Vatandaş enflasyonla ilgili olarak ya devlet kendisine soru sorduğunda doğru söylemiyor ve o soruları “Gidişat aynı” diye geçiştiriyor; yok eğer doğru söylüyorsa çarşıda, pazarda, sokakta laf olsun diye yakınıyor.
■ Türkiye, siyasi tarihinde şimdiye kadar örneği görülmemiş bir sürecin içinden geçiyor...
■ İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasına kadar uzanan 19 Mart süreci yaşanıyor...
■ Ekonomi yönetimi bile anında tepki verip 19 Mart’ın ertesi günü faiz artırımına gitmek zorunda kalıyor...
■ Dövizde herkes diken üstünde, Merkez Bankası kur artışı yaşanmasın diye yaklaşık 50 milyar dolar satmak zorunda kalıyor...
■ Enflasyon konusunda iyimserliğiyle bilinen piyasa katılımcıları bile bu gelişmelerin ardından bir yıl sonrasına ilişkin enflasyon tahminlerini 1 puan yukarı çekiyor.
■ Enflasyon konusundaki sorularla ilgili olarak televizyon kanallarının uzattığı mikrofonlara her gün “Öldük, bittik” diyen vatandaş ise sanki 19 Mart’ı hiç yaşamamış, son dönemde sanki Türkiye’de hiçbir şey olmamış, hiçbir olağanüstülük yokmuş gibi davranıp enflasyon tahminini yalnızca 0,05 puan, evet yalnızca 0,05 puan artırıyor. Tamam, vatandaşın tahmini ile piyasa katılımcıların tahmini arasında zaten çok büyük bir makas var ama aydan aya değişim böylesine nasıl farklı olabiliyor? Şu durumda yazımın ilk paragrafında dile getirdiğim görüşümü tekrarlayacağım:
Vatandaş enflasyonla ilgili olarak ya devlet kendisine soru sorduğunda doğru söylemiyor ve o soruları “Gidişat aynı” diye geçiştiriyor; yok eğer doğru söylüyorsa çarşıda, pazarda, sokakta laf olsun diye yakınıyor.
Bir yıl sonrasına ilişkin enflasyon tahmini marttan nisana piyasa katılımcılarında 1,01 puan, hanehalkında 0,05 puan, reel sektörde ise 0,60 puan artış göstermiş. Yani reel sektör de olan bitenden daha çok kaygı duyuyor. Vatandaş ise pek bir rahat!
Bir tuhaflık var; ama ne?
Hiç düşündünüz mü; Türk halkı ekonominin iyiye mi, yoksa kötüye mi gittiğine ilişkin olarak öncelikle neye bakar?
Benim gözlemim şu:
Vatandaş önce döviz kuruna bakar. Döviz kuru yükselir ya da yükseleceğine ilişkin kaygılar artarsa vatandaş işlerin kötüye gideceği, ekonomik durumunun bozulacağı endişesi yaşamaya başlar; bu çerçevede tabii ki enflasyon endişesi de artar. Kurun yükselmesinden hoşnut olacak kesimler de vardır tabii ki; ihracatçılar gibi, döviz tasarrufu olanlar gibi ama konumuz o değil.
Vatandaşın baktığı bir diğer gösterge de faizlerin yükselmesidir.
19 Mart süreci en çok döviz kuruna ilişkin kaygıları körüklemedi mi? Günlerce Merkez Bankası’nın ne kadar döviz sattığı konuşulmadı mı?
Ayrıca 20 Mart’ta döviz fırlamış giderken aynı günün akşamı faiz de artırılmadı mı?
Şimdi bunlar yaşandı ama vatandaşın martta yüzde 59,25 olan bir yıl sonrasına ilişkin enflasyon tahmini nisanda yalnızca 0,05 puan artarak yüzde 59,30’a çıktı. Doğrusu hiç artmasa da olurmuş!
Bir tuhaflık yok mu sizce de?
Piyasa katılımcıları tahminlerini 1 puan, reel sektör 0,6 puan yukarı çekiyor; ama olan biteni hiç umursamayan(!) vatandaş tahminini neredeyse değiştirmiyor.
Sahi, bir tuhaflık yok mu?
