Uluslararası kredi derecelendirme (rating) kuruluşları, ülkeler ve kurumlar için not veriyorlar. Bu notlar, o ülke veya kurum için bir referans niteliği taşıyor. Özellikle ülkelerin risk primlerinin oluşmasında veya düzeyinde bu notlandırmalar ciddi önem taşıyor, ülkeye fonların girişinde veya çıkışında ya da yatırım yapılabilir ülke olup olmadığında önemli kriter haline geliyor.
Bu notlandırmalarla ilgili olarak kredi derecelendirme kuruluşları çeşitli yönleriyle değerlendirmelerde bulunuyorlar. Alınan ekonomik ve parasal kararların etkinliklerini sorguluyorlar. Hangi parasal ve ekonomik politika tedbirlerinin ne kadar etkin veya zayıf olduklarını ortaya koyuyorlar. Ayrıca ülkenin makroekonomik hedefleri ve gelişmeleri hakkında da tahminlerde bulunuyorlar.
2025 yılı takvimine göre 5 kredi derecelendirme kuruluşu Türkiye için toplamda 9 değerlendirme yapacak. Bunlardan ilki 27 Ocak’ta Moody’s ve ikincisi de 31 Ocak’ta Fitch tarafından yapıldı. Son değerlendirme de 15 Kasım’da CI (Capital Intelligence) tarafından yapılacak.
Geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz üzere; Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu vermedi; ancak bir takım olumlu adımlara rağmen önemli uyarılarda bulundu. Sorunların yapısal olduğunu ve zaman alacağını belirterek yapısal çözümlemelere vurgu yaptı.
İkinci notu veren Fitch’e gelince…
Fitch, Moody’s gibi “pas” geçmedi; Türkiye’nin kredi notunu “durağan” görünüm ile “BB-” olarak teyit etti. Aslında bu not piyasalar tarafından da bekleniyordu.
Ancak; Fitch de önemli değerlendirmelerde bulundu.
Her şeyden önce Türkiye’nin bu notunun kendiliğinden oluşmadığını, bunun bir sürecin veya izlenen politikaların sonucu olduğunu vurguladı. Para politikalarındaki siyasi müdahalelerin, yüksek enflasyonun, yüksek finansman gereksinimi bağlamında düşük dış likiditenin, benzer ülkelere göre daha zayıf yönetim yaklaşımının bu sonuçta etkili olduğunu ifade etti.
Açıkçası bu olumsuz sonuçların kendiliğinden ortaya çıkmadığı belirtiliyor.
Fitch bu değerlendirme ile birlikte hâlâ risklerin olduğunu şu cümlelerle ortaya koyuyor: “Türkiye, ‘B’ ve ‘BB’ notlu egemenler arasında en yüksek enflasyona sahip olmaya devam edecek. Hâlâ yüksek öngörülen enflasyon, yapışkan beklentiler ve hâlâ dalgalı piyasa hissiyatı göz önüne alındığında, para politikasının hızla gevşetilmesi veya temel durumumuz olmayan mevcut politika yönünün terk edilmesi, enflasyonist baskıları ve dolayısıyla makro-finansal istikrarı ve ödemeler dengesi risklerini yeniden canlandırabilir”.
Fitch açıkça diyor ki; Türkiye’de enflasyon hâlâ çok yüksek, fiyatlar çok yapışkan, para politikalarını hızla gevşetme riski var ve sonunda muhtemel ödemeler dengesi riskleri…
Merkez Bankası net dış varlıklarının artışını olumlu bir gelişme olarak belirten Fitch; pozitif reel faiz oranlarının, düşük cari hesap açıklarının, dış borçlanmaya erişim imkanlarının devamının beklendiğini belirtiyor.
Bu arada Türkiye’nin makroekonomik hedeflerine ilişkin yorumları da yapılıyor. Fitch’e göre:
- 2024 yıl sonu büyümesi yavaşlayacak ve yüzde 2.9 olarak gerçekleşecek (büyüme, 2025-2027 dönemi Orta Vadeli Programı (OVP) ile yüzde 3.5 olarak öngörülmüştü),
- 2025 yılı için bu büyüme daha da düşük düzeyde yüzde 2.6’da kalacak (Hükümetin OVP ile öngörüsü yüzde 4 idi),
- Yıl sonu enflasyonu gerçekleşmesi yüzde 32.8 olacak (bu hedef de Merkez Bankası tarafından yüzde 21 olarak belirlenmişti),
- Şu an itibariyle yüzde 45 olan Merkez Bankası politika faizi de Fitch’in tahminine göre yüzde 28’e gerileyecek (bunu da bekleyip göreceğiz).
Şimdi bu noktada şöyle bir soru akla geliyor: Türkiye’nin ekonomi politikaları tutarlı mı? Alınan tedbirler etkin veya yerinde mi? Bu soruların sayısını artırmak mümkün.
Sorun şu: Teşhisler tam konulmuyor, politikalar da tam uygulanmıyor. Bazı sorunlara tam parmak basılmıyor ve neşter vurulmuyor. O zaman da hedefler tutturulamıyor. Şimdiden 2025 yılı hedeflerinden çok uzaklaşılacağı anlaşılıyor. Büyümede yüzde 4, enflasyonda yüzde 21 hayallerinin çok gerisinde kalınacağı ve hedeflerin üçte bire veya yarıya yakın sapacağı görülüyor.
O zaman dümenin başındaki kaptanı sorgulamak; bundan önce de kaptanın bir veya birden fazla olup olmadığı sorusunun cevabını bulmak gerekiyor.
Aksi takdirde sonuçlar ortada olmaya devam edecek!…