“Yükseliş ve Çöküş” raporuna göre, 2024 yılında dünya genelinde devreye alınan yeni kömür kapasitesi son 20 yılın en düşük seviyesine geriledi. Türkiye de, 2010 yılından bu yana mevcut santral kapasitesinin neredeyse beş katı büyüklüğünde projelerden vazgeçti; fakat sera gazı emisyonları hızla artmaya devam ediyor.
Dünyada kömür çağının sonuna bir adım daha yaklaşılıyor. Global Energy Monitor’ün 2024 yılına dair yayımladığı “Yükseliş ve Çöküş” raporuna göre, devreye alınan yeni kömür kapasitesi yalnızca 44 gigawatt (GW) ile son 20 yılın en düşük seviyesine geriledi. Bu düşüş, küresel enerji dönüşümünün hız kazandığını ve kömürün yerini yenilenebilir enerji kaynaklarına bıraktığını gösteren güçlü bir işaret.
On yıldır yayımlanan “Yükseliş ve Çöküş” raporu, Küresel Kömür Santrali Takipçisi (Global Coal Plant Tracker) aracılığıyla dünyadaki tüm kömürlü termik santralleri ve projelerini yakından izliyor. 2024 yılı verilerine göre, 44 GW’lık yeni kurulu güce karşılık 25,2 GW’lık kapasite devreden çıkarıldı. Bu nedenle, küresel kömür filosu yalnızca yüzde 1’in altında bir artış göstererek net 18,8 GW büyüdü. Özellikle Avrupa Birliği’ndeki kömür santrallerinin dört katına çıkan emekliye ayrılma oranı bu düşüşü hızlandıran en önemli faktörlerden biri oldu.
Gelişmiş ülkelerde daha fazla çaba şart
Global Energy Monitor’ün Küresel Kömür Santrali Takipçisi Proje Yöneticisi Christine Shearer, kömür sektörünün içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetliyor: “Kömür enerjisi geçen yıl rekorlar kırdı, ancak bunlar sektörün görmek isteyeceği türden değildi. Temiz enerji dönüşümünün ivme kazanması, kömürün gelecekte karşılaşacağı zorlukların bir habercisi oldu. Yine de özellikle gelişmiş ülkelerde kömürün Paris İklim Anlaşması’na uygun şekilde aşamalı olarak devreden çıkarılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor.”
Afşin-Elbistan tartışması
Türkiye, 2010 yılından bu yana 92 GW’lık kömür santrali projesini iptal ederek, mevcut santral kapasitesinin neredeyse beş katı büyüklüğünde projelerden vazgeçti.
Şu an Türkiye’de aktif olan tek yeni santral projesi, Kahramanmaraş’taki Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne eklenmek istenen iki yeni ünite (688 megavat) olarak öne çıkıyor.
Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Sorumlusu Elif Cansu İlhan, Türkiye’nin kömürden çıkış sürecine dair şu değerlendirmeyi yapıyor: “Türkiye, 2015 yılından bu yana neredeyse tüm kömürlü termik santral projelerini iptal ederek ve yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak dünya trendlerine ayak uydurdu. ‘Yükseliş ve Çöküş’ raporu da gösteriyor ki, kömür tüm dünyada tedavülden kalkıyor. Eğer Afşin-Elbistan A santrali ek üniteleri de iptal edilirse ve adil bir kömürden çıkış planı uygulanırsa, Türkiye’nin ekonomisi güçlenirken kömür bölgelerinde yaşayan yurttaşlara insana yakışır, iklim dostu iş fırsatları yaratılabilir."
Fosil Yakıtların Ötesi Kampanyacısı Duygu Kutluay ise enerji geçişinin adil ve kapsayıcı olması gerektiğine dikkat çekerek şu görüşleri paylaşıyor: “Türkiye’nin tüm elektrik ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayabileceği bir enerji sistemine ihtiyacımız var. Okullar, hastaneler, belediyeler gibi kamu binalarının kendi elektriğini ürettiği, vatandaşların ve enerji kooperatifl erinin üretimde aktif rol aldığı, daha adil, temiz ve refah dolu bir geleceğe ulaşmak için başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan çıkış artık kaçınılmaz.”
Türkiye’de sera gazı emisyonları tarihin en yüksek seviyesinde
Bu arada; TÜİK verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonları bir önceki yıla göre yüzde 6,9 oranında artarak 598,9 milyon tona (CO2 eşdeğeri) ulaştı. Kişi başına düşen sera gazı emisyonu miktarı da 7 milyon ton oldu ve toplam sera gazı emisyonlarında olduğu gibi tarihin en yüksek seviyesini gördü.
Türkiye’nin seragazı emisyonları böyle artmaya devam ederse, Paris İklim Anlaşması kapsamında taahhüt edilen 2030 yılı hedefi üç yıl sonra aşılacak.
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, sera gazı emisyonlarındaki artışın enerji sektörü kaynaklı olduğuna dikkat çekerek, enerji sektörü kaynaklı emisyonların toplam emisyonlar içindeki payının yüzde 73,8’e çıktığını söylüyor. 2023 yılında ithal kömürle çalışan termik santralların tarihte ilk kez elektrik üretiminde en yüksek paya sahip kaynak olduğunu hatırlatan Gürbüz, “Emisyon artışıyla, ithal kömür kullanımının artışı arasında bir bağ var. İthal kömürün elektrik üretimindeki liderliği devam ediyor. Bu nedenle iklim krizine yol açan sera gazı emisyonlarındaki artışın önümüzdeki yıl da sürmesi şaşırtıcı olmaz” diyor.
Gürbüz şu bilgileri veriyor: “Yapılması gereken, enerjiyi daha verimli kullanmak, talebi kontrol altına almak ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek olmalı. Kömür santrallarını kapatmak için bir takvim belirmeli, gaz ve özellikle ulaşımda kullanılan petrol tüketimini de azaltmalıyız. Türkiye bu yıl Ulusal Katkı Beyanı’nı güncelleyip, eskisinden daha iyi bir emisyon hedefi açıklamak zorunda. Açıklanan son emisyon verileri kırmızı alarm veriyor. Böyle giderse 2030 hedefi tutturulamayabilir.”
■ Rapordan öne çıkan rakamlar
- 2024 yılında devreye alınan yeni kömür kapasitesi 44 GW ile son 20 yılın en düşük seviyesinde. Bu rakam, 2004-2024 yılları arasındaki 72 GW’lık yıllık ortalamanın yaklaşık 30 GW altında.
- Yeni kömür santrali öneren ülke sayısı 2023’te 12 iken 2024’te sekize düştü. OECD üyesi ülkelerde bu sayı 2015’te 142 iken bugün yalnızca beş. Türkiye dışındaki dört proje karbon yakalama ve depolama teknolojisini içeriyor.
- Avrupa Birliği’nde kömür santrali kapatmalar dört kat arttı; Almanya 6,7 GW ile en büyük katkıyı sağladı. Birleşik Krallık ise son kömür santralini tamamen kapattı.
- Çin ve Hindistan dışında, yapım aşamasındaki kömürlü termik santral kapasitesi 2015’ten bu yana yüzde 80 azaldı.
- Güneydoğu Asya’da kömürden çıkış hızlanıyor. 2024’te yalnızca Endonezya yeni kömür santrali önerisinde bulundu.
- Latin Amerika’da kömür santrali projeleri neredeyse tamamen durdu. Panama, 2026 yılına kadar kömürden tamamen çıkmayı taahhüt etti.
- Çin ve Hindistan’da kömür yatırımları artarken, bu durum liderlerin kömür tüketimini azaltma taahhütlerini tehlikeye atıyor.