FURKAN LÜLECİ - Global marka danışmanı
Lojistik sektörü, doğası gereği uluslararası bir yapıya sahip olsa da, Türkiye’deki birçok lojistik şirketi hala yalnızca yerel iletişim stratejileriyle PR ve markalaşma çalışmaları yürütüyor. Bu durum, 9 trilyon dolarlık küresel lojistik pazarında hak edilen görünürlüğün sağlanamamasına yol açıyor. Lojistik, doğası itibarıyla sınır ötesi işlemleri kapsayan bir sektör olduğu için iletişim stratejisi de uluslararası boyutta tasarlanmalı. Türkiye’de tanınan bir marka olmak önemli, fakat küresel ölçekte bilinirlik kazanmak için çok daha kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç var. Öncelikle, şirketlerin içeriklerini İngilizce başta olmak üzere farklı dillere çevirerek doğru mecralarda paylaşması gerekiyor. Bu yalnızca basit bir çeviriden ibaret olmamalı. Kültürel farklılıklar göz önünde bulundurularak mesajın hedef pazarda etkili olmasını sağlayacak düzenlemeler de yapılmalı. Ayrıca, profesyonel ağlarda uluslararası kitleye seslenen içerikler paylaşmak ve dünya çapındaki lojistik fuarlarında aktif olmak, stratejiyi güçlendiren önemli adımlardır. Bunun yanında, devletin sağladığı ihracat ve Turquality teşvikleri global pazarlara açılmayı kolaylaştırıyor. Uluslararası basın görünürlüğü, yurt dışı marka tescili gibi destek kalemleri şirketlerin bilinirlik ve itibarını yükseltiyor. Bu fırsatlardan yararlanırken, doğru bir yol haritası oluşturmak ve profesyonel danışmanlık desteği almak şirketlere büyük avantaj sağlıyor. Unutulmaması gereken en kritik noktaysa, tüm bu adımların bir plan dahilinde yürütülmesidir. Tutarlı, güçlü ve sürdürülebilir bir iletişim stratejisi sayesinde bir lojistik şirketinin mesajı dünyanın dört bir yanında aynı etkiyi yaratabilir. Lojistik, uluslararası ticareti ve operasyonları kapsayan bir sektör olduğundan, şirketlerin itibarı ve mesajları yalnızca yerelde değil, dünya genelindeki paydaşlar tarafından da bilinmeli ve güvenilir bulunmalı. Bu geniş perspektif, yatırımcıların da ilgisini çekiyor. Özellikle lojistik şirketlerinin müşteri, tedarikçi ve çalışanlardan oluşan çok katmanlı bir paydaş ağı var. Düzenli ve şeff af iletişim, bu paydaşlarda güven duygusu oluşturur. Yatırımcı nezdindeyse global bilinirlik ve itibar, güçlü bir büyüme potansiyeline işaret ediyor. Son yıllarda yatırım fonlarının lojistik sektörüne gösterdiği ilgi, sektörün gelecekte de büyüme odaklı olduğunun önemli bir göstergesi. Bu fırsatlardan faydalanmak isteyen şirketler, küresel ölçekte varlık göstermeliler.
Lojistik, yatırım fonları için cazibe merkezi oldu
Pandemi süreci, lojistiğin stratejik önemini tüm dünyaya gösterdi ve sektöre olan yatırımcı ilgisini önemli ölçüde artırdı. 2023 itibarıyla 9 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşan küresel lojistik pazarı, yatırım fonları için de büyük bir cazibe merkezi haline geldi. Bu fırsatlardan yararlanmak isteyen şirketlerin, yatırımcılara ne vaat ettiklerini net bir şekilde anlatması gerekiyor. Uluslararası basında yer almak, global müşteri referansları sunmak ve sektörün önemli ödüllerini kazanmak, yatırımcıların gözünde güvenilirlik ve prestij algısını pekiştiriyor. Yatırımcı ilgisini çekmek için sadece finansal performans değil, inovasyona yapılan yatırım, güçlü iş birlikleri ve sürdürülebilir büyüme planları da iletişim stratejisinin vazgeçilmez öğeleri arasında. Etkili bir iletişim planı, bir şirketin yatırımcıların radarına girmesi aşamasında hayati öneme sahip. Türk lojistik şirketleri de, doğru stratejilerle uluslararası sahnede fark edilir hale gelerek yatırım fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirebilirler.