Bilindiği üzere 2024 yılı ikinci yarısından itibaren enflasyon oranları düşme eğilimine girmiş ve 2024 yılı hedefi olan %44’ü %44,38 olarak bitirmiştik. Tabii ki bu oranın elde edilmesinde baz etkisi olduğunu da unutmayalım. Mart ayı enflasyon oranlarına bakacak olursak tabii ki TÜİK verilerine göre aylık %2,45, yıllık ise %38,10 olarak açıklandı. Ancak bahsettiğim düşme eğilimi şubat ve mart ayını kıyasladığımızda %0,95 fark olduğundan mart ayında enflasyonun dirençli olduğunu gözlemliyoruz. Bunda en büyük etken gıda enflasyonudur ve mart ayında ramazan olduğu için gıda fiyatları ortalama %15 oranında artmıştır. Örneklemek gerekirse patatesin fiyatı ramazanda %42 oranında yükselmiştir. Gıda fiyatlarının yükselmesinde iklim koşullarının yani Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanan don olayının etkisi vardır. Bu yüzden sebze meyve üretimi olumsuz şekilde etkilenmiş ve arz eksikliğinden dolayı fiyatlar yükselmiştir.
TÜİK tarafından yayınlanan oranlara göre yılbaşından bugüne kadar yaşadığımız enflasyon oranı %10,06 olarak verilmiştir ve bu yılbaşından bugüne kadar verilen oran son derece önemlidir. Çünkü maaş ve ücretler bu veriler baz alınarak belirlenmektedir. Her ne kadar TÜİK verilerinin güvenilirliği tartışılsa da bir devlet kurumu olduğu için ve asgari ücret ve emekli maaşları hesaplanırken TÜİK verileri kullanıldığından bu verileri hesaplarımızda baz almak zorundayız.
Yukarıda bahsetmeye çalıştığım gibi üç aylık toplam enflasyon oranı kadar yani ücretlerin %10,06 azalması sebebiyle alım gücü aynı oranda düşmüş demektir. Yani asgari ücret 22.104 TL’den 19.760 TL’ye; en düşük emekli maaşı ise 14.469 TL’den 13.013 TL değerine düşmüştür. Asgari ücretin yıl sonuna kadar gitmeyeceği ve yıl ortasında tekrar gözden geçirilmesi ve iyileştirme yapılması zorunlu duruma gelmektedir. Emekliler ise yıl ortasında artış alacağından geçtiğimiz üç ay için %10,06 artışı şimdiden hak etmiştir ve haziran sonuna kadar yaşayacağımız oran emekliler için zam oranını belirleyecektir.
Bir diğer konu da bilindiği üzere enflasyon oranları sadece TÜİK değil ENAG ve İstanbul Ticaret odası tarafından da açıklanmaktadır. Bu üç kurumun açıkladığı enflasyon oranlarına bakalım
AYLIK YILLIK
TÜİK 2,46 38,10
ENAG 3,97 75,20
İTO 3,79 46,23
TÜİK verilerinin güvenilirliği her ay gündeme gelmektedir ve halkın yaşadığı çarşı, pazar, market enflasyonu TÜİK verilerinin neredeyse iki katıdır ve bu durumda en gerçekçi oranın ENAG tarafından verildiği öne çıkmaktadır. Zaten yukarıdaki özet bilgide de ENAG ile TÜİK arasında %50’ye yakın fark olduğu görülmektedir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi enflasyonun yüksek çıkmasında en büyük etken gıda fiyatlarında yaşanan artıştır. Mart ayında yıllık gıda enflasyonu %37,12’dir ve bu oranın yıllık enflasyona etkisi %9,51’dir. Bunu %9,47 ile konut izlemektedir.
