6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremin yarattığı hasar ve travmanın üstesinden gelme becerilerimizin, II. Beyazıt’ın 1509’daki İstanbul Depremi’nin yaralarını sarma becerisinden düşük olduğu açık.
6 Şubat depremlerinin ikinci yılını geride bıraktık. Bir kez daha Türkiye’nin başı sağ olsun. Yitirdiğimiz bütün canlara Allah gani gani rahmet etsin. Bilenler biliyor, 6 Şubat’tan bu yana deprem bölgesinin sorunlarını düzenli biçimde yansıtmaya çalıştık. Sonuç; yıkılan 518 bin konutun yarısını bile teslim edebilmiş değiliz. Deprem ile ilgili açılan 1491 davanın sadece 149’u sonuçlandı.
Çeşitli sürelerle ceza alanların sayısı sadece 189 kişi. Rakamlar işin bir yanı. Yaralı kentlerde; özellikle Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da yaşanan ağır psikolojik ve sosyal travmalar atlatılamadı. Gözlemlerimiz ve bölgede dinlediklerimize göre, verilen destek kesinlikle yeterli değil. 1509 İstanbul Depremi, son 500 yılda kentte yaşanan en yıkıcı depremdi. Şiddeti 8 tahmin ediliyor. 6 metrelik dev dalgaların İstanbul surlarını aştığı, 13 bin kişinin hayatını kaybettiği kayıtlara yansımış.
Ünlü tarihçimiz Prof. Dr. M.C. Şehabeddin Tekindağ, o dönemde yaraların nasıl sarıldığını şöyle anlatıyor: “1509 yılında İstanbul’da yaşanan ve ‘Küçük Kıyamet’ olarak adlandırılan depremden sonra Sultan II. Beyazıt, bir ‘at divanı’ toplayarak İstanbul’un yeniden imarını müzakere etti. (…) Mimar Murat oğlu Hayreddin nezaretinde başlayan inşaat faaliyeti 62 gün içinde tamamlandı. Son sarsıntıdan 6,5 ay sonra ise İstanbul, yeni baştan inşa ve imar edilmiş oldu…”
516 yıl öncesine ilişkin bu tespit, karşılaştırılamaz olanak farklarına karşın, Fatih’in oğlunun felaketle başa çıkma iradesinin bugüne göre çok daha güçlü olduğunu gösteriyor.