Şubat ayına girerken yatırımcıların para piyasası fonlarından hızlı çıkış yaptığını görüyoruz. Ocak ayında 1,5 trilyon TL’yi aşan fon büyüklüğü, şubatın ilk 10 gününde 100 milyar TL’nin üzerinde bir çıkış yaşadı. Peki, bu büyük çıkışın arkasında ne var? Yatırımcılar neden bu fonlardan uzaklaşıyor?
Para piyasası fonlarının yükselişi ve yaşanan değişim
Son bir yılda para piyasası fonları, yatırım fonu piyasasının büyümesini sağlayan en önemli unsur oldu. Bankaların mevduat tarafında çok iştahlı olmaması ve oranların haftalık repo faizi altında kalması nedeniyle fonlara son 1 yılda hızlı bir kayış izledik. Kredi tarafındaki sınırların devamı bu tabloyu destekler nitelikte ve burada bir farklılaşma kısa dönemde beklenmiyor. Bu fonlar, mevduat üzeri getiri ve aynı gün nakde dönüş imkanı sunduğu için özellikle düşük riskli yatırım arayanlar için cazip hale geldi.
Geçmişte stopaj avantajı da fonlara olan ilgiyi artıran bir unsurdu. 30 Nisan 2024’e kadar para piyasası fonları %0 stopaj avantajına sahipken, mevduatta bu oran %5’ti. Ancak Mayıs 2024 itibarıyla stopaj oranları eşitlenmesine rağmen fonların sunduğu yüksek likidite ve mevduat üzeri getiri, yatırımcıların bu fonları tercih etmeye devam etmesini sağladı.
SPK düzenlemesi ve tahvil etkisi: Oyun kuralları değişti
Para piyasası fonlarında oyunun kurallarını değiştiren gelişme, SPK’nın kasım ayı sonunda yaptığı düzenleme oldu. Bu düzenlemeyle birlikte, katılım fonları hariç tüm para piyasası fonlarının portföylerinin en az %10’unun Devlet İç Borçlanma Senetleri’ne (DİBS) yönlendirilmesi zorunlu hale getirildi.
Aralık ayı sonunda faiz indirim sürecinin başlaması, erken davranan ve tahvil ağırlığını artıran fonlara olumlu yansıdı ve ocak ayı içinde para piyasası fonları getirilerinin, politika faizi ve TLREF üzerinde seyrettiğini gördük. Öne çıkan fonların portföyleri incelendiğinde 3 yıla kadar tahvillerin de dahil edildiğini görüyoruz. Volatilitenin kaynağı da bu tahviller oldu. Normalde para piyasası fonları portföylerine vadesine 184 gün kalmış likiditesi yüksek para ve sermaye piyasası araçlarını alabiliyor ve portföyün günlük olarak hesaplanan ağırlıklı ortalama vadesi en fazla 45 gün olmalı. Bu 3 yıllık tahvilleri nasıl alabiliyor dersek, o da yine SPK düzenlemelerinde portföye alınan varlık türüne göre hesaplama farklılığı kaynaklı. Rehber’e göre kupon oranları TLREF’e endeksli olan kamu/özel sektör borçlanma araçları; sonraki kupon ödemesine kalan süreye göre, sabit kupon oranlı sermaye piyasası araçları ise anaparanın ve kalan kupon ödemelerinin zaman ağırlıklı tahsil süresine göre dikkate alınıyor. Bu sayede fon, uzun vadeli tahvilleri portföye alabiliyor ve yine ortalama portföy vadesinde 45 gün altında kalabiliyor. Benim düşüncem bu durumun tekrar gözden geçirilmesinde fayda var.
Enflasyon verisi fonları nasıl etkiledi?
Şubat ayının başında enflasyon verisi beklentilerin üzerinde geldi ve tahvillere olan ilgiyi tersine çevirdi. Tahvil faizlerinde yükseliş yaşanırken, fonların içindeki tahvillerin değeri düştü. Bu durum fon getirilerinde farklılaşmalara yol açtı. Daha az tahvil taşıyan fonlar bu dalgalanmadan daha sınırlı etkilendi. Tahvil ağırlığı yüksek fonlar ise ciddi düşüşler yaşadı ve getirileri günlük %0,21’den %0,05 seviyelerine kadar geriledi.
Bu getiri farkını gören yatırımcılar, fonlardan hızla çıkış yapmaya başladı. Sonuç olarak ilk 10 günde 100 milyar TL’nin üzerinde bir çıkış yaşandı.
Bundan sonra ne olur?
28 Şubat’a kadar fonların %10 DİBS taşıma zorunluluğu tamamlanacak. Bu süreç tamamlandıktan sonra fonların tahvil alımlarının yavaşlaması, oynaklığı azaltabilir.
Öte yandan, enflasyonun aşağı yönlü hareket etmesi durumunda tahvillere yeniden talep gelebilir ve fon getirileri toparlanabilir. Ancak yatırımcıların bu fonları artık günlük bazda değil, aylık bazda değerlendirmesi daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Yatırımcılar, daha önce sürekli ve stabil getiri sunduğunu düşündükleri para piyasası fonlarının artık volatiliteye açık olduğunu fark etmeye başladı. Özellikle yüksek tahvil oranına sahip fonların daha değişken hale gelmesi, yatırımcıları farklı alternatiflere yönlendirebilir.
Günlük dalgalanmalardan kaçınmak isteyen yatırımcılar için kısa vadeli borçlanma araçları fonları, serbest para piyasası fonları veya DİBS ağırlığını %10’un üzerine çıkarmayan para piyasası fonları daha istikrarlı bir alternatif olabilir.