ABDULLAH ÖZDEMİR – MERSİN TİCARET BORSASI (MTB) YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Birleşmiş Milletler (BM) 2013 yılında gerçekleştirmiş olduğu genel kurulunda 2016 yılını ‘Uluslararası Bakliyat Yılı’ olarak ilan etmiştir. 2013 yılında başlayan bu süreç, 2016 yılında çok daha fazla ivme kazanmıştır. Bakliyata yönelik farkındalığın daha da artmasıyla ve başta insan sağlığı ile toprak verimi olmak üzere, bakliyatın gıda güvenliği, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik vb. alanlardaki faydalarına yönelik yürütülen bilinçlendirme çalışmalarının başarıya ulaşması dolayısıyla, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 10 Şubat’ı ‘Dünya Bakliyat Günü’ olarak ilan etmiştir. Ayrıca, bakliyatın ‘2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’ kapsamında belirlenen hedeflere önemli katkı sağlayacağı, dünyanın önde gelen kurumlarının raporlarında ve yapılan bilimsel yayınlarda vurgulanmaktadır.
Nitekim bu süreçte bakliyata yönelik oluşan önemli farkındalığın katkısı rakamlara da yansımıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından yayınlanan en güncel istatistiklere göre, bu zaman zarfında bakliyat ekili alanlar yaklaşık yüzde 18 artarak 96 milyon hektar seviyesine ve bakliyat üretimi yüzde 19 artarak 94 milyon ton seviyesine ulaşmıştır. Dünya kişi başı bakliyat tüketimi ise yaklaşık yüzde 15 artarak 8 kg düzeyine yükselmiştir. Ülkemizde ise, yerleşmiş bir tüketim kültürüne sahip olduğumuz ve sofralarımızın vazgeçilmezi olan bakliyatta, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en güncel (2022/2023) verilere göre kişi başı tüketim dünya ortalamasının yüzde 71 üzerinde olup, 13,7 kg’dır. Dünya genelinde bakliyat ekili alanlarda, üretimde ve tüketimde gerçekleşen bu artış analiz edilirken, son yıllarda yaşanılan, başta aşırı sıcaklar, kuraklık, su kısıtı, suya erişimdeki zorluğun yanında alışagelmediğimiz bir şekilde, mevsim ayırmaksızın yaşanan sel felaketleri, aşırı yağışlar, doğal afetler ve bakliyat dış ticaretinde özellikle gümrük vergileri kanalıyla ülkelerin uyguladığı korumacı politikalar gibi birçok faktörü de dikkate almak gerekir.
İnsan sağlığı ve toprak verimliliği için bakliyat
Hindistan’ın dünyaca ünlü iş insanı Ratan Tata; “Yiyeceklerinizi ilaçlarınız gibi yiyin, aksi durumda yiyeceğiniz olarak ilaçları yemek zorunda kalırsınız” diyor. Bilinçli beslenme, sağlıklı besinlerle olur. Bakliyat ise faydaları dolayısıyla en sağlıklı gıdaların ve diyet listelerinin başında gelmektedir. Bakliyat bilinçli ve sağlıklı beslenme açısından bulunmaz bir nimettir. Et ve et ürünlerine çok yakın protein seviyesine sahiptir. Vitaminler, demir ve potasyum gibi mineraller ile lif açısından oldukça zengindir. Kolesterol ve gluten içermeyen bakliyatın, yağ oranı düşüktür ve anti alerjik gıdalardır. Dengeli beslenme ve sağlıklı yaşam açısından oynadığı bu önemli rol ile obezite, kalp ve damar rahatsızlıkları, diyabet, böbrek yetmezliği, çölyak ve kanser gibi çağımızın yaygın hastalıkları ile mücadelede uzmanlar tarafından sıkça önerilmektedir. Ayrıca virüslerin çoğalmasını önleyen antiviral ve bağışıklık sistemini güçlendiren prebiyotik özellikleri sayesinde oldukça etkin gıdalardır. Son yıllarda gıda tüketim trendinin, vegan ve vejetaryen beslenmeye yönelik artış göstermesi nedeniyle bitki-bazlı ürünlere yönelim de artmıştır. Bakliyat ise yüksek protein içeriği, vitaminler ve mineraller açısından zengin olması dolayısıyla bitki-bazlı üretimde tercih edilen en önemli ürün grupları arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Bakliyat, sadece insan sağlığı açısından değil, toprak sağlığı yönüyle de oldukça faydalıdır. Kuru baklagiller, havadaki azotu toprağa bağlayarak doğal gübre görevi görür. Bu sayede, toprağın azot içeriğini zenginleştirerek, çiftçilerimiz açısından en önemli maliyet kalemlerinden biri olan kimyasal gübreye duyulan ihtiyacı azaltır. Ayrıca, toprağın verimini artırarak, toprağın ömrünü uzatır ve üründen alınan verimi yükseltmektedir. Başka bir ifade ile aynı topraktan sürekli olarak ve yüksek verimde ürün alınmasını sağlar. Üstelik toprağın verimini artırdığı için münavebeli (dönüşümlü) ekim sistemi çerçevesinde, kendisinden sonra ekilen ürünün de verimini artırır. Zengin gen çeşitliliğiyle, içerisinden geçmekte olduğumuz iklim değişikliği ile mücadele sürecinde birçok iklime ve toprağa uygun türlere sahiptir. Özellikle suyun altın misali önemli olduğu günümüzde, diğer ürünlere kıyasla daha az suya ihtiyaç duyan nohut ve mercimek, kurak ve kıraç bölgeler için en ideal ürünlerdir. Sonuç olarak bakliyat hem üretici için faydalı hem de çevre dostu ürünlerdir. Böylece, daha sürdürülebilir bir tarım sistemi oluşturulmasına önemli katkı sağlar.
‘Küçük taneler, büyük faydalar’ Bakliyatın sahip olduğu faydalar temel alınarak, bakliyat için söylenmiş güzel bir deyiş vardır; ‘küçük taneler, büyük faydalar.’ Böylesine özel günler, bakliyatın faydalarının anlatılması ve Amerikanvari beslenme şeklinin yaygınlaştığı düşünüldüğünde, başta çocuklarımız ve genç nesillerimiz olmak üzere bakliyatın faydaları konusunda toplumumuzun bilinçlendirilmesi için güzel bir fırsattır. Temennimiz, bakliyat üretiminin ve tüketiminin yüksek bir ivme kazanması, ilk etapta tüm bakliyat ürünlerinde kendimize yeten bir ülke konumuna gelmek, ikinci etapta ise kendi ürettiğimiz ürünleri ihraç etmektir. Bugün, 10 Şubat gününün bu temennilerimizin gerçekleşmesi için bir başlangıç olmasını diliyor, ‘10 Şubat Dünya Bakliyat Günü’nü kutluyorum.