IKEA, çocukluğundan itibaren girişimcilik ruhuyla büyümüş Ingvar Kamprad tarafından 1943 yılında kuruldu. Başlangıçta mobilya haricinde çeşitli ürünler satarak şirketini büyütmeye çalışan Kamprad, dönemin koşulları nedeniyle mobilya pazarındaki fırsatları fark etmiş ve ürün odağını mobilyaya çevirmiştir. Başarılı girişimcilerin en önemi özeliklerinden birisi, trendleri iyi takip etmeleri ve fırsatları herkesten önce görmeleridir.
1950'lerde, müşterilerin mobilyaları sipariş etmeden önce katalogdan görebilmesi, büyük fark yaratmış ve bu yenilik, IKEA'nın satışlarını hızla artırmıştır. Sade ve işlevsel bir tasarımla geniş kitlelere hitap eden ürünler ana hedeftir. "Flat-pack" (demonte paketleme) konsepti, mobilyaları parçalar halinde ve kompakt şekilde paketleyerek müşterilerin kolayca taşımasını sağlamıştır. Bu uygulama, başlı başına dönemi için bir inovasyondur.
Peki, deneyim inovasyonu mu, iş modeli inovasyonu mu demeliyiz?
İkisi de…
Ayrıca, müşterilerin mobilyalarını kendi başlarına kurmaları, ürünle daha fazla bağ kurmalarını sağlamıştır. Buna "IKEA etkisi" diyoruz literatürde. Lojistik ve montaj masraflarının azalması, ürün fiyatlarını da düşürerek IKEA’yı daha erişilebilir hale getirmiştir. Burada yıkıcı etkiye sahip bir süreç inovasyonu söz konusu aynı zamanda. Süreç inovasyonlarında esas amaç; fiyatı erişilebilir bir noktaya çekmektir. Pahalı premium ürün ve hizmetler, ürün inovasyonunun alanıdır. Stratejileri karıştırarak birbirlerini etkisiz hale getirmeleri çok karşılaşılan bir hata. Stratejimiz net olmalı. Stratejiyi destekleyecek inovasyon türüne odaklanmalıyız.
Zamanla IKEA mağazaları, insanların evleri için ilham alabilecekleri ve alışveriş deneyimini yaşayabilecekleri dev bir kataloğa dönüştü. Müşteri deneyimini uçtan uca düşünerek tasarlanan bu mağazalar, insanların uzun süre vakit geçirmesini teşvik ediyor. 1-2 saatte çıkmak mümkün değil. Dolayısıyla acıkırsınız. Bu nedenle, mağaza içinde müşterilerin dışarı çıkmaması için uygun menülü bir restoran vardır. Sadece mobilyadan değil köfteden de para kazanır.
Bölgesel farklılıklara uyum sağlamak adına, Japonya'daki küçük daireler için daha kompakt ürünler sunulurken, ABD'deki geniş evler için daha büyük mobilyalar tasarlanmıştır. IKEA Place adlı artırılmış gerçeklik (AR) uygulaması, müşterilerin ürünleri evlerinde sanal olarak yerleştirmelerini ve boyutlarını deneyimlemelerini sağlamaktadır.
IKEA, yalnızca müşterilerini anlamaya çalışmakla kalmayıp, onların ifade edemedikleri beklentilerine dokunan çözümler üretiyor. Bunu, sıkı bir inovasyon ekibi ve müşteri geri bildirimlerine odaklanan tasarım anlayışıyla başarıyor. Türkiye’nin nadir dış ticaret açığı veren sektörlerinden mobilya, inanılmaz işler başarıyor. Ürün kalitesi olarak çok daha yukarıdayız mesela. Fakat entegre bir çözüm tasarımı, sürdürebilir inovasyon ve stratejik düşünce anlamında bu örnekten öğreneceğimiz çok ders var.