Oyuncak ve Spor Malzemeleri İmalatçıları ve İhracatçıları Derneği (OYSİD ), Türkiye’de oyuncak ve spor malzemeleri sektörlerinde faaliyet gösteren sanayiciler ve ihracatçılar tarafından kurulan ve sektörün gelişimine katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşudur.
2025 yılında kurulan OYSİD, oyuncak ve spor malzemeleri sanayisinin, üreticiden ihracatçıya kadar her aşamasındaki paydaşları bir araya getirerek sektörel birlik ve dayanışmayı güçlendirmeyi hedeflemekte.
OYSİD, yerli üreticileri küresel pazarlarda daha güçlü bir konuma taşımak, yeni pazarlara erişimlerini kolaylaştırmak ve Türk oyuncak sektörünün ihracat potansiyelini artırmak adına çalışmalarına aralıksız devam ediyor.
Bu bağlamda bir dizi projeleri uygulamaya koymakta.
Bu projelerden biri de Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle Antalya’da gerçekleştirdiği “B2B Alım Heyeti organizasyonu.”
Başarıyla gerçekleştirilen bu organizasyon ile oyuncak sektöründeki yerli üreticiler ile başta Amerika, Avrupa ve Orta Doğu olmak üzere birçok ülkeden gelen alıcıları bir araya getiren etkinlik, sektör temsilcileri tarafından büyük ilgiyle karşılandı.
Türkiye’nin dört bir yanından katılan üreticiler, doğrudan ikili iş görüşmeleri yaparak yeni ihracat fırsatları yakaladı.
OYSİD Başkanı Ender Mıcık, organizasyonun sektöre katkısına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Dünyada değişen tedarik zincirleri ve ticaret politikaları Türkiye için tarihi fırsatlar sunuyor.
Özellikle ABD’nin Çin menşeli oyuncaklara uyguladığı yüksek vergiler, Türkiye’yi güvenilir ve kaliteli bir alternatif olarak ön plana çıkarıyor.
Biz de OYSİD olarak bu fırsatları üreticilerimize somut kazanımlara dönüştürmek için çalışmalarımıza hız verdik.
Antalya’daki B2B buluşmamız bunun en güçlü göstergelerinden biridir.” dedi.
OYSİD Başkanı Ender Mıcık‘tan ABD ile Çin arasındaki ticarete değerlendirmesini rica ettim.
“ABD ile Çin arasındaki ticaret, son yıllarda küresel ekonomi üzerindeki etkileriyle dikkat çekiyor.
ABD Ticaret Temsilciliği’nin 2024 verilerine göre, iki ülke arasındaki ticaret hacmi 582,4 milyar dolara ulaştı.
ABD, Çin’e 143,5 milyar dolarlık ürün ihraç ederken, Çin’den 438,9 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi.
Bu da ABD’nin Çin ile olan dış ticaret açığını 295,4 milyar dolara çıkardı. “
Sözleriyle başladığı anlatımına şu sözleriyle devam etti
“Bu tablo, özellikle ABD tarafında önemli ekonomik ve politik tartışmaları beraberinde getiriyor. Başkan Donald Trump’ın geçmişte başlattığı ve halen etkilerini sürdüren “önce Amerika” politikası, bu ticaret açığını kapatma yönünde radikal adımlar içeriyor.
Trump’ın önerdiği yaklaşım özetle şöyle: Eğer Çin, Amerikan ürünlerine %20 oranında vergi koyuyorsa, ABD de Çin mallarına %60 oranında vergi uygulayarak hem ithalatı dengelemek hem de yerli üretimi teşvik etmek istiyor.
Bu stratejiyle ABD, dış ticaret açığını azaltmayı ve Çin mallarının cazibesini düşürmeyi hedefliyor.
Aslında bu yaklaşımın özü çok daha net bir stratejiye dayanıyor: ABD, cari açık verdiği ülkelere, aradaki açık kadar ek vergi uygulayarak bu farkı telafi etmeyi planlıyor.
Yani dış ticaret açığı ne kadar yüksekse, o ülkeye uygulanacak gümrük vergisi de o oranda artacak. Böylece dış ticaret dengesizliğini piyasaya müdahale ederek, gümrük vergileriyle düzeltmeye çalışıyor.
Bu tür bir sistem, kısa vadede korumacı bir ekonomi anlayışını temsil etse de, uzun vadede küresel ticaret dinamiklerinde önemli değişimlere yol açabilir.
Eğer bu model diğer ülkeler tarafından da benimsenirse, cari açık veren ülkeler, ticari dengesizliği önlemek adına ithalat yaptıkları ülkelere ek vergiler koyarak daha adaletli bir dağılım sağlayabilirler.
Ancak bu yaklaşım, serbest ticaret ilkelerine ters düşmesi nedeniyle tartışmalıdır.
Serbest ticaret, ülkelerin karşılıklı olarak gümrük bariyerlerini kaldırmasını ve kaynaklarını verimli kullanmasını öngörür.
Fakat günümüzde, büyük ticaret açıklarıyla mücadele eden ülkeler için bu sistemin yeterince koruyucu olmadığı da bir gerçek.
Sonuç olarak, ABD’nin Çin ile olan dış ticaret dengesizliğini gidermek için önerdiği yüksek gümrük vergileri, küresel ticarette yeni bir paradigma değişiminin kapısını aralayabilir.
Eğer bu uygulamalar yaygınlaşırsa, dünya ticaretinde daha dengeli ama daha korumacı bir döneme girilmesi mümkün.
Bu durum, hem üretim zincirlerini hem de ülkelerin dış ticaret politikalarını yeniden şekillendirebilir.” Sözleriyle değerlendirmesini sonlandırdı.
Yeni kurulan OYSİD’in sektöre hayırlı olmasını dilerim.