Halkın en gereksinim duyduğu faktörlerin yıllık fiyat artışlarını ele alarak gerçek enflasyonu hesaplamaya çalışalım. Mart ayında;
Gıda %37,12, konut %68,63, eğitim %80,42, sağlık %42,01, ulaştırma yüzde 21,59 olarak TÜİK tarafından açıklandı. Bu saydığım enflasyon oranlarının toplamını alırsak yüzde 249,77 olacak ve bu rakamı 5’e böldüğümüz takdirde %49,954 olarak halkın gerçek enflasyon oranını bulmuş oluruz. Tabii ki bunlar sadece TÜİK bilgileri baz alınarak hesaplanmıştır. Bu saydığım kalemlerin genel enflasyona katkısı da yüksek olmuştur.
Mart ayı enflasyonunun neredeyse şubat ayı enflasyonu kadar yüksek çıkmasının bir diğer nedeni ise bu ay yansımaları az da olsa 19 Mart’ta yaşadığımız Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sırasında oluşan borsa kayıpları, TCMB tarafından döviz kurlarını kontrol etmek amacıyla bir haftada 25 milyar dolar civarında satış yapması, kurların yaklaşık %4 civarında yükselmesi de olabilir.
19 Mart olaylarının oluşturduğu ekonomik olumsuzluklar aralık ayından şubat ayına kadar her ay 250 baz puan olmak üzere düşürülerek %42,5 seviyesine kadar düşen politika faizi yüzde 46’ya yükseltildi Ayrıca önümüzdeki süreçte ABD başkanı Trump’ın uygulamaya koyduğu ve tüm dünya ülkelerini ilgilendiren gümrük vergilerinin etkisi, yükselen döviz kurları, TCMB’nin rezervlerinde yaşanan kayıplar, elektrik, doğalgaz zamları nisan hatta mayıs ayı enflasyon oranlarının yüksek çıkmasına sebep olacaktır ve politika faizleri, enflasyon bazlı olduğunda faizlerin düşmesi için birkaç ay erteleme söz konusu olacaktır. Politika faizlerinin yüksek kalması sanayi üretimini olumsuz yönde etkileyecektir. Geçtiğimiz dönemde politika faizlerinin %50 ‘de sabit kaldığı 8 aylık süreçte ihracat siparişleri azalmış, işletmeler küçülme yoluna gittiğinden işsizlik oranı yükselmiş daha da ötesi bazı firmalar konkordatoya gitmiş ve iflaslar çoğalmıştı. Önümüzdeki süreçte faizlerin düşmesinin zor olduğu gerekçesiyle inşallah üretim düşüklüğü yaşamayız.
Enflasyonun mart ayında yüksek çıkması ve nisan mayıs aylarında da yüksek çıkma ihtimali nedeniyle 2025 yıl sonu hedefi olan %24 oranını tutturmamız son derece zordur. Bildiğiniz gibi orta vadeli planda öngörülen %21 oranı yılın hemen başında %24 e yükseltilmişti. Yukarıda saymaya çalıştığım nedenlerden dolayı merkez bankası öngörülen yıl sonu enflasyon oranı tekrar belki birkaç defa revize etmek durumunda kalacaktır. Mart sonu itibariyle açıklanan enflasyon oranı %38 ile 24 arasında %14 fark vardır ve bu rakam yıl sonuna kadar düşmesi gereken enflasyon oranını ifade eder ki bu da kalan 9 ayda aylık ortalama %1,5 çıkması gerekir. Sadece nisan ayında bana sorarsanız gelecek olan oran 3 civarındadır ve tabii ki ekonomide olağanüstü oluşumların olmaması esas alınarak tahmin yapılmıştır.
Dış etkenlerin de oluşturabileceği olumsuzlukları da dikkate almak gerekir. Örneğin Suriye’nin durumu belirsizliğini korumaktadır, Trump’ın ilan ettiği gümrük vergilerinin (ülkemize en düşük oran olan %10 olsa dahi) 134 ülkeyi ilgilendirdiği için olası etkilerini önümüzdeki süreçte yaşayıp izleyeceğiz.
Sonuç olarak dezenflasyon dönemine girdiğimiz dönemde yukarıda belirtmeye çalıştığım olaylardan dolayı birtakım sıkıntılar yaşayacağız ve yüksek enflasyonla mücadeleye devam edeceğiz.