Trump’un hedefe koyduğu AB, bir yandan askerimizden savunma desteği beklerken bizi yeşil mutakakatla, vizeyle dövmesi yetmiyormuş gibi şimdi de fuarlarında şirketlerimizle uğraşıyor.
Ticaret savaşlarının mağdur taraflarından Avrupa Birliği, bir yandan Trump karşısında cephesini güçlendirmek için Türkiye’den savunma yardımı dilerken, hasta adam olduğu gerçeğini unutup bize karşı afrasını tafrasını eksik etmiyor. Tarife dışı engeli, vizesi, yeşil mutabakatı ve üstenci bakışıyla…
Almanya’nın Münih kentindeki Bauma fuarında bu ikircil tutuma bir kez daha tanık olduk. Kendi ülkesinin firmalarını korumak için yasaya uygun olmasına rağmen garip cezalar ile firmalarımıza engel çıkarıyor, makinesini sınırdışı edebiliyor, dışişlerimiz de neredeyse buna seyirci kalabiliyor.
VİZELİ YEŞİLLİ DAYAKTAN BIKTIK
Dili yeşil eli karbon siyahı Avrupa’nın şirketlerimize çıkardığı “iklim şartı, karbon salınımı” gibi sözde “yeşil ekonomi” yaptırımları, maliyetlerimizi şişiriyor. AB bunu kendisi için rekabet stratejisi olarak kullanırken, bakanlığımızın ilgili birimleri de sanki AB jandarması gibi firmalarımızın tepesine biniyor.
Burada ilginç olan AB’nin kendi bürokratları elinde sürekli alan kaybettiğidir. Trump’un “sizi korumaktan bıktım” diyerek küresel arenada korumasız bıraktığı Avrupa, Türkiye’ye karşı üstenci bakışını sürdürmesi, bizim yeni dönemde AB’ye karşı proaktif stratejiler geliştirmemizi gerektiriyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP / AB’ye dair…
Avrupa bunu neden yapıyor?
Topluluğu teşkil eden ülkelerin bize karşı tutumu farklı, AB’yi yöneten bürokrasinin tutumu farklı… Tam üyelik için burun sürten, Gümrük Birliği’nde sürekli sorun çıkaran ve aklına estiği gibi yaptırım gayreti olan AB yönetiminin, kendi varlıklarını sürdürme gayreti yüzünden topluluk zarar görüyor.
Biz neler yapabiliriz?
Öncelikle AB ile olan ilişkilerimizde pasif duruşumuzu dönüştürmeliyiz. Onları bize reva gördüğü ilişki formatını yeniden tasarlamalıyız. 208 üniversitemiz, yüzlerce STK’mız ve think tank kurumlarımızın AB-Türkiye ilişkilerinin yeni dönemine dair bilgi, belge, strateji ve yol haritası üretmesi gerekiyor.
NOT
EKONOMİ DİPLOMASİSİ BU MU? “BİZİ KARIŞTIRMAYIN, ALMALARI KÜSTÜRMEYELİM”
Kökü Osmanlı’ya uzanan ve büyük saygınlığa sahip hariciyemiz bugün ekonomi diplomasisi konusunda yenilenmeye ihtiyaç duyar hale geldi. Bauma fuarındaki kendi özgün makinamızı sınır dışı eden Messe Münih otoritesine karşı “pasif” davranmamız, rakiplerimizin elini güçlendiriyor.
E-Mak şirketinin yenilikçi özgün makinesine dahi sahip çıkamıyor olmamız, düşündürücüdür. Oysa bazı ülkelerde daha proaktif davranan, firmalarımızın yurtdışı temsiliyetlerinde onlara sahip çıkan örneklerimiz de var. Fakat dünyanın en büyük iş makineleri fuarında, kendi üretimimizi koruyamadık.
Urtim Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Urfalılar’a, fuarlardaki haksız uygulamaları soruyorum; “ayağına bastığımız rakiplere karşı hakkımızı savunmalıyız” diyor; “AB fuar vize engeli yetmezmiş gibi desibel cezası, 12 punto cezası gibi tarife dışı engel, yüzbinlerce Euro ceza kesebiliyorlar.”
3 yılda bir yapılan dünyanın en büyük iş ve tarım makinaları fuarında firmalarımıza karşı uygulanan haksız muameleyi giderici adımlar beklediğimiz dışişlerimizin “bizi karıştırmayın, Almanları küstürmeyelim” yaklaşımına bakanlığımız ve diplomasi kadrolarımız ne der acaba?