“Benzersiz zamanlar - Prof. Dr. Ünal Tekinalp ile Nehir Söyleşi” kitabında Ticaret Kanunu’nun oluşum öyküsünü görmek mümkün.
“Bir Arthur Andersen Var(dı)” adını taşıyan kitap, Türkiye’de bağımsız denetimin doğuşunu konu alıyor.
Bu yazımda geçen hafta keyifle okuduğum iki anı kitabını tanıtmak istiyorum. İkisi de aslında ilgili sektörlerde çalışanlar için önem taşıyan ve mutlaka okunması gereken kitap.
Bunlardan birincisi, öğrencisi olmak onuruna da eriştiğim Sayın Prof. Dr. Ünal Tekinalp’in anılarını yansıtan “Benzersiz zamanlar- Prof. Dr. Ünal Tekinalp ile Nehir Söyleşi” adlı Engin Erdil tarafından kaleme alınmış kitap. Kitapta hocanın akademik kariyerini okumaktan başka ticaret hukukunun adım adım gelişmesini ve giderek yeni Ticaret Kanunu’nun oluşum öyküsünü görmek mümkün. Kitapta ticaret hukukunun dev isimlerinin yaklaşımlarını da bulabilirsiniz.
Kitapta beni en çok etkileyen cümleler, hoca asistan olduğunda Prof. Dr. Halil Arslanlı’nın kendisine söylediği “Tetkik sonucu elde edilmemiş, şüphe kontrolünden geçirilmemiş başkasına ait bilgiler size ait değildir. Bunları başlangıçta kullanabilirsiniz. Onlar size yol gösterebilir. Siz onların ışığında kendi bilim dünyanızı yaratmaya çalışırsınız. Sadece onlarla kalırsanız üniversite dersi veremezsiniz. Profesör unvanını alabilirsiniz, ama gerçek anlamda profesör olamazsınız.” Hoca da diyor ki, “Bir profesör, geçen akademik yılda verdiği dersi takip eden dersinde tekrarlarsa öğrenci bir üniversite dersi dinlememiş demektir”. Hoca kitapta önceki Ticaret Kanunumuzun mimarı Prof. Dr. Hirsch’in, profesörü “asistanının asistanı” olarak tanımladığını da aktarıyor. Bu satırlar özünde akademik dünyanın düsturlarını oluşturacak satırlar.
Hoca kitapta Prof. Dr. Hirsch’e dayanarak diyor ki, “Kurama dayanmayan ilkeler veya bilgiler pek önem taşımaz. Kurama dayanmayan kurala hukuk gözüyle bakmam”. (burada bir parantez açayım. Hoca iyi ki vergi hukuku veya sosyal güvenlik alanında çalışmıyor. Zira bize kurama dayanmayan kural öyle çok ki.)
Kitapta ayrıca yeni Ticaret Kanununun yasalaşma sürecine, karşı çıkışlara, eleştirilerin öyküsüne ilişkin özet gibi olsa da bilgilere rastlamak mümkün. Özellikle Kitabın, şirketlerin sağlıklı bir denetim sistemine kavuşmasının nasıl engellendiği ve süreç sonunda ortaya denetimsiz şirketlerin çıktığına ilişkin satırları, bence çok önemli.
Hukuka adanmış bir hayatı, Prof. Dr. Ünal Tekinalp’in öyküsünü merak edip dinlemek isteyenlerin mutlaka edinip okuması, en azından göz gezdirmesi gereken bir kitap. [Edinmek isteyenler için yayıncı kuruluşu da belirteyim. Kitap Vedat Kitapçılık (0212.2401254-2401258) yayını]
Bu kitabı okurken aklıma gelen bir diğer önemli kitaba da değinmeden edemeyeceğim. Daha önce okuduğum, belki birlikte okunması gereken kitap, Hirch’in “Anılarım” adlı kitabı. Bu kitapta Hirch’in, Ankara ve İstanbul’da geçirdiği yılları, Türk vatandaşlığına geçiş hikayesini, Türk Ticaret Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Marka Kanunu gibi konulardaki kodifikasyon çalışmalarına katkısını da geniş bir şekilde bulmak mümkün. Bu kitap ise TÜBİTAK yayınları arasında yer almaktadır.
Söz edeceğim ikinci kitap ise özellikle bağımsız denetim alanı ile ilgilenenler tarafından okunması gereken bir kitap. Kitap, denetim mesleğinin kurulmasında, gelişmesinde, bağımsız denetime dönüşmesinde, ilkelerin ve standartların oluşumunda, kısaca bağımsız denetim tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Arthur Andersen Şirketini konu alıyor. Enron skandalı sonrası yaşamını yitiren şirketin ağırlıklı olarak Türkiye öyküsünü, Türkiye’de bağımsız denetimin doğuşunu konu alan ve “Bir Arthur Andersen Var(dı)” adını taşıyan kitap, Burhan Karaçam, Şaban Erdikler ve Selçuk Altun tarafından hazırlanmış. Ancak kitabı hazırlayanlardan Şaban Erdikler üstat maalesef aramızdan geçen yıl ayrıldı. Bu vesile ile önemli bir maliyeci olan üstadı da anmış olalım. Kitabın önsözünde Erdikler üstadın “Arthur Andersen özel bir kuyruklu yıldızdı, aniden kaydı gitti ama asla unutulmayacak” sözü adeta bir gerçeği yansıtıyor. Kitapta Arthur Andersen şirketi hakkında bilgi sahibi olmanın yanı sıra bağımsız denetimin Türkiye’deki gelişim öyküsünü de anılarla birlikte özet olarak bulmak mümkün.
Birçok ülkede ve şehirde bulunan bütün ofislerinin büyük maliyetlerle aynı kapıyı taşımalarının, “Hangi ofise giderseniz gidin aynı hizmeti alırsınız”ı ifade etmek üzere tasarlandığı, bunun dahi hizmet standardına verilen önemi taşıdığı kitapta vurgulanıyor. Çeşitli ülkelerde gittiğim ofislerinin binalarında bu husus benim de dikkatimi çekmişti ama nedeni hakkında hiç düşünmemiştim.
En azından kitaplığıma göre, İş bankası, Osmanlı Bankası gibi bazı bankalar ve bazı büyük holdingler dışında dönem koşulları içerisinde değerlendirmelerde bulunan kurumsal tarihçe veya anı kitapları maalesef ülkemizde az. Bunun dışında alanımla ilgili olarak bir “Hesap Uzmanları Kurulu Tarihi” veya Maliye Teftiş Kurulu Tarihi” kitaplarının yazılmamış olması bence bir eksiklik. Kitap bu anlamda da bir boşluğu doldurma açısından dahi önem taşıyor.
Bağımsız denetim alanına ilgi duyanlara veya denetim işi ile uğraşanlara önereceğim bu kitap ise Kırmızı Kedi yayınları (0212.2448982) arasında yer alıyor.