Kartalkaya Oteli yangınına önce Bolu İtfaiyesi müdahale etti. 21 Ocak 2025, saat 04:20’de, iki merdivenli araç, dört arazöz, bir öncü araç, bir arama kurtarma aracı ile… İhbar alındıktan 54 dakika sonra. 42 kilometre yol kat ederek.
Ardından komşu il ve ilçelerden 20 araç, 57 personel ile destek sağlandı. Gerede İtfaiyesi; iki arazöz, bir merdivenli araç, dokuz personel. Yeniçağa İtfaiyesi; bir merdivenli, bir arazöz, dört personel. Sakarya Büyükşehir İtfaiyesi; bir merdivenli, bir öncü araç, dört personel. Kocaeli Büyükşehir İtfaiyesi; bir merdivenli, bir öncü araç ve dört personel. Ankara Büyükşehir İtfaiyesi; bir merdivenli, bir öncü araç ve dört personel. Düzce İtfaiyesi; bir merdivenli, bir kurtarma aracı, 14 personel. Dörtdivan İtfaiyesi; bir merdivenli araç, dört personel. Orman Bölge Müdürlüğü; beş arazöz, 10 personel, Park Bahçeler Müdürlüğü bir su tankeri iki personel…
Sonuçta, Bolu İtfaiye ekibi 22 Ocak 2025, saat 16.34’te görevini tamamlayarak ‘Merkez’e döndü. ‘İtfaiyeci duası’ kabul görmüş; kendileri ‘kayıp’ vermemişti. Ancak ‘ama’sı vardı…
Kartalkaya trajedisinde ihbar ile müdahale arasındaki 54 dakikalık fark ve otelde yangına karşı herhangi bir müdahalede bulunulamamış olması en temel sorun oldu. Öyle ki bu sorun, örneğin bir dizi otelin bulunduğu Abant’ta bir yangın çıkarsa, itfaiyenin nereden, ne zaman geleceğini de düşündürüyordu.
Sadece bu kadar mı? Bolu’da üçü faal biri planlama aşamasında dört OSB vardı. Bırakın bu tesislerden yangına karşı destek almayı, buralarda faaliyet gösteren kuruluşlar da yangın riski altında, yine Bolu itfaiyesine muhtaç durumdaydı. Aslında 1937’de kurulan Sümerbank’ın Nazilli Basma Fabrikası’nda bile bir itfaiye olduğu nedense çoktan unutulmuştu?
Bugün otelleri bir araya getirdiğimiz turizm merkezlerinde, sanayi kuruluşlarını bir araya getirdiğimiz organize sanayi bölgelerinde en azından ilk müdahaleyi yapacak itfaiye birimlerinin olması gerekmez miydi?
Aslında ‘ kötü’leri yaşamamış da değiliz. İşte 6 şubat depremleri… Çifte deprem, bölge itfaiyelerini önce devre dışı bırakacak, hemen ardından yangından çok arama-kurtarmaya odaklanmak zorunda bırakacak kadar şiddetle yaşanmıştı.
Resmi rakamlara göre 53 bin 537 insanımızın yaşamını yitirdiği depremde 296. saatte bile yıkıntılardan çıkarılan insanlarımızın olması arama kurtarmanın önceliğini tartışmasız hale getirdi.
O günlerde sanayi kuruluşları da sessiz sedasız kendi başlarının çaresine baktılar. 37’si faal olmak üzere 58 organize sanayi bölgesinin yer aldığı 11 ilde, sanayi kuruluşları böylesine olağanüstü bir süreçte, çözümü yine kendileri dışındaki organizasyonlardan beklemek zorunda kalmışlardı. Çünkü 11 ilde faal 37 osb içinde Hacı Sabancı, Gaziantep. Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye, Osmaniye Kadirli, Şanlıurfa, Şanlıurfa Viranşehir kendi itfaiyelerine sahip olan osb’ler olarak ancak örnek olarak kalabildiler.
6 Şubat ve Kartalkaya… Sonuç değişmiyorsa, komplike çözümler aramadan, duamızı eksik tutmadan, örneğin Çanakkale OSB’de Fahrettin Ersoy yönetiminin yaptığı gibi kapımıza bir itfaiye çekmeliyiz. Malı korumak tercih olabilir ancak başta çocuklar olmak üzere canı korumak zorunluluk.
Not: İtfaiyecilere güç veren dua şöyle: “Allah’ım, tehlikeye düşmüş olan her canlının, özellikle küçük bir çocuk ya da yaşlının imdadına geç kalmadan yetişebilmem için bana güç ver. Yangınla mücadelede bilgi, teknik ve tecrübemi artır. Sevgimi, cesaretimi eksiltme. Pirimiz İbrahim Peygamber’i yanmaktan koruduğun ilahi emrin sırrına beni de dâhil et. Kaderimde ölmek varsa çocuklarımı, eşimi ve yakınlarımı koru.)