupa İnovasyon Konseyi, ikincisi fon kullananlara yeniden fon sağlayan Avrupa İnovasyon Enstitüsü. Bunlar çağrılarla küçük fonlar sağlıyorlar.
3-Sınır programları: Türkiye’nin sınır ülkesi olduğu ya da sınır bağlamında Avrupa’yla beraber olduğu coğrafyalarda kullanılan fonlar. Karadeniz ve Akdeniz havzasında AB ile yürütülüyor.