Sovyetler bir “deneydi” diyen çoktu ve ben de arada sırada bu ifadeyi kullanmıştım: “Sovyet deneyi.” Kullanmalı mıyız? Hem evet, hem hayır ama genelde kullanmamalıyız. Bir açıdan evet: İnsanlık tarihinde ilk defa bu kadar çok sayıda insan bu kadar geniş bir coğrafyada kaderlerini bilinçli eylemle yeniden belirlemek, değiştirmek istediler. Bunu mümkün mertebe eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumda yaşama iradesinin beyanı sayıyoruz. Ayrıca fiilen bu işe kalkıştılar ve ne kadar zor olduğunu bizzat yaşayarak gördüler. Bir ilkti, bir deneydi, ama “denedik olmadı, tekrar deneriz” hafifliğinde ele alınacak türde bir “deney” değildi. Bundan hem daha fazlasıydı, hem daha azıydı.
Bir açıdan hayır, deney değildi. SSCB -Çarlık tarafından I. Dünya Savaşı sonunda kaybedilen arazi ve nüfus ve iç savaşın yıkımı dâhil edildiğinde- 1920 yılında dünya nüfusunun yüzde 7’siyle ve sadece karasal alanlar hesaba katılınca, dünya arazisinin yüzde 15’iyle yola çıktı. Nüfus sayımları belirsiz olduğu için ancak yaklaşık rakamlar türetilebilir. Arazi genişti ve zaten Batı Avrupa’da feodalizm çözülürken Elbe’nin doğusunda ikinci serfliğin başlamış olması da aynı nedene dayalıydı. Nüfus yoğunluğu düşüktü veya toprak/işgücü oranı yüksekti. Bu nedenle Çarlık, köylüleri sert biçimde toprağa bağladı ve bu sistem resmi olarak 1861’e kadar sürdü. Çarlığı devralan SSCB genişti, karasaldı ve altın, petrol, orman ürünleri, tarım açılarından zengindi. İhraç edebileceği doğal kaynakları bol bir ülke olarak başladı. Buna karşın Çarlık döneminin son 40 yılında yoğunlaşan sermaye yatırımları, esas olarak iç savaş sırasında yıpranmış ve hatta fiziki olarak yok olmuştu. Her sektörde değil, ama genelde teknolojik ömrünü de doldurmak üzereydi. Üretim 1928 yılında 1913 seviyesini ancak yakalayabilmişti. Sonuçta ‘deney’ derken yanlış kullanılmasın. Ciddi bir ekonomik temele dayanıyordu. Elbette Batı seviyesinde değildi ama sermaye birikimi ciddiydi. Bu yüzden Çarlıktan yaklaşık 140 milyon insan miras alındığında, bu toplamın 1/7’si olan 20 milyon kentli ve bunların içindeki işçi sınıfı geleceğe damga vurmaya soyunabilmişti. Aynı anda 120 milyon köylünün nasıl dönüştürüleceği sorunu da tam olarak ortaya çıkmıştı ki Çarlık da bu sorunun bir ölçüde farkında olduğu için bazı tarım reformları denemişti.
Ayrıca hem deneydi, hem değildi çünkü 15 cumhuriyet ve 130 civarında etnik gruptan oluşuyordu. Deneydi çünkü dünyanın hatırı sayılır boyutta bir alt kümesi gibiydi. Deney değildi çünkü deney küçük ve homojen bir örneklem için kullanılması daha doğru bir terimdir. Dini, dili, fiziki görünümü, tarihi ve coğrafyası bu kadar farklı bir toplamı “sosyalizm” genel başlığı altında tasnifleyip, birlikte aynı hedefe yürütebilmek çok zor bir iştir. Bu nedenle bu çeşitlilik Batı tarafından SSCB’nin fay hatlarından birisi olarak saptandı. Önce Nazi Almanya’sı, sonra ABD bu hattı fay kırığına dönüştürmeye çalıştı.
Ayrıca deney değildi çünkü bir imparatorluktu. İmparatorluk deney yapılacak laboratuvar değildir. Osmanlı, Habsburg, Avusturya-Macaristan imparatorlukları dağılırken tarihi devamlılık açısından Rusya dağılmadı demek zorundayız. Deneyimli ve muhafazakâr Avrupa diplomatik bürokrasisi SSCB’yi “Yeni Çarlık” veya “Rus imparatorluğu” olarak görmüştür. Analitik açıdan bu görüş tamamen doğrudur. Kendi kaderini tayin hakkı meselesi yerel, Avrupa içi ve tali bir konudur. Rusya söz konusu olduğunda, Bolşevizm imparatorluğu dağılmaktan kurtaran bir tutkaldır da.
Deneydir ve değildir çünkü kapsamlı, derin, hızlı bir kalkınma hamlesidir. Bir “düal ekonomi” modelinin kısıtlarından son derece radikal –ama zorunlu hale gelmiş- bir hamleyle çıkma denemesidir. Eksileri ve artılarıyla, aniden başlayıp aniden biten entelektüel dönemleriyle ve politikaya bulanmış ekonomi tartışmalarıyla, bir kalkınma iktisadı dersidir. Lenin’in 1921’de kabul etmeye hazır olduğunu yazdığı ölçüde yabancı sermaye gelmemiş, NEP dönemi de Lenin’in düşündüğü kadar uzun süre devam etmemiş, edememiştir. Dış ticaretten beklenenler –Preobrazhensky’nin beklentileri kadar bile- tam gerçekleşmemiş, Batı’dan bulunulabileceği düşünülen krediler düşük kalmıştır. Stalin’in çözümü, eşitlik öneren ve toprakları dağıtan bir devrimin –SR programının Lenin tarafından SR’lerle “dalga geçerek”, ama elbette mecburen uygulanmasının sonucu- tarımda biriken nispi fazla nüfus ve köylülükten gelen yüksek efektif talep karşısında bulduğu bir çözümdür. Olası çözümlerden birisidir ve hızlı bir şiddetle uygulandığını biliyoruz. Elbette asla bir köylü partisi olmayan Sovyet partisinin şehirli ve proleter çekirdeğine güvenerek, “vatanın en iyi evlatlarını” kırlara, tarımda kolektivizasyonu zorla uygulamaya davet ederek.
