"Türkiye aşırı pahalı hale" geldi sözünü yerli, yabancı herkesten dinler olduk. İhracatçı sorumlusu olmadığı bu durum karşısında kendini çaresiz hissediyor. Biriken enerjinin patlamaması için yeni bir kur politikası gerekiyor.
Geçen cuma Vahap Munyar ile birlikte OSS'nin zirvesindeydik. Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği'nin 30'uncu yılının da kutlandığı zirveye rağbet yüksekti. Otomotiv ana sanayii ve onlara üretim yapan tedarik sanayiinde işler iyi gitmiyor. En iyi durumdakiler 'after marketçı'lardı. AFM Summit'25 Zirvesi'nde orada da işlerin bozulduğunu dinledik. Nedenini sorduğumuzda, en çok aklımda kalan; "Kurları tuttukça, Türkiye çok ama çok pahalı bir yer haline geldi" yanıtı oldu.
Bu gerçeği TİM Başkanı Mustafa Gültepe bir süredir vurguluyor. Zaman farkıyla da olsa, "yüksek maliyetler" her sektörün derdi oldu. Geçen yıl Yeşildirek'e gittiğimizde, TİGSAD Başkanı Eşref Geyik ve yönetim kurulundan dinlemiştik. Yeşildirek Türkiye'nin dünya çapındaki iç giyim piyasasıdır. Yüzlerce toptancı dükkanı ile adeta açık bir fuar gibidir. Ziyarete gelen bir Iraklı tüccar; "İstanbul çok pahalı. Oteli pahalı, restoranı pahalı. Bağdat'tan uçtuğum fiyata neredeyse Şangay'a uçabiliyorum. Sizi çok seviyorum ama kusura bakmayın, ben Çin'e gidiyorum" diyordu. Şu sıra da, Londra'ya giden 'daha ucuz' diyor, Tokyo'ya giden, 'fiyatların daha makul olduğundan' dem vuruyor.
Yine böyle bir dönemdi. Alliance Trade Baş Ekonomisti Ludovic Subran ile söyleşiyorduk. "Sizde ekonominin düdüklü tenceresindeki basınç TL'nin ısınmasıyla iyice arttı" demişti; "Basıncı dışarıya aktarmak lazım. En iyi yolu bir; ihracat, iki; yabancı yatırımdır. Yabancının elini de taşın altına sokmasını sağlamaktır."
"Aşırı pahalı Türkiye" ikisinin de önünü tıkıyor. Havasını almak lazım!