Artık tüm Ford’un yüzde 20’si, Otosan!.. Üstelik, Ford’un yelpazesindeki yedi elektrikliden dördü de, bizimkilerin üretimi!..
Geçtiğimiz iki hafta boyunca İspanya’da testlere çıkan Ford Otosan damgalı E-Transit, E-Custom, E-Courier ve Puma Gen-E, Avrupalı uzman basının olumlu yorumlarını Ford Türkiye İş Alanı Lideri Özgür Yücetürk ile birlikte keyifle dinliyorduk…
1997 sonunda Ford Motor Company ve Koç Holding’in hisselerini eşitleyerek Otosan’ı tam ortaklığa dönüştürmeleri aslında bir mihenk taşıydı… O tarihte ilk defa Ford’un ağırlıklı ihracata dönük olarak üretilecek bir modelin, Connect’in sorumluluğu alınmış, Amerika’ya bir mühendis grubu gönderilmiş, orada tasarım ve ürün geliştirme yapılırken, eşzamanlı olarak Gölcük’te yepyeni bir fabrika kurulmuştu. O güne kadar 40 bin kapasitesi olan Ford Otosan’da bir anda 100 binler konuşulmaya başlanmıştı. Connect 2002 yılında devreye girdi. Avrupa pazarlarıyla başlayan ihracat, endüstride bir ilk olarak Kuzey Amerika’ya da genişledi. Otomotiv’in anavatanına ihracat yapan ilk Türk şirketi ünvanına da kavuştu. Ardından Transit’lerin de üretiminin Türkiye’ye verilmesiyle kapasite arttırım yatırımları ve ihracatın daha da büyümesini getirdi. 2012’de Türk mühendisliğiye hazırlanan ilk nesil Courier’in de başarısıyla imalat nitelikleri ve gösterilen performans, Ford içerisinde fazlasıyla kabul gördü ki, Ford Otosan Avrupa’nın ticari araç üretim ve aynı zamanda geliştirme merkezi oldu.
Bugün, rolü çok daha artan Ford Otosan, Romanya Craiova’yı da bünyesine dahil ederek, Gölcük, Yeniköy ve Eskişehir kamyon fabrikasıyla birlikte üretim kapasitesini 934 bine ulaştırdı. Ford Trucks, Ford Pro, Ford binek ve Volkswagen Hafif Ticari markalarının en güçlü kozlarını taşıyan Otosan, içten yanmalıların yanında tam elektrikli ve şarj edilebilir hibrit versiyonlarını da üretme kabiliyetinde…
Ford Otosan, bugün, İngiltere’de her kulvarda birinciliğine devam ederken, tüm Avrupa’daki ticari araç satışlarının çok büyük bir yüzdesini oluşturuyor. Yani Ranger ve Connect hariç, geriye kalan kalan tüm araçlar Avrupa’ya Otosan tarafından gönderiliyor.
Ford’un 7 tam elektriklisinin 4’ünü de yapabilmeleri, büyük bir gurur iken; Otosan’ın bugünkü imalat kapasitesinin, Ford’un global hacmi içerisinde ölçeklendiğinde yaklaşık %20’lik bir role sahip!.. Her beş Ford‘tan birine ulaşılmış olması, 1998’den bu yana sürekli büyüme ve yeni gelen projelerle Ford Otosan’ın katettiği mesafe, gerçekten takdire şayan…
Bu büyüklüğün, Türkiye’de yıllardır ihracat liderliği olarak karşılık bulması ve Türkiye ekonomisinin gelişimine katkıda bulunması, sadece parasal anlamda değil, aynı zamanda istihdam gelişimi, yetiştirilen mühendisler ve profesyoneller anlamında da, çok önemli katma değerler yaratıyorlar.
Belki de o sebeple Ford’un sadece global yöneticileri değil, en son Elena Ford’un ziyareti gibi, Ford ailesi de sıklıkla Türkiye’ye geliyor ve Ford Otosan’ın çalışmalarını, prensiplerini, başardıklarını inceliyorlar. Satış teşkilatında da, 30 yılı aşan temsilcilerle 3. nesillerinde de ilişkilerin Otosan’ın eğitim ve motivasyon programlarıyla üst düzeyde korunuyor olması, Avrupa ve Amerika’daki Ford bayilerine örnek gösteriliyor.
Koç Grubu’nun ticari ortaklığın ötesinde uzun süreli kalıcı, adeta aile ilişkisiyle iş yapması, belki de tüm başarıların arkasındaki en önemli sır…