Hem Departman I’e hızla yüklenmek, hem de tarımdaki fazla nispi nüfusu hızla ve zor yoluyla eriterek toplam talep fazlasını yok etmek: 1929 dönüşünün anlamı budur. Hem arz, hem talep açısından radikal önlem alma kararıdır. Elbette ki savaş tehdidi her dönem fonda duran bir kaygıydı. I. Dünya Savaşı’nda alınan dersi unutmayarak, ekonominin ağırlık merkezini savunma sanayisine hızla çevrilebilecek tarzda ağır sanayiye döndürme isteği doğaldır. Ama “Stalin devriminin” ilk nedeni henüz uzakta olan savaş tehdidi değildi ve olamazdı. İlk neden ekonomideki yapısal dengesizliktir. İlk neden ekonomik kısıtlar/teşvikler/ihtiyaçlar bileşiminin “saf” ekonomiyle çözülemeyeceğinin kabul edilmesinde yatıyor.
Bir kısmı yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, bu “deney olmayan deney” eşsizdir. Bu “benzersiz olma durumu” o kadar açıktır ki, ortaya çıkan temel model başka hiçbir ülkede uygulanamadı. Uygulanamaz da. Mesela Çekoslovakya’da uygulanabilir miydi? Mesela Küba zorunlu tasarruflara yüklenerek, ağır sanayi hamlesiyle ciddi bir savaş kapasitesi geliştirmeye soyunabilir miydi? Anlamı var mıydı? Küçük ülkelerde uygulanamaz, imparatorluk olmayan yerlerde uygulanamaz, gelişmiş kapitalizmlerde uygulanamaz. Bu modelin iyice işlenmiş, yenilenmiş, teknik olarak mükemmelleştirilmiş bir sürümünün uygulanabilir olması için –yapılabilir veya istenebilir demiyorum- ilk şart teknolojik açıdan geri ama ekonomide ağırlığı oluşturan bir tarım sektörünün mevcudiyetidir. Örneğin 1950’lerin İspanya’sı veya Türkiye’si için çok “inceltilmiş” bir türünü tartışmak mümkündü. Nitekim Hindistan bunu yaptı ama 1990’larda vaz geçti çünkü sonuç alamadı. İlk şart yerine gelmediği için bugün diğerlerini ele almak gerekmiyor.
İlk cep telefonları satışa sunulduğu ve internetin ilk halinin çıktığı 1990’larda çok sayıda akıllı ve eğitimli insan bu olanların bir sanayi devrimi oluşturmadığını düşünmüştü. Bunun nedeni düşünebilen insanların bile alışkanlıklarına bağlı kalmaları ve 45-50 yaşından sonra 25-30 senede oluşturdukları sistematiği yeniden değerlendirecek enerjiyi bulamamalarıdır. Bir tür doğal savunma hattı diyebiliriz ki mutlaka siyasi ve ideolojik olması gerekmez. Şu an herkes biliyor ki sanayi devrimi için illa kömür, petrol, demir-çelik gerekmiyor. Tarihsel modeller sadece tarihsel modellerdir. Yalnızca yeni dönemi düşünmeye faydalı oldukları ölçüde pratik anlam taşıyorlar. Yine işgücü şart, yine enerji ihtiyacı var tabii ama şu an yeni sanayi devrimini “çip” kelimesiyle özetleyebiliriz.
SSCB’nin çözülüşünün yarattığı jeopolitik boşluk tamamen dolmadı ama dünya tek kutuplu da olmadı. Ortaya çıkan ideolojik boşluk ise sadece ideolojik değil, sadece politik ve kültürel de değil. Aynı zamanda ekonomik, teknolojik ve maddi temelleri olan bir boşluk söz konusudur. Bu boşluğun Avrupa’nın veya Çin’in eski hallerine dönmeleriyle kapanacak hali yoktur. Zaten kimsenin eski haline benzeyecek hali de yoktur. Sendikalaşma yeniden artsın, sol partiler güçlensin diyerek bir yere gidilemeyecek ki sol partiler en az 40 senedir sadece yanlış yollara saptıkları için değil -kime göre neye göre yanlış- dönüşümü kavramaya çalışanların el yordamıyla buldukları ara yüzlerle ilerledikleri için durum böyle. Bundan sonrasını yeni sanayi devrimi, AI döneminde yepyeni protokoller, mevzuatlar, meslekler arasında gelişecek pazarlıklar, uzlaşmalar belirleyecek. Yeni sol, eskilerinin hiçbir türüne benzemeyecek. Kalkınma da eskisinden çok farklı çünkü köylü dünyasından çıkış değil yapay zekâya hazırlık, giriş ve uyum üzerinden hesaplanacak.