Ocak ayında aylık bazda manşette %0,5, çekirdekte ise %0,4 artış gösteren ABD tüketici enflasyonu (cpi) piyasada şok yarattığı gibi Fed faiz indirimi patikasının kendisi ve yönelik beklentileri de ciddi anlamda değiştirmişti. Ancak hem kira endeksleri gibi bazı öncü göstergeler hem de cpi sonrası açıklanan ve Fed kararlarına temel olan pce gibi diğer enflasyon göstergelerinin işaret ettiği gerileme nedeni ile bu paniğin yersiz olduğu kanısına varmıştık. Çarşamba günü açıklanan şubat ayı tüketici enflasyon verisi bu görüşü destekledi. Aylık bazda %0,3 artış göstermesi beklenen gerek manşet gerekse çekirdekte açıklanan seviye yüzde 0,2 oldu. Böylece yıllık enflasyon manşette %3,0’ten % 2,8’e, çekirdekte ise %3,3’den %3,1’e gerilemiş oldu.
Daha yakından takip ettiğim yıllıklandırılmış 3 aylık ortalama da %3,8’den %3,6’ya düşmüş oldu. Ocak verisinin ardından yıl genelinde sadece 1 faiz indirimi bekleyen piyasalarda istihdam ve şubat ayı enflasyon verisinin ardından beklentilerini 3’e yükselmiş durumda. Buraya kadar anlatılanların finansal varlıklar üzerinde olumlu bir etki göstermesi ve net bir ralliyi tetiklemesi beklenirdi. Oysa Çarşamba seansını Dow ekside tamamlarken S&P de cılız diyebileceğimiz bir yükselişle günü %0,49 artıda tamamladı. Daha önemlisi ABD tahvil getirileri verinin hemen ardından gerilerken günü daha yüksek seviyelerde sonlandırdı. Çok net bir şekilde yatırımcıların verileri “gümrük vergisi öncesi ve sonrası (G.V.Ö. ve G.V.S.)” dönem olarak değerlendirdiğini görüyoruz.
Başkan Trump’ın artık gün içi diyebileceğimiz şekilde değiştirdiği oranların enflasyon üzerinde baskı oluşturacağı görüşü giderek hakim oluyor. Ben Fed üyelerinden Waller’ın da ifade ettiği gibi vergi yükselişinin fiyat seviyesinde bir kerelik artışa neden olacağını düşünüyorum. Nitekim birinci Trump döneminde gümrük vergilerinin enflasyon yaratmadığını görmüştük. Ancak ikinci Trump döneminde çok daha farklı bir dünya var. Hem vergiler çok daha geniş ve aslında dünya ticaretini yeniden yapılandırmayı hedefliyor hem de 2016 döneminden farklı olarak bu kez doların kuvvetlendiğini değil zayıfladığını görüyoruz. Bu ABD açısından da gümrük vergisine maruz kalan ülkeler açısından da negatif bir gelişme. Yatırımcıların enflasyonda yükseliş beklemesinde bir sorun yok ancak yanlış yere baktıklarını düşünüyorum. Enflasyon gelecekse bu Trump’ın gümrük vergileri kaynaklı olmasından ziyade dünya ticaretini ve dolayısı ile de üretim merkezlerini değiştirmesinden kaynaklanacaktır.
Geride bıraktığımız yıllarda devamlı olarak BRICS ülkelerinin doların etkinliğini kırarak yeni bir finansal sistem yaratmaya çalıştığını okuduk. Pek bir karşılığı da olmadı. Ancak şimdi buna ek olarak ABD’nin de yeni bir üretim modeli dizayn etmeye çalıştığını görüyoruz. Trump aldığı kararlar nedeni ile üretimin şimdiden ABD’ye kaydığını savunuyor. Bu kısmen de doğru. Ancak üretimin ABD’ye kayması en optimal bölgede üretilmesi anlamına gelmiyor. Tedarik zinciri ABD açısından daha güvenli hale geliyor ve bunun da elbette bir fiyatı var; daha pahalıya üretmek. Şimdilik petrol fiyatlarında görülen gerileme, ki daha önce de defalarca yazdığım gibi devamı da gelecektir, maliyetlerin de kontrol altında kalmasını sağlıyor. Ancak alüminyum veya bakır gibi petrole oranla daha az stratejik olan ancak yine de sanayide önemli yer tutan girdilerde yükselişler görüyoruz. Üretimde Çin verimliliğine erişmek çok kolay olmayacaktır. Çin’de de ciddi bir deflasyon baskısı olduğunu hatırlatarak makaleyi sonlandırmak istiyorum.