Enflasyonun düşeceği konusunda bir türlü ikna olamayan ve buluttan nem kapan vatandaş nasıl oluyor da 19 Mart gibi bir süreç yaşanmış ve tüm dengeler bozulmuşken enflasyonla ilgili hiçbir kaygıya kapılmıyor?
Sakın bu durum vatandaşın görüşünü yansıtan anketin bir cilvesi olmasın!
Vatandaşların yaklaşımı Merkez Bankası ile TÜİK’in ortaklaşa gerçekleştirdikleri tüketici eğilim anketi sonuçlarından elde ediliyor. Merkez Bankası’ndan öğreniyoruz ki bu anket ilgili ayın ilk iki haftasında “bilgisayar destekli yüz yüze görüşme” ve “bilgisayar destekli telefon görüşmesi” yöntemleriyle yapılıyor.
Tüketici eğilim anketinde her ay 4 bin 884 hane kapsanıyor. Örnek hanede, haneyi temsil eden 16 ve daha yukarı yaştaki bir fert tarafından verilen yanıtlar dikkate alınıyor. Fert, veri giriş programı tarafından tesadüfi olarak seçiliyor.
Metodoloji özet olarak böyle. Ama bu bilgiler 0,05 artışı izah etmekten uzak. Kafalarda yanıtlanamayan bir sürü soru...
Bu ne perhiz, bu ne!
Peki, vatandaş öyle takdir etmiş; “19 Mart sürecine bakarak enflasyon tahminimi değiştirmiyorum” demiş, tamam...
İyi de ortada tuhaf bir durum var. Bir yandan “Enflasyon tahminimi değiştirmiyorum” diyen vatandaş diğer yandan niye “Tüketici fiyatlarının daha hızlı artacağı” tahmininde bulunur? Bu ne yaman çelişki!
Hem de fiyat artışlarının hızlanacağına ilişkin tahminde nisanda mart ayına göre tam 4,07 puan artış olmuş. Bu, Ağustos 2023’ten bu yana olan dönemin, yani neredeyse son iki yılın ikinci en yüksek artışı.
Soru da tuhaf
4,07 puanlık artışa konu olan soru tam olarak şöyle:
“Tüketici fiyatlarının daha hızlı veya aynı oranda artacağını bekleyen hanehalkı oranı.”
Bu oran martta yüzde 68,69 düzeyindeymiş, nisanda yüzde 72,76’ya çıkmış.
Bir kere soru tuhaf! Yüzde 72,76’lık kesimin ne kadarı “daha hızlı artış bekleyenleri gösteriyor”, ne kadarı “aynı oranda artış bekleyenleri”, bilmek mümkün değil.
Bu sorunun tamamlayıcısı olan soru da hatalı:
“Tüketici fiyatlarının aynı kalacağını, düşeceğini veya daha düşük bir oranda artacağını bekleyen hanehalkı oranı.”
Bu tercihte bulunanların oranı da yüzde 27,24; toplam 100 ediyor zaten.
“Tüketici fiyatlarının aynı kalacağı” ne demek? Artış sıfır mı olacak yani, enflasyon sıfır mı? Yoksa bu ifadeyle artışın aynı kalıp kalmayacağı mı sorulmak isteniyor?
Öyleyse birbirini tamamlaması gereken iki soruda, yani birbirinin zıttı olması gereken iki soruda aynı ifade yer alıyor.
İlk sorudaki ifade:
- Tüketici fiyatlarının aynı oranda artacağını bekleyen...
İkinci sorudaki ifade:
- Tüketici fiyatlarının aynı kalacağını bekleyen; yani aynı oranda artacağını bekleyen mi?
Öyle karmaşık sorular yerine basit olarak “Fiyatların daha hızlı mı, daha yavaş mı artacağını düşünüyorsunuz” diye sorulsa olmaz mı?
Metindeki cinlik!
Bu arada sektörel enflasyon beklentileriyle ilgili metindeki tabloda üç sektörün tahminlerine ve yukarıda aktardığım ikinci sorunun oranına yer veriliyor. Ama o soru “Enflasyonun düşmesini bekleyen hanehalkı oranı” şeklinde sadeleştirilmiş. Gerçi dipnotta bu oranın neyi ifade ettiği detaylı olarak yazılmış ama aslında kastedilenin özü zaten bu.