Türkiye’nin değişen denklemdeki pozisyonunun ne olacağı kritik öneme sahip. Şu ana kadar “tarife” hikayesinde iyi bir noktadayız.
Sizlerde son aylarda İtalya’nın ve Başbakan Meloni’nin adını daha sık duyduğunuzun farkındasınızdır diye düşünüyorum.
Berlusconi’den sonra, muhtemelen sonraki liderlerin karakterinin de etkisiyle kendi iç meselelerine odaklanan ve genellikle borç ve yavaş büyüme sorunları ile adı duyulan İtalya, Meloni’nin başbakan seçilmesinin ardından AB içindeki sorunlar, Rusya-Ukrayna gerilimi, ABD-AB ilişkileri ve son olarak gümrük vergilerine karşı takındığı tavırla Avrupa Birliği’nin son derece etkisiz ve zayıf olan “liderlik” koltuğuna göz kırpıyor.
Geçen hafta Trump’ı ziyaret eden İtalya Başbakanı, “Umarım AB ve ABD arasında tarifeler konusunda bir anlaşmaya varırız; ziyaretimin ana nedeni buna yardımcı olabilmek” dedi. ABD’den daha fazla likit gaz almak istediklerini, ABD’ye yatırım yapacaklarını ve NATO için ödeme taahhütlerini artıracaklarını söyledi.
Meloni, son aylarda iki blok arasında artan gerilimde, AB tarafında “sert karşılık verelim” kampına karşı “müzakere edip uzlaşalım” görüşünü savunan bir pozisyon alıyor. Birkaç hafta önce “Ülkemin çıkarları birinci önceliğim; günde 100’den fazla kararname imzalayan ABD Başkanı ile inatlaşmak çok da akıllıca değil” de ona ait sözler.
2 Nisan’da Uzak-Asya başta olmak üzere çok sayıda ülke ve bölgeye yüksek oranlı gümrük vergileri uygulayacaklarını duyuran ABD yönetimi, AB için yeni oranı yüzde 20 olarak belirlemişti. Birkaç gün sonra ise hatırlayacağınız gibi, Çin dışındaki ülkeler için bu yüksek oranlı vergiler 3 ay boyunca askıya alınmış ve bu süreçteki verginin yüzde 10 olacağı ilan edilmişti.
Vergi artışlarının arka planında iki güçlü faktör var
Geçen hafta AB ile ABD arasında müzakereler başladı. Bugün itibarı ile ABD, AB’den gelen çelik, alüminyum ve otomobillere yüzde 25, diğer ürünlere yüzde 10 vergi uyguluyor. Temmuz başına kadar bir anlaşmaya varılamazsa şu anda yüzde 10 olan oran yeniden yüzde 20’ye çıkacak.
ABD’nin tarife artış uygulamalarında yöntem olarak hata ve eksikler olduğunu düşünüyorum. Ancak vergi artışlarının arka planında iki güçlü faktör var. Bunlardan biri hepimizin bildiği konu: ABD’nin dış ticaret açığını dengeleme isteği. İkincisi ve açıkça ilan edilmeyen ise “müttefikleri”, ABD ve Çin arasında bir seçime zorlamak ve bu seçimin ABD lehine olması için ipleri germek.
İki yıl önce ülkesi İtalya’yı Çin’in “Kuşak-Yol Projesi”nden çeken Meloni’nin Trump’la görüşmesinde dile getirdiği “Benim amacım Batı medeniyetini yeniden güçlü hale getirmek ve bunu sizle birlikte yapabileceğimize inanıyorum” ifadesi, konuya sadece ticaret ve gümrük vergisi açısından bakınca anlamsız; ABD ve Çin arasında bir seçim yapma perspektifinden bakınca yerinde görünüyor.
Yani konu sadece “para” değil. Türkiye’nin değişen denklemdeki pozisyonunun ne olacağı kritik öneme sahip. Şu ana kadar “tarife” hikayesinde iyi bir noktadayız. Gelecek hafta Sayın Cumhurbaşkanımız, yeni anlaşmalar için kalabalık bir iş heyetiyle Roma’da olacak. Muhtemelen Mayıs ayında da ABD’yi ziyaret edecek. Sonra neler olacağını birlikte göreceğiz.